Boşluk: Şeytan
19 Eylül 2022
İnsan, kendisine esma (eşyanın mahiyeti) öğretilerek ve eşya emrine verilerek halife olarak yaratıldı.
Faal bir akıl, aktif bir gönülle eşyaya hükmeden ve Allah adına hareket eden insanın önünde bütün mahlûkat saygı ile eğilir.
İnsan da namazın zirvesi tahiyyatta halife sıfatıyla bütün yaratılmışların ibadetini Rabbine takdim eder.
İnsanı her an zinde ve aktif kılmak için İblis ve şeytanları musallat edilmiştir.
Peki, şeytanın hareket alanı neresidir?
Şeytan, insanın faal bir akıl, aktif bir gönülle azami bir gayretle çalışıp hayatın her alanına hâkim olduğu sürece iş yapamaz.
Şeytan, insanın aklını faal kılmadığı, gönlünü devreye sokmadığı, gayretinde zayıflık göstererek eşyada bıraktığı bütün boşluklara yerleşir.
Bekler şeytan!
İnsan tembellik yapsın, gaflet etsin, boş versin, bu küçüktür, bundan bir şey olmaz desin...
Hemen o küçükte olsa boşluğa yerleşir ve oradan yayılmaya başlar.
O gafletin, dikkatsizliğin, boş vermişliğin, zaafın kalpteki yansıması öncelikle siyah bir noktadır.
Bu hal devam ederse şeytan o noktayı büyütür ve kalptan imanı çıkarana kadar sürer çabası.
Kalpten imanı çıkan insan ve cin artık İblis’in askeridir.
Boş bıraktığı kalbine ve aklına tamamen yerleşmiştir ve onu dilediği gibi yönetir, yönlendirir.
Müminin aşkın varlığıyla 7/24 kesintisiz çevrim içi olması ve O’ndan irtibatı hiç kesmemesi bu yüzden hayatidir.
Açık düşmanımız şeytana karşı tek kalemiz, sığınağımız Rabbimizin inayet ve rahmetidir.
Her işe başlarken; “bismillah”, hayretlerimizde; “Allah-u Ekber”, “sübhanallah”, daraldığımızda, esnediğinde “hasbinallah”, nimetlere karşı “elhamdülillah” gibi mübarek kelimelerle hayatının her tarafını nurlandırmalıdır.
İşin özü; eşyaya hükmetme konusunda orta bir yol yoktur:
Ya faal bir akıl ve açık bir kalple eşyaya insan hakim olacak ya da onun bıraktığı boşluklardan yürüyerek şeytan hükmedecektir.
Şeytan eşyadan başladığı hâkimiyetini insan ve cinne hükmetme aşamasına taşıyacak ve onları kendine tamamen itaat eden zombilere dönüştürecektir.
Allah insanın bıraktığı boşluklarının onu ne hale getirdiğini şöyle açıklar:
“And olsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gâfil olanlar böyleleridir.” A’raf, 7/179.
Belki de en kıymetli nimetler olan akıl, kalp, göz ve kulağı kullanmayarak en boşluğa düşen insan şeytanın elinde hayvanlardan daha aşağı zombilere /bel hüm adall) dönüşmektedir.
Bu sebeple insan hayatının her tarafında şu sıralamayı yaymalıdır.
İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni netice verir. (Bediüzzaman Said Nursi)
O halde insan son nefese kadar her an kıyamda, teyakkuzda, tedbir ve ihtiyat içinde yaşamalı, şeytana boşluk bırakmamalıdır.
Zira şeytan 7/24 her an bırakılacak bir boşluğu sabırla, inatla, ısrarla beklemektedir.
“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”
(Necip Fazıl Kısakürek)
Bıraktığın boşluğu doldurmak için geldiğinde henüz imanı sönmemiş insan zaten hisseder, şeytanın kendisine yaklaştığını, çünkü o seni dürter, bıraktığın boşluğu bir davetiye olarak kabul eder ve “merhaba dostum” sözüyle senin açtığın odasında derhal ayağını kaydırma işine başlar.
Kesin çözüm:
“Şayet seni Şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa hemen Allaha sığın (istiaze et) çünkü odur ancak işiten bilen.” Fussilet, 41/36.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.