Şeytanın Hücumat-ı Sitte denilen insanlar üzerinde kullandığı altı hücumun en tehlikelisi korkudur. Gelecek korkusu, rızık korkusu, eldekileri kaybetme korkusu, ölüm korkusu vs. uzar gider. Bir ülkenin düşmanları bile korkutma taktiği ile üzerine yürür. Savaş, ekonomik kriz, ambargo uygulamak gibi korkular.
Elbette korkunun faydalı tarafı vardır ve olmazsa olmazdır. Allah korkusu, ahiret endişesi, sırattan geçememe korkuları da kişiyi Allah’ın yolun bağlar, büyük suçlar işlemesine mani olur. Bu en faydalı korku faaliyetidir.
Burada unutulmaması gereken şey, Müslümanın dünya endişelerinin korkularının, Allah korkusu önüne geçip; ilahi emirleri geride bırakması, unutturmasıdır. İşte o zaman ikazlar, sıkıntılar baş göstermeye başlar. İlahi kudret varlığını birliğini kullarına hatırlatır, elinde nimetleri alarak kendi güçlerinin bile Allahtan geldiğini bildirir. Anlayana tabi.
Rasulullah Efendimiz ( salllalhu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:
"Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) biribirlerini davet edecekler."
Birisi:
"Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.
Rasûlullah (asm),
"Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çörçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak." buyurdu.
Yine bir adam:
"Vehn nedir ya Rasûlullah?" diye sorunca:
"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu.
(bk. Ebu Davud, Melahim, 5)
Peygamber Efendimiz kıyamete kadar güncel kalacak şifa reçetelerini bize bildirmiştir. İçten ve dıştan yedi düvelin tepemizde olduğunu neden hissediyoruz acaba? Bir iç muhasebe yapmak lazım değil mi?
Dünyalık korku ve endişeler kulluk mekanizmamızı paslandırdı mı acaba! İlahi hüküm ve bize hayat verecek Peygamber buyrukları (haşa) demode kültür halini mi aldı!
Günahların moda kılıfı içinde renkli, kurdeleli paketlerle insanlığa sunulması, maalesef Müslümanların da gaflet içinde üzerine çullanması her yerde görülmektedir.
Artık günah mesaisi menülerimiz var. Onun için ayrılan bütçelerimiz var. Ahiret cehennem, sırat kimin umurunda… Nasıl olsunki… Popüler kültür insanlara ölüm korkusunu, Allah korkusunu unutturacağım diye milyar dolarlar harcıyor.
İnternet, sinema sektörü, görsel ve işitsel medya ellerinde. Gürültüyle çalışan torna makinası gibi adeta. Yanında duranlar birbirleriyle gürültüden iletişim kurup anlaşamıyorlar. Eh Müslümanlarda suçsuz sayılmaz hani. Rehavete kapıldık kim ne derse desin.
Allah Rasulu Efendimiz hadisi şeriflerinde buyuruyor:
Ey Muhâcirler cemaati! Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olduğunuzda, -ben sizin o şeylere erişmenizden Allâh’a sığınırım-. Onlar şunlardır:
- Bir milletin içinde zinâ, fuhuş ortaya çıkıp nihâyet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka aralarında vebâ salgını ve daha önceki milletlerde vukû bulmamış başka hastalıklar yayılır.
- Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlaka kıtlık, (bereketin kalkması) geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezâlandırılır.
- Mallarının zekâtını vermekten kaçınan her millet, mutlaka yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır. Hattâ) hayvanları olmasa onlara hiç yağmur yağdırılmaz.
- Allâh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlü’nün sünnetini terk eden her milletin başına mutlaka Allah kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekilerden bir kısmını alır.
- İmamları Allâh’ın Kitâbı ile amel etmeyip Allâh’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe, Allah onların hesâbını kendi aralarında görür, (yani fitne, fesat ve anarşi belâsına mâruz kalırlar.)»”(İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623)