Son Dakika Haberler
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
Eskilerin güzel bir tabiri var:
Hayr’ul umuru ahmazuha: Hayırlı işler zahmetli işlerdir.
Günümüz teknolojisinin gelişmesi ile insanoğlu her talebine en hızlı şekliyle ulaşmak istiyor.
Her daim hedef: Hız, hız, daha da hız.
Çok, çok, daha da çok.
Oysa hayat hazmedildiği kadar hayattır.
“Kısık ateş” yemeğin lezzetinin sırrıdır.
Büyük mutfaklardan güzel yemek çıkmaz.
Çünkü oralarda “kısık ateş” yoktur.
Tekasür suresini her namazda okumamız gereken günlerdeyiz.
Günümüz teknolojisi özellikle yapay zekâ insanoğlunun önüne kayarak ilerlediği bir yol açtı.
Her faydalı şey gibi teknolojide de doz aşımı şifayı-devayı maraza döndürür.
Başka bir yazımda yapay zekânın ürünleri ile insanın doğal eserlerini şöyle kıyaslamıştım.
İnsan “bal arısı” gibidir.
Diğer insanlardan, eserlerden ve kitaplardan derlediği nektarı kendi kovanına çekilerek doğal balını yapar.
Bu doğal bal yapımında insanın ilahi bilgisayara (vahiy-ilham) bağlanıp istifade etmesinin katkısı da vardır.
Yapa zekâ ise sadece insanları yaptığı eserler toplar ve ortaya sentetik ürünler ortaya koyar.
Birisi (insanın) doğal bal gibidir.
Diğeri (yapay zekâ), insanın ürettiği şekerden yapılan şekerli bal ya da insanın ürettiği meyveler ve şekerle yapılan reçel gibidir.
Tabii ki reçellerde faydalıdır.
Ama doğal balın yeri başka.
Kısa ve kolay yollar genelde cehenneme çıkıyor.
İnsan kısıtlı zaman için bulunduğu dünyadan geriye rahmete vesile güzel bir şeyler bırakmak istiyorsa; kolaydan, hızdan, konfordan uzaklaşıp; zahmeti, sabrı, emek vermeyi tercih etmeli.
Kavak gibi hızlı ve yukarı değil; çınar gibi yavaş ve her tarafa büyümeli.
Sonunda; birisi (kavak) mobilyanın görünmeyen döşeme altı malzemesi, diğeri (çınar) anıt ağaç oluyor.
Yorumlar