Rabbimiz Allah (celle celalühü) Kur’anı Kerim de, binlerce peygamber geldiği halde uslanmayan, söz dinlemeyip helak olan israiloğullarından bahseder. Çünkü insanın yoldan çıkma kalıpları hiç değişmeyeceği için, Rabbimiz bizlere onları örnek göstererek, yine onlara benzememeyi bize emretmiştir. İsrailoğullarının nasıl sapıttıklarını, helake nasıl sürüklendiklerini kıyamete kadar ibret olarak Kur’anda zikretmiştir.
Tabiki ahir zamanda ümmeti Muhammed de bozulmalardan nasibini alacak, ehli kitabın peşinden gitmeyi modernlik (!) kabul edip adım adım takip edecek.
Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.”
(Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk:
"Ya Resûlellah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?"
Şöyle buyurdu:
“Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)
Bugün çağdaş dünya, modern bilim, ilmi keşiflere açık olmak ve moda gibi akımları ciddi sebep olarak göstererek; Yahudileşme ve Hristiyanlaşmanın gizli hastalığı müslümanlara enjekte edilmektedir.
İsrailoğullarının yaptıkları en büyük suç, peygamberlerinin sözünü dinlemeyip ona karşı gelmekti. Hatta peygamberlerini öldürerek işlenecek en kötü cinayeti işlemişlerdir.
Peki, israiloğulları nasıl helake sürüklendiler?
- İlk önce edebi tek ettiler.
- Peygamberlerinin sünnetlerini terk ettiler
- Vacipleri terk ettiler.
- Sonra farzları ihmal edip terk ettiler.
- Enson da Peygamberlerini öldürecek kadar imansızlaştılar.
Şimdi 21. Yüzyıl Müslümanları olarak, yukarıda saydığımız maddelerin hepsi ortaya çıkmış mı çıkmamış mı? Elbette hepsi Müslüman ülkelerde yine Müslümanlar eliyle yapılmaktadır.
Peygamber Efendimizin hadislerine, abbasiler uydurmuş, Osmanlılar uydurmuş bize Ku’an yeter diyen hoca müsveddeleri, Rasulullah Efendimizi (s.a.v.) elleriyle katletmiyorlar mı?
Müslümanların bazıları da “ sünnet canım yapılsa da olur yapılmasa da mahsuru yok” deyip, Peygamber efendimizi hayatlarından silip atmıyor mu?
Yegâne örnek ve ahlakı Kur’an ahlakı olan Peygamber Efendimizin ahlakıyla yaşamayı tavsiye ettiğimizde, utandığı için yapmayan Müslümanlar, acaba yarın huzuru mahşerde Rasulullah Efendimizin yüzüne nasıl bakmayı düşünüyorlar.
Simamızın Peygamberimize benzemesi için sakal bırakmayı bile “dinde zorlama yok” diye uydurdukları mazerete sığınan, benzemediği ecnebi kılığı kalmamış kişinin; yarın ahirette utanmadan “şefaat ya Rasulallah” mı diyecek?
Allah c.c. Kur’anı Kerimde buyuruyor ki:
“Sen içlerinde oldukça Allah onlara azap etmez, tövbe edip dururken de Allah onlara yine azap etmeyecektir. (Enfal 33)
Rasulullah Efendimiz bedenen aramızda değil, lakin kıyamete kadar şeriatı ve sünneti aramızda kalacak. Bizde onun sünnetlerini ihya ederek toplum içinde canlı tutmalıyız. Ayette “tevbe/istiğfar edip dururken” ibaresi tefsir alimlerimiz “devamlı istiğfar halinde olmak” şeklinde açıklanmıştır..
Yani Peygamberimizin en önemli, bize emanet ederek dünyadan göçtüğü sünneti, dilde istiğfar yaşantıda istiğfardır. Yani sünnetler aramızda yaşadığı sürece Allah bize bela fitne göndermez.
Ama ne zaman sünnetleri hayatımızdan çıkarıp öldürdük, fitnelerin yağmur gibi yağmasına hazır olacaksınız. Zaten başımızında beladan kurtulduğu yok.
Peygambere itaatsizliğin faturasının ne olduğunu yine Allah c.c. Kur’anı Kerimde haber veriyor:
“Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, Resulü dinleseydik” diyecekler. ( Ahzab 66)
İsrailoğullarının pis ahlakları içimize işledi Müslümanlar… Rasulullah Efendimizin hayat tarzını, sünnetlerini günlük hayattan çıkarıp öldürdük. Aklımızı başımıza alıp tevbe edelim Rasulullaha koşalım.
“ Peygamber’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de itaatten yüz çevirirse aldırma! Çünkü biz seni, onların üzerine bekçi olarak göndermedik. (Nisâ suresi, 80. Ayet)”