Allah Teâla bütün dinlerin Ata olarak kabul ettiği(bu sebeple Kudüs’ün girişine ehlince “İbrahim Halilullah” yazılmıştır) Hz. İbrahim (a.s.) üzerinden Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan İslam dinini anlatıyor bizlere.
Gelin! Birlikte baştan sona tek makbul din olan İslam’ı(Al-i İmran, 3/19) baştan sona özetleyelim.
Öncelikle kulu, atamız İbrahim(a.s.) için “teslimiyet” istiyor Rabbim:
Birinci aşama: “Rabbi Ona: "(İslam’a) Teslim ol, selamet bul" dediğinde: (O) "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" yanıtını vermişti.” Bakara, 2/131.
Bize de dönüyor diyor ki:
“(Ey mü'minler!) Siz şöyle deyin: “Biz; Allah'a, bize indirilmiş olan (Kur'an')a, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına indirilmiş olanlara, Musa'ya, İsa'ya verilenlere, peygamberlere Rableri tarafından verilmiş olanlara iman ettik. Onların hiçbirinin arasını diğerinden ayırmayız. Biz ancak O'na teslim olan (Müslüman)larız.” Bakara, 2/136.
İkinci aşama: Yüce Allah salih amel, ibadetlerle kullukla kendi boyasıyla(sıbgatullah) boyanmamızı istiyor:
“Allah'ın verdiği rengi alınız (O'nun boyasıyla boyanınız)! Kim (hayata) Allah'tan daha güzel renk verebilir? Biz ancak O'na ibadet ederiz.” deyiniz.” Bakara, 2/138.
Üçüncü aşama: Kınayanın kınamasına aldırmadan, sağını solunu boş verip, önüne bakarak muhlis bir kul olana kadar kararlılıkla teslimiyet, ibadet yolunda muhlis bir kul oluncaya kadar tevhid, teslim, tevekkül, dua, azim ve sebat la yoluna devam etmek:
“De ki: “Allah hakkında bizimle didişmeye mi gireceksiniz? Oysa O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da sizedir. Biz kendimizi yalnızca O'na gönülden adamışız (tam bir samimiyetle sadece O'na bağlıyız).” Bakara, 2/139.
Dördüncü aşama: Teslimiyet, kulluk ve ihlasın ince işçiliğini yerine getirmek için:
Sürekli Allah’ı zikir (2/152), sabır ve namazla yaklaşma(2/153), madem ölüm tek bir defa gelecek, o da neden Allah içim olmasın ilkesiyle şehadet bilinci(2/154), her tür denenmeye sabır ve tahammülle cevap verme(2/155) ve kaybettiklerine “biz de kaybettiklerimiz de Allah’tanız ve hepimiz bir gün O’na döneceğiz(2/156) teslimiyeti ile kullukla ebedi saadet müjdesine kavuşma(2/157).
Beşinci aşama: Bu yolda eksik ve hata yaptığımızda hemen istiğfar ve tevbeye iltica:
“Ancak tevbe edip kendilerini düzeltenler ve gerçeği ortaya koyanlar müstesnadır. İşte ben onların tevbesini kabul ederim. Zira ben tevbeleri çok çok kabul edenim, rahmeti sınırsız olanım.” Bakara, 2/160.
Altıncı aşama: Ve… Bağışlanma ve rahmetle, ebedi saadetle müjdelenme.
“İşte Rablerinden bağışlanma ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” Bakara, 2/157.
Kısaca özetlediğimiz elest-ü bezmi’nden başlayıp, İsrafil(a.s.) suru üflemesiyle bitecek ebedi saadet ya da ebedi şekavetle sona erecek bu imtihan yolculuğunda en mühim ihtiyacımız, yakıtımız “helal lokma” dır.
Sizin aracınız ne kadar kaliteli olursa olsun, yakıtınız iyi değilse yolculuğunuz felakete döner.
“Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz şeylerden yiyin! (Pis ve haram olan şeyleri yiyip içmede) şeytanın izinden gitmeyin! Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” Bakara, 2/168
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyiniz. Eğer sadece Allah'a kulluk ediyorsanız, O'na şükrediniz.” Bakara, 2/172.
“Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helalliği nispetindedir.” Sözüyle bütün bu uzun yolculuğun en belirleyici bileşenine dikkat çeker Süfyân-ı Sevrî.
Hz. Mevlana’da “ekmek olmadan sofra bezenmez” sözüyle helal lokmanın etki ve önemine işaret ediyor.
Helal lokma için kazancımızı “hak etmemiz”, “alın teri” dökmemiz gerekiyor.
“En verimli yağmur, alın teridir” der Cenap Şahabettin.
Helal lokma, helal rızık temiz su gibidir. Temiz su nasıl geçtiği yer temizleyip pak ediyorsa, helal rızık ta girdiği bünyeyi maddi manevi kirlerden, pisliklerden temizler.
'Esas kirlilik dışta değil içtedir' demişti Hz. Şems.
Dolayısıyla rabbimize doğduğumuz gibi içimiz dışımız tertemiz kavuşmak istiyorsak helal lokma-helal rızık konusuna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Helal lokma-helal rızık ihlal edildiğinde yani harama kaydığımızda onu temizlemenin yolunun tövbe ve gözyaşı olduğunu unutmayalım.
“Hazret-i Hızır selam göndermiş,
Oturduğu postu pak etsin deyu,
Muhammed kandilden(miraçtan) indi buyurdu
Yediği lokmayı hak etsin deyu.”
(Âşık Budala, 18. Yüzyıl)
Oturduğumuz hatta ebedi oturacağımız ebedi mekânımızı pak etmek için, lokmayı hak etmemiz şarttır.
Dolayısıyla, her şeyi bu kısa cümle özetliyor:
“Ne yiyorsanız o’sunuz.”