Son Dakika Haberler

Cemil Paslı

Cemil Paslı

​Talip Olduklarımıza Dikkat!

29 Mayıs 2023
Bugün 29 Mayıs.
Seçim sonuçları açıklandı, kısa sürede Cumhurbaşkanı tarafından bakanlar kurulu açıklanacak ve CV’sini kapan ikbal ve istikbal yollarına düşecek…
Başta nefsime sonra bütün inananlara Cehennemin yolunu “iyi niyet” taşlarıyla dolu olduğu gerçeğini hatırlatarak kendi imkân ve kabiliyetleriyle talip olduğu makam ve mevkiinin sorumluluğu arasındaki uyuma dikkat etmesini hatırlatmak isterim.
Devlet yönetimi, sosyal bir düzen içerisinde hayat süren insanların can, mal, inanç, onur, şeref ve haysiyetleri ile maddi-manevi bütün değerlerini muhafaza için tarih boyunca bütün topluluklarca oluşturulmuş zaruri bir teşekküldür.
Bu organizasyon insanların değerlerini muhafaza ettiği ve bunların gelişimine katkıda bulunduğu oranda varlığını sürdürebilir.
Bunun amacın gerçekleşebilmesi ise yönetenlerle yönetilenler arasında uyumun mümkün olabildiği oranda sağlanması gerekir.
Kurallara bağlı olarak kurulan düzen, idare veya devletlerde yönetim, yöneticiler eliyle yapılır. Bazen yönetim bu gücünü değişik hiyerarşiler vasıtasıyla kullanırken bazen de doğrudan yöneticiler ile kullanmaktadır.
Hz. Muhammed’in Medine’ye hicreti ile başlayan Müslümanların inançlarını özgürce yaşayabilme adına idari bir düzen kurma çalışmaları hicretin hemen sonrasında adım adım uygulamalarla hayata geçmeye başlamıştı.
Hz. Muhammed’in önderliğinde oluşmakta olan düzende, hakların korunmasında tarafların kuvvet ve nüfuzu değil; belirleyici temel unsur, Kur’ân’ın emri olan adaletti.
Böylece insanları Allah önünde eşit kabul edip, üstünlüğü hakkı titizlikle gözeten ve iyi insan olmaya bağlayan bir anlayış adım adım hayata geçirildi.
Medine’de tesis edilen idari organizasyonda görev ifa edecek kişiler için üstünlüğü, değerleri esas alan Hz. Muhammed, herkese kabiliyet ve gayreti çerçevesinde vazife vermişti.
Rasulullah liyakatlı olmayan kişilerin göreve getirilmesini kıyamet alameti olarak görürken “Kim Müslümanların bir işini üstlenip de kendisine duyduğu sevgi sebebiyle (liyakatsız) birini onların başına getirirse Allah’ın laneti onun üzerine olsun; (bu yaptığına karşı) Allah ondan ne bir tövbe ne bir fidye kabul eder.” sözleri ile bu konudaki hassasiyetini göstermişti.
Hz. Muhammed çok değer verdiği birisi bile olsa dahi göreve yönelik ehliyet ve liyakat sahibi olmayan birini herhangi bir göreve tayin etmemiş, Ebû Zer el-Gıfârî ve amcası Abbas’ın bu yöndeki taleplerini, onların görevlerin sorumluluğunu taşıyamayacaklarını belirterek kabul etmemişti.
Rasulullah kurmaya başladığı bu idari düzende yönetici ile yönetilenlerin arasındaki engelleri kaldırma konusunda çok kararlı ve net bir durum sergilemişti.
O’nun “Kim Müslümanların işini üstlenir de sonra yoksullara, haksızlığa uğrayanlara ve ihtiyaç sahiplerine kapısını kapatırsa Allah da onun ihtiyacına karşı rahmet kapılarını kapatır.” sözleri bu kesin ve net duruşun ifadesidir.
İdari işlerle görevlendirdiği kimselerin, kifayetsiz, muhteris ve kaba ve katı mizaçlı olmamasına dikkat etmiş onların maddi menfaat sağlamasına şiddetle karşı çıkmış ve onları sıkı bir şekilde takip etmişti.
Hz. Muhammed memurlara aile fertleriyle rahatça kalabileceği bir ev imkânı veriyor, ev işlerinde yardımcı olacak bir görevli için beytül-mâlden ödenek tahsis ediyor, vazifesine gidip gelebilmesi için bir ortalama bir binek temin ediyordu.
O, bu şartların üzerine görevlilere en küçük bir şeyi dahi zimmetine geçirmenin kıyamet gününde bir hırsızlık ve “kul hakkı” olarak karşısına çıkarılacağını ifade ediyordu. “Kendisini görevlendirip maaş bağladığımız hangi amil maaşından öte bir şey elde ederse bu haksız elde edilmiş bir şeydir.” buyurmuştu.
Hz. Peygamber, kendilerine bağlanan maaştan öte bir menfaat teminini haksız bir kazanç ve hırsızlık olarak nitelemişti.
Peygamberin çerçevesini çizdiği yönetim tarzı Raşit Halifelerce devam ettirilmiş ve tarihe “asrı saadet” olarak geçmişti.
Cv’si elinde yola düşecek kardeşlerimizin yukarıda kısaca çerçevesini çizmeye çalıştığımız adil yönetim ilkeleri bağlamında talip oldukları makam ve mevkiinin öncelikle ahiret saadetlerine fayda ve zararını düşünerek hareket etmelerini menfaatleri icabıdır.
Birisi oldukça saf ve iyi niyetli Ebû Zer el-Gıfârî ve diğeri son derece zeki, uyanık Peygamberimizin amcası Abbas’a görev verilmemesi üzerine derin derin düşünsünler.
Unutmayın!
Dünya imtihan olduğumuz “şey” lerden ibaret.
Ve bu “şey”leri biz seçiyoruz.
Böyle hareketli dönemlerde “dolmuş”a binerken, nereye gittiğine iyi bakmak lazım.
Zira ahir zamanda Cennet ya da Cehenneme giden dolmuşlar aynı duraktan kalkıyorlar ve birbirlerine çok benziyorlar.
Sakın!
Yanlış dolmuşa binmeyin!
 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”