Son Dakika Haberler

Ahmet Dur

Ahmet Dur

​ABD ve Avrupa’nın büyük sınavı

28 Ocak 2024

Güney Afrika Cumhuriyeti’ni gerçekten takdir etmek ve ayakta alkışlamak gerek. Filistin de ki soykırımı kanıtlarıyla birlikte dava açmıştı. “Uluslararası Adalet Divanı” Cuma günü İsrail hakkındaki ilk kararını verdi. Divan “ateşkes” çağrısı yerine insanî durumun düzeltilmesi gerekçesiyle bazı tedbirlere hükmetti. Bu da önemli bir gelişme ama ‘ateş kes’ kara ile birlikte olsa daha iyi olurdu. Eksik karara rağmen İsrail kuyruğunu kaptırmış oldu.

Bazı uzmanlar Mahkemenin kararlarını “dolaylı ateşkes” olarak değerlendiriyorlar. Şimdi akıllarda ki soru şu İsrail karara uyacak mı? Uymazsa yaptırımı ne olacak? Mahkeme kararları boşluklar içeriyor.

İsrail’den yapılan açıklamada zıtlıklar var. İngilizce açıklamada Gazze’ye insanî yardımları kolaylaştırmaya devam edileceği ifade edilirken, İbranice yapılan açıklamada ise böyle bir sözden bahsedilmiyor. Buda tedirginlik oluşturuyor. İsrail’in burada açıkça ABD vetosuna güvendiği ortaya çıkıyor. Burada ‘Uluslar arası Adalet Divanının” nasıl tepki vereceği merak ediliyor.

İsrail’in soykırım suçlarından yargılanması elbette önemli daha önemlisi ABD ve Avrupa yönetimlerinin tavrı ne olacak? Bu itibar sınavını geçebilecekler mi?

 

Tatilde yapılması gerekenler

 

15 tatilinde ödevi verilmediği için kızan ailelere seslenmek gerek diyor sevgili yazar Erol Erdoğan ve şöyle devam ediyor: “Tatilin kendine has doğal ödevleri vardır, ayrıca ödev gerekmez. Tatilde ailecek kahvaltı yapılır, yürüyüşe çıkılır, sohbet edilir, kitap okunur, film izlenir, kavurga yenir, oyun oynanır, büyüklere gidilir.” Uyulması ve değerlendirilmesi gereken ne güzel ne kadar güzel tavsiyeler.

 

İstanbul irfanı ve kültürü

 

Eyüpsultan Belediyesi tarafından düzenlenen İrfan Sohbetlerinin konuğu yayıncı, yazar, araştırmacı Mehmet Kamil Berse idi. Serterikzade Kültür Sanat Merkezinde ki programda, Berse  ile 'İstanbul İrfanı ve Kültürü' konusunda sohbet ettik.

 

Fatih Belediyesinden müziğe katkı

 

Fatih Belediyesi tarafından düzenlenen 'Dede Efendi Sözlü Eserler ve Tanburi Cemil Bey Saz Eserleri Beste Yarışması'nın ödül töreni; Türk müziğine kıymetli katkılar sunan usta müzisyenlerin katılımlarıyla gerçekleştirildi. Dereceye giren eserleri usta isimler çaldı ve okudular. Belediye Başkanı M. Ergün Turan programın gerçekleşmesinde Mehmet Güntekin ve değerli juri üyelerinin büyük katkılarının olduğunu vurguladı ve dereceye giren yarışmaya katılan tüm müzik severlere teşekkür etti.

 

Vefa Meclisinin konuğu: Ömer Ziya Belviranlı

 

TYB İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 'Vefa Meclisi' toplantılarının konuğu yayıncı, dava ve gönül adamı, İstanbul ve Konya kültürüyle harmanlanmış Babıali - Cağaloğlu denince ilk akla gelen isimlerden olan Ömer Ziya Belviranlı idi. Dostları ve sevenleri Belviranlı'dan övgüyle bahsederlerken sağlık sıhhat dilediler.

