İslam Ümranı ile Batı Medeniyeti sürekli mücadele halindedir.
En dar dairede kalp ile nefis (ego) arasında başlayan mücadele durgun bir suya attığımızda oluşan halkalar misali genişleyerek açılan alanlarda devam eder.
İki sisteminde ilkeleri vardır:
- İslam Ümran’ının nokta-i istinadı: Hak, adalet ve hukuk önünde eşitliktir.
Batı Medeniyetinin dayanak noktası: Kuvvettir.
- İslam Ümranında hayata bakış: Hayat bir yardımlaşmadır.
Batı Medeniyetinde hayata bakış: Yaşam bir mücadeledir.
- İslam Ümran’ının hedefi: Fazilet, muhabbettir.
Batı Medeniyetinin hedefi: Menfaattir.
Misaller çoğaltılabilir…
Bizim üzerinde duracağımız konu İslam Ümranında ve Batı Medeniyetinde; kazanmak konusu.
İslam Ümran’ında aslolan yolun hakkını vermek, yolda Kur’an ve Sünnette çerçevesi çizilen müstakil yolu izlemek ve sonucu tevekkülle Allah’a bırakmak.
Batı Medeniyetinde ise, her şeyin insanda başlayıp ve insanda bittiği ve insan ancak kazandığında mutlu olacağı düşüncesiyle o yolda her şeyi mubah görmek.
Batı’da gelişen bu kazanma tutkusu ve her yolu işletme metodu maalesef bir virüs gibi dünyanın her köşesine yayıldı.
Oysa insan ahlaki duruşunu bozmadığı sürece kaybetse de kazanabilir.
Dünya Müslümanlar için kısa imtihan edildiğimiz geçici “şey” lerden ibaret.
Dünya bir satranç tahtası, eşya ve insanlar ise satranç taşları.
Biz satranç oynarken ölçülen beyin kapasitemizdir.
O ölçümden sonra şah, vezir ve piyon aynı kutuya konulur.
Dünya, bir kundağa yıkanıp, pak bir şekilde tertemiz başladığımız baki âleme geçiş tünelidir.
Ve temel amacımız Allah’ın pak, tertemiz bir kundakta çırılçıplak soktuğu tünelden, tünel bittiğinde yıkanıp kefene sarıldığımızda ruhumuzu ve kalbimizi kundaktaki temizlikte muhafaza ederek sahibine geri götürmek olmalı.
Bu sebepler “asıl zafer takva sahiplerinindir” (Kasas, 28/83) sözüyle Allah sınavın sonuna dikkat çeker.
Sürekli ve her hâlükârda kazanma hırsı insanlığımızı bir fare gibi kemiriyor dostlar.
Dünya imtihanını bir satranç oyununa benzettik ya!
En iyi satranç oyuncuları “gambit” i bilir ve o strateji üzerine oynar.
Taşları muhafaza yönelik satranç en iptidai, en basit, en ilkel kafaların yaklaşımıdır ve onlardan bir cacık olmaz.
Nedir gambit!
Taş vererek, rakibi mecburi hamlelere zorlamak ve kaçınılmaz mata yürümek.
Gambit taktiğinin İslam inancı açısından imtihan oyununa uygulaması şudur.
Dünyada vereceğin taşlarla, şeytanı ve nefsi mata zorlar, ahiretini garanti altına alırsın.
Satrançtaki gambit taktiğinin Kur’an-ı Kerim’deki referansı şu ayettir:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” Al-i İmran, 3/92.