Ülkemizde sosyal medya kullanıcısı, 55 milyona ulaşmış durumda. Gencinden yaşlısına, düzeylisinden düzeysizine her kesimden insan burada. İnternet ve sosyal medya, kuşkusuz hayatımıza büyük kolaylıklar getirdi. Hızlı ve anlık bir iletişim aracı. Sayamayacağımız artı güzelliklerinin yanında elbette o kadar da çok eksi ve kötü yanı var.İyi niyetlisi de, kötü niyetlisi de burada. İyi ile kötünün birlikte yaşadığı bir mecra maalesef.
Siyaset, politika, algı buradan yapılmaya başlayınca işin rengi hızla değişti ve maalesef karalama, itibarsızlaştırma, küfür etme mecrasına dönüştü.Bazı kesimde saygı, sevgi, ahlak, mahremiyet ve utanma duygusu neredeyse yok oldu. Siyasetini, düşüncelerini, dinini, giyimini beğenmediği kişilere, kurumlara, yöneticilere karşı ahlaksızca saldırı furyası başladı. Bu davranışların kesinlikle ifade özgürlüğü ile bağdaşması mümkün değil.
Türkiye Yazarlar Birliği bu konuda yaptığı ve benim de katıldığım açıklamada şöyle diyor:“Kendi hesaplarından ya da bu amaçla oluşturdukları sahte hesaplarla kural tanımaksızın saldıran tekil kişilerin yanı sıra ‘Paralı tuştan asker’ trollerin hesapları kesinlikle askıya alınmalı, hukuk kuralları içinde gerekli cezalara çarptırılmalı, onları görevlendirenlerde kamuoyuna açıklanmalıdır.
Sosyal medyanın sanal ve sahte dünyasından her kim ya da kimler tarafından kime yapılıyorsa yapılsın ‘bizden’, ‘ondan’ ayrımı yapılmaksızın bu işe kesinlikle bir çözüm bulunmalı, hukuki, cezai müeyyideler acilen işletilmelidir.”Bu konunun kesinlikle yasal bir zemine çekilmesi gerekiyor. Sosyal ağlarda 55 milyon vatandaş kullanıcı durumda. Twitter, Facebook, lnstagram gibi sosyal ağ sahiplerinin ülkemizde bir temsilcileri yok. Bu kadar kullanıcının hakkını kim koruyacak?
Misal, bir kişi ya da bir terör örgütü hakkınızda bir yalan, iftira veya benzeri bir şey ortaya attı. Sizin kişisel, kişi haklarınıza bir saldırı var, siz bunu kaldırılmasını istiyorsunuz. Çünkü herkes görüyor bunu. Siz ne yapıyorsunuz? İlgili sosyal ağın şirketine başvuruyorsunuz, netice almanız ne kadar sürer, alır mısınız, alamaz mısınız, belirsiz. Mahkemeye gidiyorsunuz, mahkemeden karar alıyorsunuz, bu içeriğin kaldırılmasını talep ediyorsunuz. O dahi herhangi bir muhatap olmayınca uygulanması mümkün olmayan bir karar olarak kalıyor.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Sosyal medyanın yalan, iftira, hakaret özel hayatın dokunulmazlığı kişisel verilerinin ifşası alanı olmaması gerektiğinin altını çizerek, Bu konuda düzenleme yapmayan ülkelerde sosyal ağlar adeta bir operasyon aparatına dönüştüğüne dikkat çekti.
“Bu ülke bir 15 Temmuz yaşamış. Bu ülke 4 terör örgütüyle mücadele ediyor” diyen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bunları yaparken uluslararası hukuka uygun adımları atıyor. Öbür taraftan bakıyorsunuz, Türkiye ile ilgili yürütülen Libya'dan dolayı yürütülen, Suriye'deki Türkiye'nin aldığı pozisyonundan dolayı yürütülen, 165 ülkede FETÖ'nün yürüttüğü kara propaganda, bazı Körfez ülkelerinin finanse ettiği Türkiye ve dönük kara propagandanın sonuçları bu sosyal ağlarda etki olarak karşımıza çıkıyor."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’da bu konuda yaptığı açıklamada "Sosyal medyanın kapatılması diye bir plan yok ama düzenlenmesi gerektiği konusunda artık bir konsensüs oluştu. Burası 'Gerçek hayatta suç olan sanal hayatta da suçtur' ilkesiyle hareket edilmesi gereken bir alandır. Meşru kurallar çerçevesinde insanlar fikirlerini, görüşlerini özgürce ifade edebilirler. Bunun önünde herhangi bir engel söz konusu değil. Ama suç teşkil eden, kişilik haklarını ihlal eden, mahremiyeti ortadan kaldıran, terör propagandası yapan, doğrudan suça teşvik eden paylaşımlar, propagandalar yapıldığı zaman bunlara karşı da tedbir alınmasından daha doğal bir şey olamaz" dedi.