 

Gol atan cepheye

 

TRT Belgesel, Kıbrıs Türklerinin haklı davasına ve varoluş mücadelesine dair iz bırakacak bir belgesel serisini ekranlara taşıyor. Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde ve Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunda futbolun rolü, bu belgeselde ele alınıyor.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı olan 2024’te ekrana gelecek 6 bölümlük belgesel serisi “Gol Atan Cepheye”, Ada’daki Türklerin topraklarını korumak ve haklı davalarını savunmak adına 1950’li yıllardan itibaren verdikleri mücadeleye, Rum işgali ve EOKA terörüne karşı örgütlenen Türk Mukavemet Teşkilatı’nın futbol sahalarından cepheye uzanan savaşına odaklanıyor. Kıbrıs Türkleri Ada’nın İngiltere’ye devri ile başlayan uzun süreçte ilk olarak futbol sayesinde özgüvenlerini artırdılar.Çetinkaya’nın şampiyonluğu ve Türk futbolcularının başarıları Türklere büyük moral oldu. Yunanistan ve Rumların Ada’da Türkleri yok sayma politikalarına en güçlü cevap ise futboldan geldi. Sadece Kıbrıs’ta değil, Birleşmiş Milletler koridorlarında da, Türkler futbolla “Biz buradayız ve var olmaya devam edeceğiz” mesajı vermiş oldu.

Araştırmacı ve Akademisyen Erdal Hoş’un anlatımıyla çekilen belgeselde, Kıbrıs Türk futbolunun şampiyon takımı Çetinkaya Spor ve çevresinde şekillenen direniş hareketi, TMT’nin gizli istihbarat faaliyetleri, çarpıcı olaylar, tanıklıklar, Rauf Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük’ün liderlik rolleri ile Türkiye’nin verdiği destekler de ele alınıyor.

 

Anne Üniversitesi

 

Eyüpsultan Belediyesi, Haliç Üniversitesi iş birliğiyle Anne Üniversitesi Projesi’ni hayata geçiriyor. Farklı üniversitelerden akademisyenleri bir araya getiren eğitim programıyla birlikte annelere üniversite deneyimi yaşatacak.

Daha önce üniversite deneyimi yaşamamış olan anneler için özel olarak tasarlanan bir eğitim programı olan Anne Üniversitesi, farklı fakültelerin akademisyenlerini bir araya getirerek, katılımcılara üniversite dersliklerinde eğitim alma ve kampüs hayatını deneyimleme şansı sunuyor. Eyüpsultan Belediyesi ve Haliç Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan proje sayesinde anneler de üniversiteli olacak.

 

Annelerin kişisel gelişimine katkıda bulunmak, onlara eğitimde aktif bir rol alma fırsatı tanımak ve bu deneyimi mezuniyet belgesi ile taçlandırmayı amaçlayan projeyle anneler çeşitli konularda eğitim alma fırsatı yakalayacak.

İstanbul’da Mevlana sergisi

 

İstanbul Türk ve İslam Sanatları Müzesinde görülmesi gereken bir sergi var.

 

İstanbul Valisi Davut Gül, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve ilçe belediye başkanlarının katılımyla açılışı yapılan "750. Vuslat Yılında Hazreti Mevlana" Sergisi açıldı.

 Ardından “Dinle Neyden” Hz. Mevlana etkinliği gerçekleleştirildi. İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz yönetiminde Uğur Derman, Mahmud Erol Kılıç ve Safi Arpaguş sohbet ettiler.

 

Kayıp Öykü

 

Yusuf Tosun’un Kayıp Öykü isimli kitabı Çıra Yayınları’ndan çıktı.

 

Biyografi çalışmaları, deneme kitapları ve mektup tarzında yazılmış gezi-gözlem yazılarıyla tanıdığımız yazar Yusuf Tosun iki kitabı ile okuyucularına merhaba dedi.

 

Yazar Yusuf Tosun, kayıp kuşağa ithaf ettiğini belirtiği kitabın önsözündeyazı-eylem hayatının temel dinamiklerinden birinin de kuşağına olan sevgisi, vefası, sadakati ve de en önemlisi özlemi olduğunu, bu nedenledaha önce de kuşağıyla ilgili duygu ve düşüncelerini mektup formatında ‘Kayıp Kuşağa Mektup’ adıyla kitaplaştırdığını, bu vesileyle lise ve üniversite yıllarında -1990’lı yıllar- kuşağıyla kurduğu dostlukların bir ömür devam ettiğini ve halen de genişleyerek yol aldığını ifade ettikten sonra; ‘Ama en önemlisi bu uzun soluklu yolculukta elde kalan tecrübelerin, tehlikelerin, tehditlerin, deneyimlerin, heveslerin, hatıraların, hüzünlerin, hayal kırıklıkların, acıların, sevinçlerin… kayıt altına alınıp gelecek kuşaklara aktarılması ‘ olduğunun altını çiziyor.

