Son Dakika Haberler
Dünyada her tehdidin bir fırsat, her fırsatın bir tehdit olduğunu Allah Kur’an-ı Kerim’de şu ayetle ifade eder:
“Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.” Bakara, 2/216.
Başımıza gelecek bir olayın hakkımızda fırsat ya da tehdit olması tamamen önceden yaptığımız hazırlıklar ve duruşumuzla ilgilidir.
Akıllı insan; Allah’ın değişmeyeceğini vaat ettiği tabiat kanunlarını (Sünnetullah) hakkıyla bilir ve o zaman her işin derinliğine vakıf olur ve aldığı tedbirlerle hayatında karşılaştığı bütün olayların fırsata dönüştürmesini başarır.
Pazarcık merkezli 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6 şiddetindeki depremlerle ilgili –eğer hazırlıklarımızı tam yapmış olsaydık- bugün binlerce vefat ve on binlerce yaralı ve yıkık binalardan değil; depremin arzı sarsmasıyla dışarıya çıkardığı madenler konusunu konuşuyor olabilirdik.
Allah, Zilzal suresi ikinci ayette depremle dünyanın ağırlıklarını dışarı çıkardığını söyler.
Bu büyük sarsıntı kıyamette “ölülerin amelleriyle birlikte kabirlerinden yeryüzüne çıkarılması” şeklinde;
Küçük sarsıntı olan depremlerde ise arzın derinliklerinde insan için saklanmış nimetlerin (madenler/jeotermal v.b.) yeryüzüne çıkarılması olarak değerlendirilir.
Zilzal suresini teemmül-tezekkür-tefekkür-taakkul-tedebbürle okursak aslında olayın sıcaklığında dünya/ahiret saadetine dair her şeyi ifade eder dostlar gönül kulağı açık olana.
Telefonun alarmı ya da sabah ezanında duyduğumuz “Namaz uykudan hayırlıdır” sözünün sarsıntısından tutun, en şiddetli depremlere, tsunamilere, kavimlerin yaşadığı bütün afetleri bir sarsıntı/zilzal olarak değerlendirelim ve hemen sureyi okuyalım:
“Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı, toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı ve insan «Ne oluyor buna!» dediği vakit, işte o gün (yer) Rabbinin ona bildirmesiyle bütün haberlerini anlatır. O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.” Zilzal, 99/1-8
O sarsıntılarla sarsıldığımız zaman bizimle ilgili en önemli ve değerli hakikatin; “zerre miktar hayırlar ve zerre miktar da olsa şerler” olduğunu anlayacağız.
Bunu bugün anlayan bahtiyar olabilir, anlayamayanların ise “keşke toprak olsaydım(Nebe, 78/40)” diyecekleri kesindir.
Yorumlar