Son Dakika Haberler

Nurettin Bay

Nurettin Bay

​Reis'in büyük imtihanı

13 Temmuz 2018
İbni Haldun; “coğrafya kaderdir” der. Evet, coğrafya;  olduğu kadarıyla kabul edilmesi gereken ve olduğu kadarıyla yetinilmesi gereken vazgeçilemez, devredilemez, göz ardı edilemez bir hakikattir. 

Bırakılıp gidilemez mi? 

Evet, belki bırakılıp gidilebilir. Ancak inanın, bırakıp gitseniz bile yanınızda o coğrafyanın dertlerini, sıkıntılarını, kültürünü, inancını alıp gidersiniz. Yani dünyanın öbür ucuna dahi gitseniz, coğrafyanızdan mutlaka bir parça sizin ile gelir. 

Bin yıllık bir coğrafyadan bahsediyorum. Belki kalem veya söz ile bin yıl diyorum ama aslında binlerce yıllık bir coğrafya. Buraya sonradan gelen herkes bin yıl boyunca sadece geldiği yerden gelenler ile akraba kalmadı. Buraya gelenler ile burada bulunanlar bin yıl boyunca çok yönlü kaynaştılar. Kız aldılar, kız verdiler. Arkadaş oldular, dost oldular, akraba oldular. Artık genetik olarak geriye dönüp baktığımızda, birini birinden ayrıt etmemiz mümkün değil. Yani özetle, kaderi kaderde erittiler. 

Anadolu coğrafyasında karar kılmak zor şey. Anadolu coğrafyasında karar kılmak, zora gönüllü olarak talipli olmaktır. Sürekli hareketli, sürekli eli tetikte olmayı gerektirir. Bana sorsanız Anadolu’dan daha zoru var mı diye, derim ki yok. Atalar, zoru kolaylaştırmak için çok uğraştılar. Viyana’yı aşıp, Avrupa’yı İslamlaştırmayı başarabilselerdi, kolaylaşacaktı. Ama olmadı. Geldikleri yollarda tanıştıkları din omuzlarına kutsal ama ağır bir yük yükledi. Onlar artık İslam topraklarının en batı ucunda, dinin ve ümmetin bekçileri olacaklardı. İleri uç jandarma görevi onlara verilmişti. Endülüs’ün 15. asrın sonlarında yıkılması ile birlikte daha ileride hiç kimseleri kalmadı. Gelip yerleştikleri ve daha ileriye gidemedikleri bu topraklarda “kaderin üzerinde bir kader” ile tanıştılar. 

İdam, ilahi hukuk nizamının olmazsa olmaz cezası. İdam, haksız yere cana kıyanlara anlayacakları dille karşılık verme refleksi. İdam adaleti dağıtmada terazinin iki kefesini eşit kılma sanatı. 

Ancak idam’ın tüm bunlardan öte bir anlamı var. Çünkü bu ifadeler suç işlendikten sonraki boyut ile ilgili. İlahi hukukta asıl olan ise, suçun işlenmemesidir. Yani caydırıcılıktır. Bu yönü ile idam, hukuktaki caydırıcılık ilkesinin son raddesidir. 

Hangi yönü ile ele alırsanız alın, Allah’a ve onun eşsiz kitabına inananlardan hiç kimsenin idamı reddetme hak ve salahiyeti yoktur. 

İdam’ın beşeri hukukta uygulanması meselesine gelince… Burada durum değişmektedir. Hangi makam, hangi gerekçe ile hangi durumlarda, neyi referans göstererek, hangi kriterler eşliğinde ‘idam’a karar verecek. İşte cevap verilmekte zorluk çekilen durum bu. 

