Şehrimizdeki öğrenciler emanetimizdir
13 Ocak 2020
Her ilde üniversite var çok şükür. Vanlı öğrenci İstanbul’da, İstanbullu Erzurum’da. Tekirdağlı Konya’da. Bu öğrenciler ülkemizin yani hepimizin geleceği. Bu çocuklar bir birimize emanet. Aynı zamanda bir kültürel zenginliktir.
81 il 922 ilçe yöneticileri, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, esnafları, halkı bu emanet duygusunu tam manasıyla idrak ettikleri gün sorunlar azalacak inşallah.
Öğrenci üniversite kazanıyor. Anadolu’nun bir köşesine gidiyor. Herkes yabancı. O da halka yabancı. Ev tutacak ama evler öğrenciye pahalı. Kafeye gitse bir bardak çay ateş parası. Öğrenci yarı aç, yarı tok yaşıyor. Şehrinizdeki kampus çevresine bir göz atın. Öğrenci üzerinden ciddi para kazanılıyor. Tam tersi olması lazımken, öğrencilerin üzerinden geçinmeye çalışıyoruz. Biz ne ara bu hale geldik.
Değerli valilerimiz, kaymakamlarımız, belediye başkanlarımız, sivil toplum kuruluşu başkan ve yöneticileri bu konuya mutlaka el atmalılar. Kampüs çevresine sadece çorba pişen bir aşevi kursanız, öğrenciye ikram etseniz inanın çok dua alır sevap puanlarını yükseltirsiniz.
Değerli ev sahibi büyüklerimiz öğrenciyi kendi çocuğu gibi görse kirayı az istese inan o para daha bereketli olur. Esnaflarımızın bazıları öğrenci konusunda hassas davranıyor. İndirimli fiyatlar uyguluyor. İzdiham gibi örnek dergiler açtıkları kafelerde belirli sayıya kadar ücretsiz çorba ikram ediyorlar. Bu güzel uygulamalar giderek çoğalmalıdır.
Öğrencileri evlerinde ve çeşitli ortamlarda ziyaret edelim. Onlarla muhabbeti geliştirelim. Sofralarımıza buyur edelim. Onurlarını kırmadan yardım edelim. Bazılarının maddi durumları iyi olsa bile, şefkate, ilgiye çok ihtiyaçları var.
Onlar genç. Giyimlerine kuşamlarına, saç tıraşlarına bakıp yargılamayalım, ötekileştirmeyelim. Bazı küçük yerleşim yerlerinde maalesef öğrenciye karşı olumsuz tutumlar sergilendiği haberleri geliyor. Eleştirmek yerine konuşmayı denedik mi hiç. Soframıza buyur edip derdini sorduk mu? Dertleştik mi?
Unutmayalım onlar bizim emanetimiz.
Sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin Fethi Gemuhluoğlu’nu araştırıp öğrenmelerini tavsiye diyorum. Fethi Gemuhluoğlu’nu çok iyi tanıyan ve onun oluruyla burs alan Mehmet Genç bir soru üzerine şöyle cevap veriyor:
“Fethi ağabey, genellikle "cevheri olan insanları keşfeden" biri olarak tanınır, bilinir. Ben bu tanımlamanın eksik olduğunu düşünüyorum zira onun esas misyonu, cevheri olan insanı keşfetmekten ziyade her insanda bir cevher keşfedebilme yeteneğine sahip olmasıydı. Hani eğer becerebilirseniz her mermer parçasından bir heykel inşa edebilirsiniz ya, Fethi ağabey de öyleydi işte. Herkeste bir yetenek bulurdu. Ben onun bu misyonunu Hz. Peygamber'in meşhur bir hadis-i şerifinde bizlere vermeye çalıştığı ruha dayandırdığını düşünürüm hep. Hadis-i şerif şöyle: "Köpek leşini gören sahabeler başlarını çevirince, Hz. Peygamber bunu fark ediyor ve onları utandırmadan leşin yanından geçtikten sonra ''Ne güzel dişleri vardı'' diyor.
Fethi ağabey, bu hadisin ruhunu içine sindiren ve herkeste güzel dişi arayıp bulan bir insandı. Herkesin yapabileceği en iyi işi hemen keşfediyordu ve onun o vasfının üzerinde ısrar ederek o istikamette gelişmesine önayak oluyordu. İnsanlarda keşfettiği cevherin gelişmesi için de fiilen yardım ediyordu. Bu, benim çocukluğumdan beri bu memlekette örneğini görmediğim müstesna bir meziyettir.”
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.