Şahap Kavcıoğlu, salgınının dünya çapında hızla yayılmasının ekonomileri birçok farklı kanaldan etkileyerek küresel iktisadi faaliyetin sert bir şekilde daralmasına neden olduğunu söyledi.
Salgının, ilk etapta küresel tedarik zinciri ve üretim üzerinde etkisini gösterdiğini belirten Kavcıoğlu, "Devamında ise, belirsizliklerdeki artış, finansal koşullardaki sıkılaşma, hanehalklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulma talepte de belirgin bir zayıflamaya yol açtı" dedi.
"Merkez bankaları olağanüstü genişleyici politika tedbirleri aldı"
Kavcıoğlu, bu süreçte tüm dünyada merkez bankalarının faiz indirimleri, varlık alımları, likidite adımları ve kredi destek programları gibi olağanüstü genişleyici politika tedbirleri aldığını anlattı.
"Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankaları mevcut politika alanını tereddütsüz ve hızlı bir şekilde kullanarak krize ilk tepkilerini faiz indirimleri ile verdiler. Merkez bankaları finansal kriz sonrası araç setine dahil ettikleri tahvil alımlarını da tekrar uygulamaya koydular. Burada ilgi çekici olan 2008 krizinde görmediğimiz şekilde gelişmekte olan ülke merkez bankalarının da tahvil alımlarına başvurması oldu. Para piyasasında sıkışmayı önlemek ve likiditeye erişimi kolaylaştırmak için merkez bankalarının repo yoluyla daha çok fonlama yaptığı ve fonlamanın vadesini uzattığı görülmüştür. Ekonomilerin durma noktasına geldiği bu dönemde finansal sistemin faaliyete devam etmesi açısından merkez bankalarının bu müdahalesi yerinde ve hayati derecede önemli olmuştur."
"Olumsuz etkileri en aza indirmeyi amaçladık"
Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Merkez Bankasının da o dönemde aldığı Para Politikası Kurulu toplantısında alınan faiz indirimi kararıyla birlikte salgının ekonomik etkilerini sınırlandırmaya yönelik ilk tedbir paketini uygulamaya aldıklarını anlattı.
Alınan tedbirlerin finansal sektörün likiditesini ve kredi koşullarını desteklediğini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini koruduğunu gözlemlediklerini aktaran Kavcıoğlu, "Salgın döneminde finansal sisteme ve reel sektöre ihtiyaç duydukları likiditeyi uygun koşullarla sağlayarak, finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanma sürecine destek olmayı hedefledik. Böylece salgın ortamından doğan geçici etkilerin uzun vadede üretim ve istihdama olabilecek olumsuz etkileri en aza indirmeyi amaçladık" dedi.
"Büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini görüyoruz"
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, gelinen noktada temel bazı makroekonomik değişkenlerin karşılaştırmalı olarak incelediğinde Türkiye'nin performansının daha iyi şekilde değerlendirebileceğini söyledi.
Türkiye'nin OECD ülkeleri ve Çin ile birlikte değerlendirildiğinde 2020 yılında pozitif büyüme kaydeden iki ekonomiden biri olduğuna dikkat çeken Kavcıoğlu, şunları anlattı:
"2021 yılı ilk yarısına ilişkin açıklanan verilerde büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini görüyoruz. Avrupa'daki aşılamayla birlikte olumlu görünüm, turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla ekonomimize olumlu yansıyor. Bu çerçevede net ihracat da büyümeye olumlu katkı vermeye devam ediyor. Yüksek frekanslı veriler, açılmanın etkisiyle iş gücü piyasasında da toparlanmaya işaret ediyor. Hizmetler sektörü istihdamı salgına dair kısıtlamaların da etkisiyle daha yavaş bir toparlanma sergilerken, son dönemde burada da güçlü bir istihdam artışı ile salgın dönemi kayıplarının tamamen telafi edildiğini görüyoruz. Ayrıca güçlü giden ihracatın da yardımıyla, sanayi sektörü istihdamının son dönemde diğer alt kalemlere göre daha da olumlu seyrettiğini görüyoruz.