 

Kitaptaki öykülerin bir kısmı üniversite kapılarında eylemleşen başörtü mücadelesini, bir kısmı Duvardibi Mektebinde Oblomov ile birlikte demlenen hayaller ve akabinde tüm İslam coğrafyasını kanatları altına alan idealleri,bir kısmı da Niçe’nin üst insanını üst aşklaştıran öykülerini konu alıyor.  Daha doğrusu 1990’lı yılların kasvetli havasını içinde barındıran öyküler. İstanbul’dan Mekke, Medine, Kudüs’e uzanan hayaller. Kimi zaman ise Kâbe’nin yanı başında ezan sesiyle büyülenip siyah rengiyle aşklaşan heyecanlar.

Hepsinde ama hepsinde ise kesik bir ses, yarım bir şarkı, derin bir iç çekiş ya da siyah beyaz bir film havasını hissetmemek elde değil. Yine hepsinde tuvale yansıyan soluk benizler, siyah-beyaz karelere düşen masum yüzler, kırık kalpler, derin umutlar var.

Kitaptaki öykülerin neredeyse tamamına kayıp bir kuşağın duyguları, düşünceleri, hayalleri, idealleri, hevesleri, handikapları, serzenişleri serpiştirilmiş durumda.

Yusuf Tosun ayrıca  ‘Şehre Dair’ kitabında şehirlerle alakalı güzel cümleler kuruyor. Tosun kitabını şöyle tanıtıyor:

“Gerek yapılarıyla gerek yaşam kültürüyle gerek örf-adetleri ve de tarihiyle kadimleşen şehirlerimiz hızla eriyor. Şehir kültürü silikleşerek yok oluyor. Öyle ki şehir; içinde yaşayanı bir mengene gibi sıkıyor, boğuyor, nefesini kesiyor. Haliyle şehirde yaşam çekilmez hale geliyor. Dünya şehirler üzerinden okunuyor. Ülkeler şehirleriyle anılıyor. Akıllı kentler inşa ediliyor. Evet, yapıların insanı ve de tabiatı ezdiği bir dönemden geçiyoruz. Şehirlerin asli unsurlarından vazgeçtiği bir güzergâhı takip ediyoruz. Şehirlere ihanet ediyoruz. Geçmişin izlerini bir bir siliyoruz.

İşte bu kitaptaki yazılar böylesi bir zihin dünyasının yansıması olarak ortaya çıktı.”

 

Sığınmacılar edebiyatımızdaki yerini aldı

 

İçinde bulunduğumuz yüzyılın belki de en büyük sorunu olan düzensiz göçlerin sebep olduğu trajedi insanlığın önündeki en zor sınavlardan biri... Türkiye; savaş, çatışma ve şiddet yüzünden yerinden edilen milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yaparak bu sınavı vermeye devam ediyor.

Sertaç Yumun’ un “Kenara Yakın” adlı romanı, Türkiye’den Avrupa’ya göçün önemli geçiş noktalarından biri haline gelen Edirne’de yaşananları hikayenin arka planı olarak sunuyor. Kitabın bu yönüyle zamanımıza tanıklık ettiği söylenebilir.

Roman, ilk cinayetini işleyecek genç bir kiralık katilin gerilim dolu hikayesini anlatıyor. Her geçen gün çevresine ve dünyaya yabancılaşan günümüz insanının, “öteki” ne karşı duyduğu şüphe yüzünden yaşadığı tedirginlik, bu tedirginliğin onu sürüklediği yalnızlık ve endişe kitabın ana çıkış duygusunu oluşturuyor.

Kenara Yakın, Türkiye’nin Yunanistan sınırında sığınmacıların umutlarını sömüren kaçakçıları, bu uğurda işlenen cinayetleri, kanlı hesaplaşmaları konu edinen atmosferinde, bir kiralık katilin aşkı tanıdıktan sonra yaşadığı tereddütleri tüm duygusal ve psikolojik boyutlarıyla anlatmayı başarıyor.

Kitap, gerilim türünden beklenen sürükleyici anlatısı ve sürprizli finali yanında ana karakterin detaylı psikolojik tahlillerine, varoluş, ahlak gibi temel felsefi meselelere yer vererek, olay örgüsünün görünen yüzeyinin altında derinlikli bir başka okuma fırsatı sunduğunu da müjdeliyor.

 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”