Bir örnek ile konuyu açalım. 12 Eylül 1980 darbesini bizim yaşımızdakiler ve bizden yaşça büyükler iyi bilirler. Kenan Evren, darbeyi yaptıktan sonra birçok insanı astı. İdam etti. Daha sonra konuk olduğu bir televizyon programında aynen şunları söylemişti. “Biz o dönem bir sağdan bir soldan astık” 

Her on yılda bir darbe ve benzeri sıkıntılarla karşılaşılan bir ülkede “idam” konusunda karar vermek hiç de kolay değil. Bir an şöyle düşünün, yasalarında idamın bulunduğu bir ülkede 15 Temmuz’u yapanlar başarılı olsalardı durum ne olurdu. Kenan Evren’in yaptığının kat kat fazlasını yaparlar mıydı, yapmazlar mıydı? 

İşte karar vericileri düşündüren mesele bu. 

Peki, akılcı bir yöntemle “idam” meselesine bir çözüm bulunabilir mi? 

Mutlaka bulunur. Bulunmalı. 

Bunca askerimizi, polisimizi ve masum halkımızı şehit eden hainler,  küçücük evlatlarımıza kıyan sapık caniler, ellerini kollarını sallaya sallaya gezip dolaşsınlar mı? Veya bu hain ve sapıkları tosun besler gibi cezaevlerinde besleyelim mi? 

Buna gönlümüz razı olmaz. 

Allah’ın kitabında ölçüsünü koyduğu şekliyle olmak kaydıyla, mutlaka bir yol bulunacağına inanıyorum. 

“Kader”, “coğrafya”, “idam”… Ne alaka diyeceksiniz? 

Yazayım. 

Tüm dünyanın gözlerinin bu topraklarda olduğu, tüm güçlerin hedefinde bu milletin bulunduğu herkesin kabul ettiği bir gerçek.

Müslümanız elhamdüllilah. Dinimiz, cana kıyanlara “kısas”  öngörüyor. 

Çeşitli gailelerle yarım asrı aşkın zamandır Avrupa Birliğine girmek için uğraşıyoruz. Avrupa Birliği yasalarında “idam” yok. 

Vatanın bölünmezliği ve milletin bekası için yoğun çaba sarf etmekteyiz. İçimizdeki hainler ile dışımızdaki düşmanlar Demokles’in kılıcı gibi başımızda durmakta. 

Suriyelilerin, Iraklıların, Afganistanlıların başları sıkıştığında sığınacakları “Türkiye” gibi bir ülke var, ama bizim başımız sıkıştığında gideceğimiz bir ülke maalesef yok. 

İşte böyle… Coğrafyası kaderi haline gelmiş bir ülkede, idamda karar kılmak kolay değil. 

Biz kaderde ne yazdığını bilemeyiz. Onu bilen Allah’tır. Ancak, biliriz ki, Allah’ın kanununda “idam” var. 

Başkan Erdoğan, “biraz sabredin” dediyse, bildiği bir şey vardır… Ancak işinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Tüm zor işler de ona düşüyor. İmtihan meselesi…. 


Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Mehmet emin gundem

    Değerli dostum yorumunu inan çok beğendim arzu ettiğimiz idam inşallah gelir reis bunuda getirmelidir suç işleyen bucanilere ekmek verip bakilmamali idam gelir bu caniler meydanlarda sağlanırsa herşey kendiliğinden biter devletin asayiş yükü sıfıra iner

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
  • Necati Bay

    Muhteşem bir yazı. Birçok insanın duygu ve düşüncelerine tercüman olmuşsunuz. Evet belki zordur idamı getirmek. Ancak getirilmeli. Çünkü kısas haktır. Bence idam ve idam kararını hakkıyla icra edecek makamları hızlıca kurmak gerekir. Bunun için olgun ve kalemi güçlü insanların sağlıklı ve yoğun bir şekilde gündem oluşturması gerekiyor. Kaleminize yön veren yüreğinize sağlık.

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
  • İsmail Detseli

    Sevgili Nurettin evet mecazi olarak yazmışsınız herhalde bırakıp gidemezmisiniz diye GİDEMEYİZ çünkü biz buralıyız bu yurt bize atalarımızdan kaldı onlar kan dökerek şehitler vererek kazanıp bize emanet etti hepsi nurlarda yatsınlar yazı baştan aşağı okunup ibret alınası bir yazı olmuş elinize gönlünüze sağlık

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”