Son Dakika Haberler
4.500'e yakın şirketle enerji ithalatı hariç dış ticaretin yüzde 85’ini kontrol eden TÜSİAD topluluğunun; kurumlar vergisinde, millî gelirde, kayıtlı istihdamda ülkemize olan katkısı inkâr edilemez ekonomik bir gerçekliktir. Bu olumlu katkılara rağmen; Türkiye’nin siyasi ve iktisadi bakımdan son 50 yılına damga vuran TÜSİAD yönetimleri; çoğu zaman asli fonksiyonunun dışına çıkarak, hazırladıkları raporlarlar ve bildirilerle milli iradenin tercihi olan siyasi iktidarlarla çatışıp onlara ayar vermeye kalktılar. Türk milletinin kültürel değerleriyle çelişen nobran ve üstenci yaklaşımlarla “iş insanlarıyla” bağdaşmayan çatışmalardan geri durmadılar. İktidarların ekonomi politikalarının karşısında olduklarını göstermek için; yüksek faizin finansal ekosistemdeki oluşturduğu tahribatları görmezden gelecek kadar; iktisadın genel kabul görmüş ilkelerini kendi dünya görüşleri doğrultusunda tevil etmekten çekinmediler. Çoğu zaman toplumsal cinsiyet eşitliğiyle; İstanbul sözleşmesi gibi konular arasına sıkışıp kaldılar. Bazı belediyelere kayyum atanmasıyla ilgili toplumu geren meselelerde açıklamalar yaparak sinir uçlarıyla oynamaktan çekinmediler. İş dünyasını ilgilendiren mevzularda yeterince ses çıkarmayıp; iş dünyasını ilgilendirmeyen konularda avazları çıktığı kadar bağırmaktan geri durmadılar.Yangın, deprem, sel baskını gibi tabi afet durumlarında özellikle yüz yılın felaketi olarak kabul edilen son depremde akıl vermek dışında kendilerinden beklenen fedakârlık konusunda yeterince cömertlik gösteremediler.Sahip oldukları ekonomik ve entelektüel potansiyellerini; İş dünyasının nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanmasında yeterli düzeyde kullanmadılar. Yüksek teknolojiye dayalı üretim meselesini sürekli olarak gündeme getirmelerine rağmen toplam ihracat içindeki yüksek teknolojiye dayalı ürün ihracatını arzu edilen seviyelere çıkaramadılar. Sahip oldukları bilgi birikimi ve teknik kapasitelerini tecrübe paylaşımı yaparak küçük imalat sektörlerinin önlerinin açılması için kullanamadılar. Sürekli olarak gündemde tuttukları AR-GE meselesinde duyar kasmaktan çok fazla ileri gidemediler. Piyasalarda adil rekabet şartlarının oluşmasında ağabeylik yapamadılar. Finansmana erişimdeki güçlüklere, lojistikte yaşanan problemlere, dış pazarlara yönelik markalaşma süreçlerindeki farkındalık sorununa, satmış oldukları ürünlerin belirli süreliğine fiyatlarını sabitleyerek yüksek enflasyon sorununun çözümüne öncülük edemediler.Siyaset iklimindeki yumuşamayla birlikte TÜSİAD’ında kendi doğal alanına çekilerek; ülkemizin refah seviyesini artıracak projelere, iş dünyasındaki problemlerin çözümlerine, piyasalardaki fiyat istikrarının sağlanmasına ve verimlilik ekonomisine odaklanarak; Toplumdaki çatışma alanlarını küçülterek fukaralığın bu milletin kaderi olmaktan çıkarılması için yol gösterici olmalılar…TÜSİAD’çılar ülkemizin gelişmişlik skalasında daha yukarılara çıkabilmesi için; siyasetle, toplumla, kültürel değerlerimizle uzlaşarak; asli fonksiyonlarına geri döner mi bekleyip göreceğiz…
Yorumlar
13 Kasım 2024
07 Kasım 2024
24 Ekim 2024
16 Ekim 2024
09 Ekim 2024