Son yıllarda çevremden en çok duyduğum iki cümle:
Çok zayıflamışsın!
Bir rahatsızlık mı geçirdin?
Evet! 1994 yıkında evlendiğimde 94 kg ile kendi rekorumu kırmıştım.
Her bir fazla kilonun sağlığa ve hayat refahına olumsuz katkısını gördüğümden hızla zayıfladım ve şu an 77 kiloyum.
94 kg dan 77 kg’a inmenin 33 maddelik sırrını “Nasıl Zayıfladım?” kitabımda anlattım.
İlgilenen dostlar
www.cemilpasli.com adresinden kitaba ulaşabilirler.
Ama işin aslı “Nasıl Zayıfladım?” değil, “Nasıl Normalleştim?” olmalı idi.
Normalin anormal, anormalin normal kabul edildiği bir dönemde dünyaya geldik.
Ahir zamandayız!
Ahir zamanın şiddeti tabiinden olan Hasan-Basri zamanında hissedilmişti.
O gördüğü sahabeleri, görmeyenler anlatırken şu cümleyi kurmuştu:
“Siz sahabeleri görseydiniz “deli” derdiniz. Onlar sizi görseydi “bunlar Müslüman değil” derdi.
Asırlar sonra Osmanlı Devleti’nin mayacısı Şeyh Edebali benzer bir tespitte bulunmuştu:
“Yiğidin iyisinde deli, atın iyisinde doru derler oğul!”
Devlette bu çerçevede 120+ zekalar enderun ve haremde eğitilerek beyni teşkil ederken, 60- zekalar deliler taburunda "Osmanlı Tokatı" diye meşhur silahlarıyla ordunun en önünde ve en cesur kısmını oluşturmuştu.
1.75 boyu olan Cemil Paslı için 77 kilo gayet normal aslında.
Ama göbek çevresi en yüksek olan Konya sularından bu kilo “aşırı zayıflık” kabul ediliyor.
Hafta içi kahvaltı yapmıyorum. Öğle ve akşam yemekleri yetiyor.
Hafta sonu geç kahvaltı ve akşamüzeri olmak üzere sürekli iki vakit yemek yiyorum.
Akşam yemeğini 19.00 dan önce yemeye gayret ediyorum ve çayı yanında katkı maddeleri olmadan içiyorum.
Adeta deliler gibi bolca yürüyorum ve hamd olsun çok rahatım.
Dostlar!
Her şeyin tersyüz edildiği ahir zamanda siz çevreye takılmadan kendinizi yaşayın, kendinizi gerçekleştirin, kendiniz olun!
“Kim ne der!” putuna sakın tapmayın.
Onun hegemonyasına girmeyin,
Gölgesinde durmayın.
Ezan ve kundakla başlayan ve sala ve kefenle biten şu kısa dünya hayatında;
Aşkın varlığınız Allah (c.c.)
İçkin varlığınız eşiniz,
Taşkın varlıklarınız çocuklarınız,
Taştığınız varlıklarınız anne-babalarınızla;
İç-içe, gönül-gönüle, el-ele bir ömür sürün.
Bırakın bunun dışındaki dünya ne diyorsa desin.
Savaşçı (Mücahit) olun!
Bu savaşı en başta sizi kendi heva ve heveslerine göre formatlamaya çalışanlara karşı verin.
Böylece kısa hayat sahifesine kendi özgün imzanız atın ve arkanıza bakmadan çekin gidin.
Unutmayın!
“Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir
dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor
savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez.” (E. E. Cummings)
Haydi!
“Her eylem yeniden diriltir beni
Nehirler düşlerim göl kenarında
Doğ ey kurut taştan adamı
Ve o taşları diken elleri!” (M. Akif İnan)
Deyin ve başta
nefis ve heva putuna karşı yürümeye başlayın.
Önce kilolarınızdan, sonra sizi engelleyen her tür prangalardan kurtulduğunuzu hissedeceksiniz.
Haydi!