NEÜ Ereğli Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Önder Türkmen’in moderatörlüğünü yaptığı programda; Selçuk Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden Prof. Dr. Osman Tugay, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Prof. Dr. Osman Kola, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Mehmet Ali Temiz, NEÜ Ereğli Ziraat Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Çetin Palta ve Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığından Yüksek Ziraat Mühendisi Süleyman Armağan sunumlarıyla katkı sağladı.
Panelistler, özellikle kuraklığa dirençli ve Konya bölgesinde yetiştirilebilecek alternatif bitkisel ürünlere vurgu yaptı.
“Kuraklığa Dayanıklı Bitkisel Üretim Yaygınlaştırılmalı”
Panel hakkında değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Metin Armağan, “Günümüzde küresel ısınmanın etkilerini artık daha çok hissetmekteyiz. Özellikle Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın bu süreçte daha fazla etkileneceği ve bizleri kurak zamanların beklediği bilim insanları tarafından vurgulanmaktadır. Ülkemiz su zengini olmayıp, çok yağış alan bir iklime sahip değildir. Bu nedenle çok önceden alınması gereken önlemlerin bir an önce uygulamaya geçirilmesi elzemdir. Konya bölgesinde sulama yönetimlerinin minimum düzeyde tüketime izin verecek şekilde ayarlanması ve kuraklığa dirençli bitkisel üretimin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin dünya ekonomisinde her geçen yıl artan bir işlem hacmi bulunmaktadır. Bu bitkiler kozmetik, ilaç, gıda, tekstil gibi çok çeşitli alanlarda değerlendirilebilmektedir. Türkiye defne ve kekik ihracatında dünyada ilk sıralardadır. Bunların büyük bir oranı doğadan toplama yoluyla elde edilmektedir” dedi.
“Doğal Zenginliğimizin Ekonomiye Katkısını Arttırabiliriz”
Ülkemizde yetiştirilebilecek çok sayıda farklı tıbbi ve aroma özelliği olan bitki bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Armağan, “Sahip olduğumuz yaklaşık 12 bin bitkinin yüzde 30’u dünyada sadece bizim ülkemizde doğal olarak yetişebilmektedir. Doğal zenginliğimizin ekonomiye katkısı ise minimum düzeyde olmaktadır. Bizlerin yurt dışına ham madde sağlamaktan ziyade katma değeri yüksek patentli ürünler ortaya koymamız gerekmektedir. Özellikle su isteği az olan tıbbi ve aromatik bitkilerin Konya Ovası’nda üretiminin teşvik edilmesi, burada yetiştirilen bitkilerin işlenmesi, piyasaya yeni çeşitlerin sürülmesi hem bölgeye hem de Türkiye’ye kazanç sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.