Yaban ellerde evimizden uzak
01 Kasım 2022
Günümüz de hayatının nerdeyse her alanında, hiçbir şeyden tat alamayan, sürekli şikâyetçi bir toplum olduk çıktık. Eldeki imkânlarla her şeyin en iyisine en üstününe ulaşacağımızı sanıyoruz. Hâlbuki kullandığımız malzemeyi de Allah c.c. yarattı, bizim hizmetimize sundu. Şunu iyi bilelim, bize sunulan her şey bu dünya standartlarına göredir. Ne yaparsak Dünyadan çıkamadan ve bize verilen imkân kadar yapabiliriz. Daha üstü yoktur.
Örneğin bisiklet yapacak kadar malzeme varken onunla araba yapamayız. Veya araba yapacak kadar imkân varken, uzay mekiği yapamayız. Hal böyle olunca dünyada bize verilen imkânlarla hayatımızı cennete çevirmeyi istemek ne kadar akıllıca olur. Deniyor ki “ efenim dünyada rahat yaşamayı istemek hakkımız değil mi?” Rahat yaşamak hak değil, Allah’ın kuluna verdiği bir lütuftur. Yoksa hak ettiğimiz için Allah bize vermiyor.
İnsanoğlunun bitmeyen istek ve arzuları yeni değil. Tekerrür ediyor sadece. Önceki ümmetlerde aynı şeyden şikâyet ettiler. Dünyayı cennetleştirme çabalarına girdiler. Babil asma bahçelerine “cennetten köşe ”dediler. Mermer döşeli caddeleriyle Roma imparatorluğu; Piramit sahibi Firavunlar, hepsi aynı şeyi istedi. Lakin hiç biri başaramadı. Hatta ekonomik ve güçte onlar bizden daha ilerideydi. Yine başaramadılar.Kur’anı Kerim de Allah c.c. şöyle buyurur: “Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz onca imkânı kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmur indirip (evlerinin) altlarından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller meydana getirdik.” ( Enam 6)
Hem rahat yaşamadığımızı kim söylüyor? Sabah kalkıyorsun güneş gökte hazır… Yepyeni gün hazır… Atmosfer kendini temizlemiş, hazır oksijen... Para vermeden zahmet çekmeden çalışan iç organlarımız… Saymakla bitmeyecek nimetleri Allah c.c. önümüze sermiş ki, bunları tek tek yapmaya tüm devletler bir araya gelse güç yetiremez.
Dünyada hiçbir Allah’ın kulu rahat edemeyecek. İsterse altın konaklarda otursun. Allah c.c. İnsanı dar ve kıt imkânları olan bir dünya ya indirdi.Kur’anı Kerim de buyuruldu ki: “Allah, “Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve geçinme vardır” buyurdu;“Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız” dedi. ( Araf 24-25)Çünkü gerçek yurdumuz ahirettir. Âdem a.s. cennette yaratıldı, Cennetin nimetlerinden istifade etti. Cennetin havasını soludu. Teşbihte hata olmasın, Âdem babamıza cennet geni yerleştirildi. Ve böylelikle Âdemoğullarına kıyamete kadar, fakirine zenginine; hiç gitmeyecek, kaybolmayacak “hüzün kaderi” verildi. Cennete özlem hüznü.
İşte genlerimize yazılan “hüzün kaderi” sebebiyle, iman edenler gerçek vatanlarına dönme hazırlığı içinde oldular. Ama imanı kalbe yerleşmeyenlerin çabası bu dünyayı cennetleştirme oldu. Ya kafir, ya müşrik ya da münafık oldular. Rabbimiz imanımız üzerinde ayaklarımızı sabit tutsun kaydırmasın. İnsanlar gerçek yurtlarından uzak kalmanın hüznünün adını “dünyalık sıkıntı” olarak değiştirmiş. Aslında bizler sadece cennette olan en büyük nimetimizi arıyoruz. Nedir o nimet peki? Cemalullah. Bizim hasretimiz aslında cemalullah’a kavuşma isteğinden başkası değil. Lakin dünyanın büyüsü çok kuvvetli olduğundan, insanlık asıl gaye ve hedefinden sapıyor. Dünyada var olup dünyayı cennet etme peşine düşüyor.
Merhametlilerin en merhametlisi Allah c.c. buyuruyor ki: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebut 64)Peygamberimiz, hendek kazmakta olan ashabının yorulduğunu görünce, insanın bu dünyada uğradığı birtakım sıkıntılara, dert ve yorgunluklara üzülmemesi gerektiğini, bunların hepsinin ecrinin ebedî olan âhiret hayatında verileceğini onlara müjdeleyerek şöyle buyurmuştu.
“Allah’ım! Gerçek hayat sadece âhiret hayatıdır.”
(Buhârî, Rikak 1, Cihâd 33, 110, Menâkibu’l-ensâr 9, Megâzî 29; Müslim, Cihâd 126, 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 55; İbni Mâce, Mesâcid 3) Böylece ashâba arzu ve isteklerini, hedeflerini bu dünya ile sınırlandırmamalarını öğütlemişti.. Dünyadaki çokluklarının kendilerini gururlandırmaması gerektiğini, çünkü dünyadaki her şeyin geçici olduğunu hatırlatmıştı. Bütün bunlar göstermektedir ki, esas kalıcı hayat âhiret hayatıdır ve insanın bu geçici dünyadaki bütün gayreti, ebedî ve kalıcı âhiret hayatını kazanmak olmalıdır. Vesselam.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.