Son Dakika Haberler
Hayatımıza kaygılarımız yön verir.
Hangi konuda endişeli isek dikkat ve yoğunluğumuz oradadır.
İnsanın canı yarasının olduğu yerdedir ya.
Bu sebeple mutluluk anayasası ilk dört maddesi kaygı durumumuzu yönetmeli.
Kaygıda birinci önceliğimiz aşkın varlığımız Rabbimizin talepleri,
İkinci önceliğimiz içkin varlığımız eşinizin istekleri,
Üçüncü önceliğimiz taşkın varlıklarımız çocuklarımızın ihtiyaçları,
Dördüncü önceliğimiz de taştığımız varlıklar anne/babamızın beklentileri olmalı.
Çağımızda modernizmin üzerinde yükseldiği vahşi kapitalizmin temel vurgusu bireysellik olduğu için kaygılar sadece insanın kendisine odaklandı.
Hümanizm insanı tanrıdan bağımsız kendi ayakları üzerinde durabileceğine inandırmaya çalışıyor yüzyıllardır.
Bu inanç çerçevesinde tanrıdan, eşten, çocuklardan, aileden, anne/babadan kısaca her şeyden bağımsız konformist bir hayat dayatılıyor.
Egoizm ve konformizm çağın vebası olarak herkesi az/çok etkiliyor.
Batıda yükselen dünya sevgisi ve ölüm korkusu İslam dünyasını da kasıp kavuruyor.
Eskiden mezarlıklarımızı cami bahçelerine yapar, günde beş vakit ölümün samimi nasihatlarıyla kaygılarımızı dizayn ederdik.
Şimdilerde batının mezarlıkları yüksek duvarlar sakladığı gibi bizim coğrafyada da ölüm hayatın dışına atılmaya çalışılmaya başladı.
Oysa dünyanın pay, ahiretin payda olduğu hesap kitapta, payda yani ahiret hesaba katılmadığı için işin içinden çıkamaz hale geldik.
İki dünya saadetinin yollarını göstermek için gönderilen Allah elçisi kaygıda önceliklerimiz konusunda şu altın öneride bulunuyor:
"Kim ahiret günü için tek bir kaygıyı dert edinirse, derdini birleştirirse Allah onu bütün kaygılarından korur, onun dertlerini üstlenir.
Kim de dünya şartlarına göre dertleri bölünmüşse, sadece dünyayı dert edinmişse Allah hangi vadide helak olacağına bakmaz/aldırış etmez…" (Hadis-i Şerif)
Yorumlar