Son Dakika Haberler
Kültür, tarih ve medeniyet şehri Konya’nın her köşesi ecdat yadigârı eserlerle dolu. Günümüze ulaşanları var, ulaşamayanları var. Keşke hepsini koruyabilseydik. Bir kısmı Osmanlı son döneminde imkânsızlıklara kurban gitti. Bakımsızlıktan kendiliğinden yıkıldı. Diğer bir kısmı ise Cumhuriyet döneminde farklı nedenlerle yok edildi. Kaybettiğimiz öyle eserler var ki, her birisi için haftalarca gözyaşı döküp yas tutsak yeridir.
Fırsat bulduğumda bir kısmını köşemde dile getireceğim. Alaeddin Bulvarı’nda yürürken dikkatinizi çekmiştir. İnce Minareli Medresede bir restorasyon çalışması var. Hazır restorasyon devam ederken bu medreseyi hatırlatmak istedim. Çünkü bu iş ya bu sefer olacak ya da belki hiç olmayacak. Ama olmalı. Mutlaka olmalı…
Banisinden dolayı Sahib Ata Dürülhadisi diye de bilinen İnce Minareli Medrese Türkiye Selçuklu Dönemi’nin günümüze ulaşmış en güzel mimari eserlerinden birisi. Gergefe nakış, kâğıda tezhip işlercesine mermere yazı döşeyen usta ellerin meydana getirdiği eser yüz yıllara meydan okuyan sağlamlığı ile bugüne kadar ulaşmış.
Dünya üzerinde bir eşi daha bulunmayan yapı; medrese, mescit ve minare olarak inşa edilmiş. Mescit kısmı yıldırım düşmesi sonrasında tamamen yok olmuş. Medresenin taç kapısı Selçuklu taş işçiliğinin zirvesi olarak nitelendiriliyor. İbrahim Hakkı Konyalı ‘Konya Tarihi’ isimli eserinde kapıyı “Türk sanatkârının elinde taş; ipek bir kurdele olmuştur. Mimar, içinin en ince duygularını bu tak’a aksettirmiştir. “ şeklinde anlatmaya çalışıyor. ‘Anlatmaya çalışıyor’ diyorum, çünkü bu kapıyı ve eseri anlatmak için kelimelerin kifayetsiz kalacağından emin olunuz.
İnanın, Konya’ya gelip Türkiye Selçukluları hakkında bilgi almak isteyen birine sadece İnce Minareli Medreseyi göstersek, başkaca bir şey anlatmaya gerek kalmaz. Selçuklu medeniyetinin ne denli büyük bir medeniyet olduğunu bu bir eserde görür ve anlar.
Günümüzde biz özellikle medresenin taç kapısına odaklanıyoruz. Ancak eskilerin dikkatini daha ziyade minaresi çekmiş olmalı. Çünkü medreseye ismini minaresi vermiş. İnce Minareli Medrese…
Minarenin birinci şerefeden yukarısı 1901 yılında yıldırım düşmesi sonucu yıkılmış. Sahiplenip korumaya alınmayınca şerefesi de yıkılan minare bugünkü halini almış. Kalan kısmının üzeri bir sac ile örtülmek sureti ile korumaya alınmış. İbrahim Hakkı Konyalı minarenin uzunluğu, medrese ile uyumu ve muhteşem mimarisinden etkilenmeyen hiçbir ecnebi âlim ve mimarın olmadığını ifade etmekte…
Minarenin yıkılmamış halini gösteren fotoğrafları elimizde mevcut. Muhteşem mimarisi büyüleyici bir güzelliğe sahip olan minarenin boyu yaklaşık olarak 55 metre olarak tahmin ediliyor.
Şimdi diyorum ki, hazır restorasyon amacı ile elimiz değmişken bu benzeri dünya üzerinde bulunmayan minareyi aslına uygun şekilde yeniden inşa edelim. Teknoloji gelişti. Türkiye’nin mimar ve mühendisleri dünyanın en büyük projelerini çizip inşa ediyor. Taş ustalığında mahir ustalarımız da var. O halde ne duruyoruz?
İnce minaremizi yeniden hiç yıkılmamış gibi yeniden ihya edelim. Türkiye’nin ve dünyanın en büyük tarihi doku ihya projesini Konya Büyükşehir Belediyesi yürütüyor. Darü’l Mülk İhya Projesi halen devam ediyor. Bu projeye dâhil etmemek için bir sebep olmasa gerek… Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’ın bu konuda ne kadar hassas olduğunu biliyoruz. Keza diğer yöneticilerimizin de… Hükümetimiz bırakın Türkiye’yi gönül coğrafyamızdaki nice eserleri aslına uygun şekilde yeniden inşa etti. Etmeye devam ediyor. Şimdi sıra İnce Minare’mizde..
Sesime kulak verenler ecdadımızın ruhun da şad ederler.
Yorumlar