Sormayın gitsin...
04 Temmuz 2019
Gelin şimdi sizleri bir başka gündeme götüreyim ve ne olacak bu futbol kulüplerinin hali sorusuna cevap arayalım. Aslında, her işi bitirdik de sıra topçulara mı geldi dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız lakin durum öyle vahim ki () sormayın gitsin. Vah ki ne vah o kadar öncelikli gündemimiz arasında birde bu konulara elbette sıra gelmemeli, ülkemizin geleceği adına yapılması gereken o kadar çok işimiz varken, elbette bu konuların zamanımızı almasına müsaade edilmemeli, ancak dikkatimi çeken nokta şurası, ekonomi, siyaset, bürokrasi, eğitim, sağlık, ulaşım vs. derken alıp başını giden futbol endüstrisinin, gittikçe bir dev halini alması ve ekonomik döngüsü ile doymaya da niyeti olmayan bir canavara dönüşmesi gerçeğidir. İşte bu canavar, bugünlerde daha çok kazanayım, daha çok öğüteyim ve orayı burayı ‘paralayıp’ daha çok paralanayım düşüncesinde.
Nasıl tekerleme gibi oldu değil mi? Aynen tablo bu ve durum beni çoook rahatsız ediyor. Neymiş efendim kulüplerin borçları yapılandırılmalıymış, kulüplere can suyu verilmeliymiş, yayıncı kuruluşla anlaşılabilmeliymiş…
Bakın şimdi rakamlar vereceğim; Futbol Federasyonu kulüplere geçen sezon toplam 1 milyar 884 milyon havuz geliri dağıtmış, bu gelirler, başarı, sportif performans bonusu ve elde edilen şampiyonluk sayıları göz önünde bulundurularak dağıtılmış ve pastadan en büyük payı da her zaman olduğu gibi yine dört büyükler almış.
Bitti mi bitmedi,Türkiye Futbol Federasyonu bu sezon her takıma 38,5 milyon TL lig katılım ücreti ödemiş. Galibiyete 2,8 milyon, beraberliğe 1,4 milyon TL vermiş. Süper ligin son beş sezonda dağıttığı para ise 6 milyar TL, beş yılın ortalama geliri ise 1.197,2 Milyon TL seviyesinde gerçekleşmiş. Tabii Avrupa piyasasını düşünmek bile istemiyorum. Daha fazla rakamlara boğmadan şunu ifade edelim öyleyse, bu canavarı nasıl durduracağız? İyi de buda bir sektör mecrasında akıp gidiyor diyebilirsiniz, evet akıp gidiyor gitmesine, giderken de kulüpler batıp gidiyor, rakamlar daha da astronomik boyutlar kazanıp gidiyor, sonra da faturası yine bu millete kesiliyor, futbol endüstrisinin azgın suları ekonominin ayarlarını bozup gidiyor.
Peki, tüm bu olup bitenler karşısında seyirci kalınmasa da, futbolu futbol gibi izleyip sahalarda oynanan bir oyun olarak bıraksak ta, mecrayı kontrol altına alsak daha mantıklı olmaz mı? Bence daha katma değerli işlere zemin hazırlamak suretiyle, kobileri canlandırmak, kulüplerin yerine çiftçinin borçlarını yapılandırmak, hizmet sektörünü – mesela Anadolu medyasını güçlü kılmak-dünyayı bir topun etrafında dolandırmaktan daha kıymetli olsa gerek.
Spor yatırımlarına, sporun çok yönlü getirilerine ve futbol gerçeğine evet ama kimyamızı bozan dayatmalarına, endüstriyel futbolun yan etkilerine hayır. Hülasa belli bir zümreye değil, hayata fener olmak lazım, ne dersiniz.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.