Sonuç olarak, tarım dışı istihdamın öncelikle sanayi sektörünün katkısı ile toparlanmaya başladığını, hizmet sektöründen gelen sınırlı katkıya rağmen 2021 yılı başında salgın öncesi düzeylere ulaştığını görüyoruz. Son olarak hizmet sektöründeki açılma ve turizmin katkısı ile beraber istihdam piyasasının salgın dönemi etkilerini büyük ölçüde atlattığını söyleyebiliriz."
"Fiyat artışları tarihsel ortalamaların üzerinde"
Şahap Kavcıoğlu, Türkiye'deki enflasyon verilerine değinerek, ağustosta yıllık enflasyonun 0,30 puan artarak yüzde 19,25 olarak gerçekleştiğini hatırlattı.
Geçen ay yıllık enflasyonun gıda grubunda oldukça belirgin artarken hizmet grubunda sınırlı bir miktarda yükseldiğini, diğer ana gruplarda ise gerilediğini aktaran Kavcıoğlu, üretici enflasyonunun emtia fiyatları, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve talep koşulları nedeniyle yükselişine devam ettiğini söyledi.
Buradaki fiyatlama davranışlarına değinen Kavcıoğlu, şu bilgileri verdi: "Son dönemde belirli ürünlerdeki fiyat artışları tarihsel ortalamalarının oldukça üzerine çıkmıştır. Enflasyona en çok katkı yapan ürünlere baktığımızda, ağustostaki yıllık fiyat artışlarının son 10 yıllık ortalama fiyat artışlarının 3-4 katına ulaştığını görüyoruz. Bu durumun bir sebebi, biraz önce de değindiğim gibi, salgına bağlı olarak emtia fiyatlarındaki artışlar ve arz kısıtları gibi gelişmeler olsa da bu unsurlar tek başlarına bu ürünlerdeki fiyat artışlarını açıklamakta yeterli olmamaktadır. Özellikle salgından olumsuz etkilenen ve salgından sonra talebin canlı olduğu sektörlerde fiyatlarda daha yüksek artışlar görüyoruz. Ancak ortaya çıkan bu fiyatlama davranışlarının, ekonomik ve sosyal normalleşme hız kazandıkça önümüzdeki dönemde yeniden salgın öncesi haline geleceğini değerlendiriyoruz."
"Rezervlerimiz 120 milyar doların üzerine çıktı"
TCMB Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, gıda fiyatlarında küresel ölçekte bir artış gözlediklerini, buradaki eğilimin henüz normalleşmediğini, birçok gıda ürününün salgından çıkış sürecinde yüksek fiyat artışları sergilediğini, süregelen kuraklığın da üretim koşulları ve fiyatları olumsuz etkilediğini söyledi.
Tüketim sepeti içerisinde gıda ağırlığının ve yurt içi gıda enflasyonunun ülkeler arasında farklılaşabildiğini aktaran Kavcıoğlu, "Böylece gıda fiyatlarındaki artış farklı ülkelerde enflasyona farklı oranlarda etki etmektedir. Türkiye, ülkeler arası bir değerlendirme yapıldığında fiyatların en çok arttığı ülkelerin başında gelmektedir. Ağustosta gıda enflasyonunun son 3 yılın ortalamasından oldukça yüksek gerçekleştiğini görüyoruz" dedi.
Kavcıoğlu, Türkiye'nin döviz rezervlerine değinerek, "Rezervlerdeki iyileşme öngörülerimiz ile uyumlu seyrediyor. Rezervlerimiz 85-90 milyar dolar seviyelerinden yaklaşık 30 milyar dolar artarak 120 milyar doların üzerine çıkmıştır. Swap anlaşmaları, reeskont kredileri, cevherden altın alımı ve zorunlu karşılık adımları bu artışa katkı yapan ana unsurlar oldu" sözlerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.