Son Dakika Haberler

Cemil Paslı

Cemil Paslı

​İkindi Namazı ve Benî Kurayza Yahudileri

25 Aralık 2023

Benî Kaynuka ve Benî Nadîr kabilelerinin bizzat imzaladıkları Medine Vesikası’nda bulunan güvenliğe dair maddeleri açıkça ihmal etmeleri sebebiyle Medine’den sürgün edilmesinden sonra Müslümanlar ile yapılan anlaşmayı bozmayan tek Yahudi kabilesi olan Benî Kurayza Medine’de kalmıştı.

Fakat onlarında Müslümanlar ile yaptıkları Medine Vesikası’na sadık kalmaları uzun sürmemişti.

Benî Kurayza, Medine Vesikasında belirtilen maddeye aykırı olarak Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını Hendek Savaşı’nda açığa vurmuş, Müslümanlar ile olan anlaşmayı bozarak müşrikler ile ittifak kurmuşlardı.

Medine’den sürgün edilip Hayber’e yerleşen Benî Nadîr Yahudileri Müslümanlar aleyhine faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Mekke’ye bir heyet göndererek Müslümanlara karşı ittifak kurarak onları Medine’ye saldırmaya teşvik etmişlerdir.

Benî Nadîr liderlerinden Huyey b. Ahtab çabaları sonucu Mekkeli müşrikler, Gatafân, Fezâre, Esed ve Süleym gibi farklı kabilelerden destek alarak büyük bir ordu kurmayı başararak 627 yılında Medine önlerine gelerek Müslümanları kuşatmışlardır.

Medine önlerine gelen Müşrik ordusu Medine’nin hendek ile savunmaya alındığını görünce zor durumda kalmışlardır. Hendek Medine’yi savunmada Müslümanlara ciddi bir avantaj sağlarken, Müşrikleri sıkıntıya düşürmüştür. Hendeği geçme teşebbüslerinin başarısız olması ve kuşatmanın uzaması Müşrikleri lojistik olarak da sıkıntıya düşürmüştür.

Onların bu durumunu gören Huyey b. Ahtab, Benî Kurayza Yahudilerine gelerek müşriklere yardım etmeleri ve Müslümanlar ile olan anlaşmalarını bozmaları hususunda anlaşmaya çalışmıştır. Kurayza Yahudileri ilk etapta Huyey’in bu teklifini kabul etmemelerine rağmen onun baskılarına daha fazla dayanamayarak Müslümanlar ile yaptıkları anlaşmayı bozarak Müşrikler ile ittifak yapmayı kabul etmişlerdir.

Bu ittifak Müslümanları zor durumda bırakmış ve Hz. Peygamber, onlardan gelebilecek bir saldırıyla iki ateş arasında kalmamak için Medine içinde de bir askerî birlik görevlendirmişti.

Hendek Savaşı’nın devam ettiği bir safhada Gatafan kabilesinin ileri gelenlerinden olan Nu‘aym b. Mes’ûd’un Müslüman olması ile savaşın seyrini değiştiren bir durum ortaya çıkmıştır. Nu‘aym b. Mes’ûd, Hz. Peygamber’den gelen talimat ile Müslüman olduğunu açıklamayıp, Kurayza Yahudileri ile müttefikleri Kureyş’in arasını açmak için faaliyet yürüterek başarılı olmuştur. Nu‘aym’ın faaliyetleri sonucu iki müttefik topluluğun arası açılmış ve Mekkeli Müşrikler kuşatmayı kaldırarak Medine önlerinden çekilmek zorunda kalmışlardır.

Hz. Peygamber, Hendek Savaşı’nda müşriklerin hezimete uğratılmasından sonra öğle vaktine yakın bir zamanda Medine’ye dönerek, Hz. Âişe’nin yanına gelmiş, silahlarını çıkarmış ve başını yıkayarak istirahate çekilmiştir.

Kaynaklarımız Hz. Peygamber bu hal üzere iken Cebrâil’in gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah sana derhal Benî Kurayza üzerine yürümeni emrediyor.” şeklinde Allah Teâlâ’nın emrini tebliğ ettiğini belirtmektedir.( İbn İshâk, Sîre, s. 408; İbn Sa‘d, Tabakât, II, 70)

Hz. Peygamber’in de bu emir üzerine zırhını giyinip silahlarını kuşandığını da belirten kaynaklarımız, Abdullah İbn Ümmü Mektûm’un Hz. Peygamber tarafından Medine’de vekil bırakıldığını, Bilâl-i Habeşî’ye “İşiten ve itaat eden kimse ikindi namazını Benî Kurayza yurdundan başka yerde kılmasın” emrini ashaba duyurulması görevinin verildiğini ifade etmektedirler.( İbn İshâk, Sîre, s. 409; Vâkıdî, Meğâzî, II, 4; İbn Sa‘d, Tabakât, II, 70)

Duyurunun ardından da Hz. Ali’yi çağırıp sancağını ona vererek öncü birliklerin başında, Benî Kurayza yurdunu kuşatması için önden göndermiştir. Hz. Ali Hz. Peygamber’in emri üzerine süratle Benî Kurayza’yı kuşatmak üzere harekete geçmiş, Kurayza Yahudilerinin kalelerinin dibine kadar ilerleyerek sancağı buraya dikmiştir.

Günlerce süren kuşatmadan sonra Yahudiler teslim olmuşlar, Hz. Peygamber’in teklifiyle kendileri Sad bin Muaz’ı hakem tayin etmişler ve onun verdiği hüküm uygulanmıştır.

Benî Kurayza gazvesinde sözleşmeye dayalı hukukun kişisel ibadet olan namazdan daha ehemmiyetli olduğu dersi veriliyor.

Gazze’de yaşanan İsrail vahşeti karşısında Müslümanlar özellikle farz ve vacip olmayan bütün mali ibadetleri gözden geçirmeli ve Allah’ın rızık olarak verdiği imkânları yine O’nun rızası çerçevesinde kullanırken ehem/mühime çok dikkat etmeliler.

Günümüz Müslümanları olarak hepimizin hayatlarında Kur’an ve Sünnet’le belirlenen ehem/mühim konusunda derin bir tefekküre ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”