Kur’anı Kerimde en çok adı anılan zalimlerden biride ilahlık taslayan firavundur. Elindeki güç imkân onu şımartmış bozgunculuk çıkararak ilahlığını ilan etmiştir. Sonucunda kâfir-müşrik olarak ölmüş ebedi cehennemlik olmuştur.
Hiçbir zalim idareci yandaşları olmadan ayakta duramaz ve devletini ayakta tutamaz. Gizli açık, paralel desteklere yalan, hile ve büyülere ihtiyaç duyar. Firavunda aynı şekilde halkın gözünü boyamak için sihirbazlarını kullanırdı.
Tüm firavunların ortak özelliği halkını alçaltıp küçültmek, ezmek, bönleştirmek, aşağılamaktır. Öyle taktikler uygulayıp bunu yaparlar ki sadece yoksulluk ve maddi yönden değil, her alanda halkını ezer küçültür. Sebebiyse her daima gücün kendisinde olduğunu göstermektir ki, bu bir çeşit büyüdür.
Düşünce de, fikir de, anlayışta, hayat tarzın da, ilim yönüyle, inanç tarafıyla, ibadetlerinde halkını dar bir kalıba sokar. İnsanlar ilk zaman bu sisteme itiraz etseler de bir müddet sonra buna alışır ve hayatın tüm gerçeklerinin firavunun gösterdikleri ve onlardan ibaret olduğu zanneder ve tabi olur.
Ayeti Kerime de Allah ( celle celalühü) şöyle buyuruyor.( Meâlen)
“ Firavun kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu. ( Zuhruf 54)”
21. yüzyılın 22 yılını bitirdiğimiz şu zamanımızda da, insanlık en kalitesiz dönemini yaşamaktadır. Anlayışta, medeniyette, ilimde, fikirde, ahlakta, insanlık yönüyle bile en kalitesiz dönemin içindedir.
Denebilir ki teknoloji gelişti, marsa uydu gönderiyoruz, atomu parçalıyoruz vs denebilir. Lakin Âdem atamızdan bu zamana kadar firavun ve nemrut dâhil kimse krallığı için koca dünyayı yaşanmaz hale getirmedi. Bugün nükleer denemeler, tüm dünyayı tehdit eden atom bombaları, sübliminal teknikler, beyin yıkama bulandırma operasyonları( tavistog) vs. gibi şeyler sadece bir bölge değil, tüm dünyayı tehdit eden unsurlardan bir kaçı.
Teknoloji gelişebilir ama eğer toplum medeniyet inşa edecek inanç ve oluşumları ortaya koyamıyorsa, bizde çağımız firavunları tarafından küçültülmüş bir toplum olmuşuz demektir. Günümüz de üniversitenin gereksiz olduğunu söyleyen gençlerimiz var. Çalışmanın zulüm olduğunu söyleyen gençler var. Nikâha aileye inanmayan gençlerimiz var. Nedir bunlar oturup düşünmek gerekmez mi?
İlimde, fende, ahlakta, maneviyatta, bilimde, mimari ve edebiyatta yükselmeye çalışan değil de, elinde bira şişeleriyle çağdaşlığın böyle olmasını gerektiğini söyleyen kişiler görüyorsak, beynimiz kimin elinde ciddi olarak düşünelim.
Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Kureyş müşrikleri arasında Peygamber efendimizin en büyük düşmanı Ebû Cehil’dir. Onun hakkında :
“Benim Firavun’um, Musa’nın Firavun’undan daha şiddetlidir.” Buyurmuştur.
Âcizane bende diyorum ki, çağımızın firavunları Ebu Cehil den daha şiddetlidir. Çünkü Ebu Cehil sadece Mekke ve çevresine fitne yayabilirdi. Çağımızın firavunları ise bir kıtada otururken öbür kıtaya fitnesini ulaştırabiliyor, kan döküp zulüm yapabiliyor.
Uyanık isek bakın, onların çizdiği haritanın dışına çıkamıyoruz. Onların bize müsaade ettiği kadar düşünebilir, onlara dokunmayacak şekilde sınırlı konuşabilir, ilimde bilimde onların önüne geçmeyecek şekilde gelişip büyüyebilirsin.
Hatta onların müsaade ettiği Kadar İslam’ı dinini yaşayabilirsin. Onun dışına çıkıldığı zaman güçlerini göstermeye başlarlar. Ezerler, bağırırlar çağırırlar. Yandaşlarına haber salıp kişiyi veya toplumu kurutuncaya kadar durmazlar. Hatta savaş açıp haritaları değişmeyi göze alırlar. Yeterki krallıkları yıkılmasın devam etsin.
Bugün bunca sıkıntı ve zulmün sorumlusu sadece yöneticiler ve idareciler değildir. Vatan toprağımızı savunan idareciler ve yöneticilerimizde çağın firavunları ile savaş vermektedirler. Sadece kötü yönetim deyip geçmemek lazımdır.
Onların bir planı varsa Allah’ın da bir planı mutlaka var. Ve Allah’ın planı onların planının üstündedir.
La galibe illallah.
