ÇEVRİMİÇİ
10 Ocak 2020
Her şeyi bilecek, her şeyden haberin olacak, iyi gözlem yapacak, erişebilecek ve erişilebilir olacaksın. İşte bunlar bir gazetecinin hemen ilk bakışta olması gereken özellikleri desek yeridir sanırım. Çünkü gazetecinin hedefi etrafında olup bitenlerdir. Kulak vereceksin, gözlerini dört açacaksın, sürekli kendini güncelleyecek ve teyakkuzda olacaksın. Trafikte seyreden sürücü misali gözünü yoldan ayırmayacak uyanık kalacaksın, kazaya sebebiyet vermemek adına azami gayret göstereceksin, aksi halde kendine zarar vermekle kalmaz araçtakilere ve etrafına da zarar verir, telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olursun. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek, özel hayata saygılı olmak ve sorumluluk duygusuyla hareket etmek yerine, tetikçilik yaparak kargaşaya sebep olmak, suni gündemlere zemin hazırlamanın telaşına düşmek, trafik metaforunda olduğu gibi kazaya davet çıkarmak ve toplumsal infiale kapı aralamak anlamına gelecektir. O bakımdan gazeteci kamu menfaatini öncelemeli, fitne değirmenine su taşımamalıdır.
Bilen ve gören konumunda ki gazeteci, sağduyunun temsilcisi, vicdanların sesi ve öngörülü olmak zorundadır. Yazacağı bir satırın, atacağı bir manşetin, servis edeceği bir haberin ya da yapacağı bir yorumun nerelere varacağını ve nasıl bir karşılık bulacağını hesap etmeli, iletisini varsayımlar üzerine inşa etmemelidir. ‘Elle gelen düğün bayram’ düşüncesiyle eğriyi doğruyu hesap etmeden yanlışa ortak olan gazeteci, o yanlışa gün gelip toslayacağını da bilmelidir.
Tüm bunlar sonrasında gelelim meslektaşlarımızın hali pür melaline; başta ifade etmeye çalıştığım gibi etrafında olup bitenlere dikkat kesilmesi gereken gazetecinin, çalışma şartlarının, kazancının ve özlük haklarının tatmin edici olmadığını da ifade etmeden geçmek insafsızlık olur. Sadece ülkemizde değil dünyada gazeteciler (gerçek emekçi muhabirler, saha çalışanları) sarf ettikleri mesainin karşılığını alamamakta, değer görmemektedirler. Ne acıdır ki, başkalarının hakları için çabalayan gazeteci, kendisi için gündem oluşturamamakta, derdine çare bulamamaktadır. Temennimiz o dur ki, meslektaşlarımızın çalışma şartları olması gereken standartlara kavuşur ve daha düzeyli işlere imza atılır.
Bir başka önem arz eden ayrıntıya da dikkat çekelim o vakit, o ayrıntı, patronların, egemen güçlerin, sermaye sahiplerinin ve siyaset kurumunun gölgesinde bir basın sektörünün daima sağlıklı bir işleyişten uzak olacağı gerçeğidir. Eleştiriye tahammülün rafa kalktığı günümüzde tekelciliğin giderek tırmanıyor olması da sektörün ne denli tehlikeli boyutlar kazandığını açıkça gösteriyor. Yerel medyanın kaderiyle baş başa bırakılması ve sektör temsilcilerinin seslerine kulak tıkanması da ayrıca kanayan bir yara olarak karşımızda durmaktadır.
Bugün 10 Ocak çalışan gazeteciler günü; günümüzün gün ve daha özel olabilmesi elbette hepimizin en büyük arzusu, özellikle böylesi günlerde çözüm yolları üzerinde durulmalı, halının altına süpürülen sorunlar gün yüzüne çıkarılmalı. İşte o zaman günümüz gün olacak, günümüz bir anlam taşıyacak. Öyleyse daha fazla uzatmadan final cümlelerimizle yazıyı bağlayalım; bir defa herkes üzerine düşeni yapacak ve herkes taşın altına elini koyacak. Fırsatçılara, asalaklara ve yancılara göz açtırmadan, kimsenin bu mesleği kimseye koz olarak kullanmasına müsaade etmeden önümüze bakacağız, yol alacağız. Arzumuz, hep çevrimiçi kalabilmek yerli ve milli olabilmek, doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmek, bilgi çağında bilgiye ulaşımın çabasını verebilmek.
25 yılını bu mesleğe vermiş birisi olarak baktığım ve durduğum yer itibariyle inandığım doğruları sizlerle paylaşmak istedim. Maksat hasıl olduysa ne mutlu…Sağlıcakla kalın .
Yaşar Toy / KONTV Genel Yayın Yönetmeni
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.