Son Dakika Haberler

Cemil Paslı

Cemil Paslı

​Görünme Şehvetinin Tükettiği Hayatlar

17 Ekim 2022
Çağımızın belki de en tüketici kelimesi Show: Görünme/Gösterme arzusu hatta şehveti.
Hep dışarıya, dış dünyada, kendilerinden uzaklara sürükleniyor insanlar…
Kendilerinden, özel alanlarından, kendi din, dil, kültür, vatanlarından uzaklaştıkça kolay yem oluyorlar sistemin acımasız dişlilerine…
Bir canlıyı avlamanın en kolay yolu onu korunaklı olduğu, siperi olan özel alanından çıkarmaktır.
Din, dil, kültür, anane, gelenek, akraba, ev, mahalle, camii v.b. değerler; adeta bir meyvenin kabuğu gibi, kişiyi kuşatan, besleyen ve koruyan değerlerdir.
Evrensel insan olma ve evrene mal olma şehveti, son 150 yılda küreselcilerin sürekli köpürttüğü insan avlamayı kolaylaştıran bir akım.
Allah, vahidiyet sırrıyla birbirine ortak paydalarda yarattığı insanlardan, ehadiyet sırrıyla farklılıklarını muhafaza etmesini istemektedir.
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için, birbirinizden istifade etmeniz için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınız, O’na en çok saygı duyanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” Hucurat, 49/13.
O halde insan Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde en tepede bulunan “kendini gerçekleştirmek” için dışarıdan çok içeriye yatırım yapmalı; dış dünyadan çok iç dünyasına yürümelidir.
Üç okuyup, iki dinleyip, bir yazıp bazen konuşarak muhatap olduğu her insan, kitap ve kâinattan ibret levhalarından aldığı nektarı en az %51 kendi kovanına, iç dünyasına çekilerek işlemeli ve Rabbinin ve insanların dikkatine orijinal balını sunmalıdır.
Kovanına çekilmeyen, özel ve özgün balını yapmayan, yapamayan, “bal arısı” gibi olamayan insanlar; asla “kendi gerçekleştiremez” sade başkalarının balından çalmakla ömrü geçen “eşek arısı” gibi ömrünü telef eder.
Son 150 yıla kadar İngilizceden dilimize geçmiş olan consume/tüketmek olumsuz/nagatif bir kelimeydi. Yok etmek, kullanıp-atmak, boşuna harcamak, yormak gibi manalar içeriyordu.
Aslında consume/tüketmek yine aynı manaları içeriyor.
Ama çağın sihirbazları makyajla kelimeyi öyle parlattılar ki, en çok tercih edilenlerden oldu.
Consume/Tüketmeyi çağın dini haline getirmek isteyenler en çok yuvayı yapan temel yapı olan kadınlar üzerine yoğunlaştılar.
Kadını bir birey, bir eşi, bir anne olmaktan çok Show dünyasının yıldız payesiyle sahnenin en merkezine yerleştirmeye çalıştılar.
Göründükçe kazanacak, sahnede kaldıkça “kendini gerçekleştirmiş” olacaktı!
Erkekleri de o sahnenin coşkulu seyircisi ve finans kaynağı haline getirmek istediler.
Sosyolog Peter Berger kadının bu günün consume/tüketim dünyasındaki durumunu Show/görme/görünme bağlamında şöyle ele alır:
“Bir kadının varlığı, onun kendine olan tutumunu göstermekte; o kadına nelerin yapılıp nelerin yapılamayacağını belirlemektedir. Kadının varlığı hareketlerinde, sesinde, fikirlerinde, yüz ifadelerinde, giysilerinde, seçtiği çevrelerde ve zevklerinde ortaya çıkmaktadır. Bugünkü düzende kadın olarak doğmak, erkeklerin mülkiyetinde olan özel, çerçevelenmiş bir alanda doğmak demektir. Dolayısıyla kadın hiç durmadan kendini seyretmek zorundadır, çünkü erk gözetiminde bir misafirdir. Bir kadının erkeklere nasıl göründüğü, onun yaşamında başarı sayılan kriterler açısından önemlidir. Erkeler kadınlara karşı belli bir tutum edinmeden önce onları gözlemektedirler. Bu yüzden kadının görünüşü, kendisine nasıl davranılacağını da belirleyen unsurdur. Özetle; erkeler “davrandıkları gibi” kadınlarsa “göründükleri gibi” dirler. Erkeler kadınları seyrederler; kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler. Bu durum yalnız erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkileri değil, kadınların kendileriyle ilişkilerini de belirlemektedir. Kadının içindeki gözlemci erkek, gözlenense kadındır. Böylece kadın kendisini bir nesneye -özellikle görsel bir nesneye- seyirlik bir şeye dönüştürmektedir.” (Peter Ludwing Berger, Görme Biçimleri, çev. Salman Yurdanur, İstanbul: 2004, s. 45-47)
Consume/Tüketim kültürünün yöneticileri hepsi bir tuzaktan ibaret Show materyalleri ile kadın ve onun üzerinden erkekleri avlıyorlar.
Kâinatı aklı, kalbi ve bütün cihazlarıyla tefekkür ederek gezerek nektar toplayıp, en kıymetli olan gıdayı üretebilecek bal arısı pozisyonda olan halife olarak kalmakta; bulunduğu en yüksek makamdan hayvanlardan aşağı bir tüketim makinesine dönüşmekte mümkün her kadın ve erkek için…
Binlerce yazımızda, konferanslarımızda şu gerçeğe işaret ettik:
Mutluluk: Anne + Baba + Çocuk (3) : Aile
Üç çocuklu aile on tekerli bir otobüsle hayat yolculuğu demek.
Ayaklarının üstünde tek başına duran güçlü kadın ve güçlü erkek ise iki tekerlekli motosiklet.
Consume/Tüketim endüstrisi her bireyi iki tekerlekli moto-kurye halinde dizayn ederek daha çok kazanmak istiyorlar.
Çünkü onlar beş kişilik ailenin harcamasıyla ayaklarının üzerinde duran güçlü kadın  ya da erkek tek bir kişinin harcamasının aynı olduğunu çok iyi biliyorlar.
Günümüzde insanlar, alışveriş merkezlerine sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamak için değil, alışveriş merkezleri bir hayat tarzının merkezi olduğu için, alışveriş merkezleri bir hayat tarzı inşa ettiği ve hatta bireyi psikolojik açıdan rahatlatan bir inanç merkezine dönüştüğü inancı ve motivasyonuyla gitmektedirler.
Ritzer’in, çok yerinde tespitiyle, alışveriş merkezleri tüketim dininin katedralleri/tapınakları durumundadır.
Yani onlar ışıltılı show dünyasında sizi ve değerlerinizi harcayarak yine sizin cüzdanlarını çalıyorlar…

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Keloglan

    Hocam,olayı net anlatmissiniz lakin çözüm önerileri sunmamissiniz.

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”