"Bir Buçuk Derece İklim Okur Yazarlığı ve Afet İletişimi Programı" kapsamında düzenlenen forumda, iletişimin, doğru bilgi aktarımının ve dezenformasyonla mücadelenin önemine dikkati çeken Şahin, başta iletişim fakülteleri öğrencileri olmak üzere her vatandaşın medya okuryazarlığını öğrenmesi gerektiğini söyledi.
Şahin, afet dönemlerinde paylaşılan yanlış bir bilginin hızla yayılabildiğini belirterek, "Maalesef hem sosyal medya kullanım alışkanlıkları hem medya kullanımı alışkanlıkları doğru bilginin daha az dikkat çektiğini, yalan ve yanlış bilginin veya yalan da olsa yanlış da olsa çarpıcı olan bilginin daha fazla talep gördüğünü gösteriyor." diye konuştu.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'a Hatay'da depremin ardından sürdürdüğü çalışmaları için teşekkür eden Şahin, "Belediye Başkanı'mız sadece ve sadece işini yaparak insanların gönlünde taht kurulacağını herkese gösterdi. Hiçbir zaman onu medyada görmedik, enkaz altından çıkarılan canların başında görmedik, 'Şurayı da biz yapıyoruz' derken görmedik ama biz hep bildik ki orada bir kahraman vardı." ifadelerini kullandı.
Deprem bölgesinde yapılan dezenformasyonları anlatan Şahin, şunları kaydetti:
"'Barajı patlattılar, bir anda deniz tsunami etkisiyle şehirlerin üzerine yürüdü'. Kurtarma çalışmaları devam ederken, devlet millet tek yürek kurtarma çalışmalarını sürdürürken yan tarafta, hemen yanında, 'Orayı çekme buradan devam et' diyenleri, sırasını bekleyen enkazın başında 'Devlet daha buraya gelmedi, kaç gündür buradayız bir tane yetkiliyi burada görmedik' diye canlı yayın yapanları da gördük. Amerika'daki bir yangın Türkiye'de yaşanıyormuş gibi yangında ölen hayvanlar ve feryat eden insanların görüntülerini veren kanalları ve medya organlarını gördük ama biz bunların hiçbirine müsaade etmedik ve etmemeye de kararlılıkla devam edeceğiz. Günümüzdeki en son insanlık dışı Gazze dramında da İletişim Başkanlığı altında kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çok güzel bir şekilde bu anlamdaki doğal afet ve savaş zamanında dezenformasyonla mücadelenin en iyi örneğini gösteren kurumlardan biri. Anadolu Ajansının da Haber Teyit Merkezi. Gerçekten her iki organizasyonu da tebrik etmek lazım. Çok ciddi anlamda, dünya çapında, dünya haber literatürünü geliştirebilecek anlamda bir yayıncılık yapmakta."
Gazze'de insanlık adına utanç verici bir felaketin yaşandığına, bu süreçte de dezenformasyon içeren haber veya paylaşımların görüldüğüne değinen Şahin, genç iletişimcilerin afet dönemlerinde, savaş zamanlarında titizlikle teyitli, doğru haber yapması gerektiğini vurgulayarak "Doğru haberi yapanın yanında bütün dünya durur." dedi.
Rektör Metin Aksoy da 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde Konya insanının yardımseverliğinin bir kez daha ortaya çıktığını, bu süreçte fedakarlıkla çalışan önemli kurumlardan birinin de RTÜK olduğunu söyledi.
Afetlerde dezenformasyonların önemli olumsuzluklara yol açabildiğini dile getiren Aksoy, dezenformasyonla mücadele çalışmalarında emeği geçen RTÜK'e ve tüm basın çalışanlarına teşekkür etti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Gazze'de bir katliam yaşandığını, uluslararası medyada İsrail'de ölenlere 'öldürülenler', Filistin'de ölenler içinse 'ölenler' ifadesinin kullanıldığını dile getirdi.
"Şu anda ortak bir hedefimiz var. İsrail'in yaptığı katliamı durdurmak." diyen Altay, bunun haricindeki konuları tartışmanın bir anlamının olmadığını vurguladı.
Hatay'da depremin ardından iletişimin ne kadar önemli, haberleşmenin de haber aktarımının da hayati olduğunu gördüklerini anlatan Altay, deprem bölgesinde yaptıkları ilk işin bir telsiz rolesi kurmak olduğunu belirtti.
Altay, dezenformasyonla mücadelenin önemine dikkati çekerek, "İletişimin doğru sağlanması çok kıymetli. Bir 'Baraj yıkıldı' hikayesiyle birçok insanın öldüğüne hepimiz orada şahitlik ettik. Yalan bilginin ne kadar hızlı yayıldığını ve insanların teyit etmeden nasıl panik havasına sürüklendiğini orada bizzat yaşayarak gördük." değerlendirmesini yaptı.
Programa Tel Aviv'den canlı bağlanan gazeteci Mehmet Akif Ersoy, dezenformasyonun özgür bilinen Batı medyasında da yapıldığını, gazetecilerin Gazze'de yaşananları dünyaya aktaramadığını belirterek şöyle devam etti:
"İsrail, savaşın başından bu yana buraya gelen tüm gazetecileri misafir etti, basın kartlarını verdi, 'Her yerde çalışabilirsiniz' dedi. Binlerce gazeteci burada, Gazze'de hiç kimse yok. Afet haberciliğinde de savaş muhabirliğinde de bu coğrafyaya dair çalışmalarda da karşı karşıya kaldığımız şöyle bir sorun var, biz bunu depremde de yaşamıştık; enkaz kaldırma çalışmalarının olduğu yerleri çektik. 'Burada enkaz kaldırma çalışmaları var' dedik. Döndük dedik ki 'Burada da eksiklikler var, henüz ekip yok'. Bu iki fotoğrafı da verdik. İkinci fotoğrafı verdiğimiz için aradılar, oraya ekip gönderdiler. 'Şunlara ihtiyaç var, böyle sıkıntılar var' dedik, yetkililer temasa geçti, sorunu çözmeye çalıştı. Savaşla ilgili de özellikle Rusya-Ukrayna savaşında daha net gördüğümüz bir fotoğraf, herkes kendi bakış açısından görüyor."
Ersoy, Gazze'de yaşananları anlatacak gazetecinin olmadığını, Gazze'de sadece bölgenin yerel muhabirlerinin haber yapmaya çalıştığını söyledi.
Gazeteci Ersin Çelik ve Taha Hüseyin Karagöz de birer konuşma yaparak konuya ilişkin deneyimlerini paylaştı.
Kaynak: AA
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.