Farketmek için zamanımız bol artık
01 Nisan 2020
Evdeyiz. Kaç gün oldu artık unuttuk. Gece gündüz birbirine karıştı. Saat diliminin bir önemi kalmadı. Namaz vaktini de okunan ezanlar bildiriyor.
Bu salgın bize zamanın, arkadaşlığın, işin, verilen sözün, randevunun değerini hatırlattı. Üç dört arkadaş ile kol kola gezebilmenin ne kadar önemli bir nimet olduğunu bir kez daha yüzümüze vurdu.
Bu virüs zengin, fakir, soylu, soysuz ayırt etmeden herkesi aynı hizaya sokuverdi. İlk kez, tüm dünya aynı anda panikledi. Eşitlendik. Hepimizin korkusu bir. Gücün, kuvvetin, kibrin, büyük evlerin, konakların, pahalı arabaların, yazlıkların, kışlıkların önemi kalmadı.
Virüs o kadar çok şey hatırlattı ve öğretti ki.. Temizliğin, duanın, dinimizin, caminin, cemaatin, bilimin, işimizin, insanlığın, dostluğun, sevginin, sağlığın kıymetini vb..
Tedirginiz, endişeliyiz. Kapının dışında bizim çıkmamızı bekleyen, çıkar çıkmaz üzerimize atlayacak bir canavar varmış gibi korkuyoruz. Kulağımız gözümüz uzmanlardan, yetkililerden gelecek müjdeli haberde. O da yakında gelecek gibi değil.
Evde kaldığımız günleri güzel değerlendirelim bari. Ah bir zaman bulsak da okusak dediğimiz kitaplarımızı okuyalım. Yazmamız gerekenleri yazalım. Arşivimizi düzenleyelim. Youtube kanallarından yararlanarak yeni meslekler öğrenelim. Yemek yapmasını öğrenelim veya geliştirelim. Çoğumuz fırıncılara taş çıkarmaya başladı bile.
Çocuklarımıza, kendi çocukluğumuzdaki oyunları öğretelim, masal anlatalım. Kur’an okuyalım. Bilmediğimiz ya da unuttuğumuz namaz sürelerini ezberleyelim. 32 farz, 54 farz tekrar gözden geçirelim. Veda hutbesini ezberleyelim. Eksik bilgilerimizi giderelim.
Yaşlılarımızı üzmeyelim. Onların o kadar çok kaybetme korkusu var ki. Eşlerini, evlatlarını, torunlarını, akranlarını, kendilerini..
BİZ BİZE YETERİZ
Tarih olarak ne kadar geriye gidersek gidelim yardım sever bir millet olduğumuzu görürüz. Atasözlerimiz bile bu özelliğimizi tescilliyor. En sert görünenimiz bile kalbinde merhamet taşır.
Uzak tarihimiz ve yakın tarihimiz insani yardım örnekleriyle dolu. Neredeyse dünyada yardım yapmadığımız yer yok gibi. Buna Avrupa’nın bir çok ülkesi de dahil.
Ülkelerin insani yardım karnesini çıkaran İngiltere merkezli Kalkınma İnisiyatifleri Örgütü “Küresel İnsani Yardım 2018 Raporu”na göre Türkiye 2017 yılında 8,07 milyar dolar ile en çok insani yardım yapan ülke olmuşuz. Bu bizi hiç şaşırtmadı. Bu da bizim insanlık onurumuzudur.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" Milli Dayanışma Kampanyası büyük ilgi gördü. Başta Cumhurbaşkanımız, bakanlar, milletvekilleri başta olmak üzere siyasiler, iş dünyası, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, sendikalar, kurumlar, çiftçiler milletimizin her kesiminden insan anında yardıma koştu.
Biz ‘Komşumuz aç yatarken tok olan bizden değildir’ düsturuyla büyüyen bir milletiz. Bunundan üstesinden geliriz inşallah.
MİMOZAMIZDAN NE İSTEDİNİZ
İstanbul Cağaloğlunda Valiliğin tam karşısında Mart aylarında sarı gelin gibi süzülen, endam eden güzeller güzeli bir mimoza ağacımız vardı.
Çok sayıda kişinin hatıra fotoğrafları vardı o sarı gelin ile. Babıâli’nin de ağacıydı. Kaç yazar, gazeteci, şair ile selamlaşmıştı. Yazılara konu olmuş, şiirlere ilham vermişti.
Gazeteci Yazar Hüseyin Emiroğlu abimizin ve birçoğumuzun göz bebeğiydi. Maalesef şimdi yok. Dilim dilim doğrayarak yok etmişler. Neden ama neden? Erguvan ile birlikte İstanbul’un simgesi olan bu nadide ağaç niye yok edilir.
Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın güftesi ve bestesi kendine ait olan ‘Sarı Mimozamsın sen benim’ adlı harika şarkının sözleriyle bitiriyorum yazımı.
“Sarı mimozamsın sen benim
Hayal bahçesinde gül-tenim
Ömrümün boyunca bendenim
benimsin sevdiğim sen benim
Neşeler saçarsın her yerde
Devasın bilirim her derde
Bir benzerin yoktur şu yerde
Benimsin sevdiğim sen benim”
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.