İnsanoğlu kimi zaman geçmişini muhasebe eder. Doğrularını, yanlışlarını masaya yatırır. Kimi zaman pişmanlıklar, kimi zaman da “iyi ki yapmışım” dediği zamanlar olur. Aslına bakarsanız devletlerin, milletlerin kaderleri de bundan çok farklı değil. Sistemler, düzenler, devletler hiçbir zaman doğru bir hat üzerinde ilerlemiyor. İnişler, çıkışlar, krizler, zirveler sürekli bir değişim halindeyiz. Böylesi bir hercümerçte bizleri güvenli limana ulaştıracak iki şey var. Bir, size gideceğiniz yolu gösterecek bir yol haritanız. İki, sizin önünüzü açacak, sizi yeni ufuklara taşıyacak bir liderin varlığı.
Hamd olsun, Türkiye bugün ikisine de sahip. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi kararlılığı ve vizyonu ile Türkiye’nin kangren olan pek çok meselesi çözüme kavuştu. Türkiye, hızlı karar alabilen, dinamik ve kendini sürekli güncelleyebilen bir yapıya kavuştu.
Türkiye’yi güvenli limana taşıyacak yol haritamız da belli: Türkiye Yüzyılı. Türkiye Yüzyılı, geleceğin Türkiye’sinin vizyon belgesidir. Büyük ve Güçlü Türkiye’nin kızılelmasıdır. Çocuklarımıza, gençlerimize miras bırakacağımız müreffeh Türkiye’nin ayak sesleridir. Geçmişimize kilit vuranlara, ipotek altına alanlara inat, geleceğimizin, gelecek yüzyılımızın başarı anahtarıdır.
"Yüzyılın Enerjisi ile yeni bir sayfa açıyoruz"
Bu büyük hedeflere bizleri taşıyacak ana unsur ise enerjidir. Enerjinin büyük oranda yerli kaynaklar, yerli teknoloji ve yerli insan kaynağıyla üretimi olmazsa olmazımız. 6 yıl önce Milli Enerji ve Maden Politikamızı açıklarken güçlü bir niyet beyanında bulunmuştuk. Bugün geldiğimiz noktada açıkladığımız strateji belgesindeki pek çok hususu hayata gerçirdiğimizi görüyoruz. Şimdi ise artık Yüzyılın Enerjisi ile yeni bir sayfa açıyoruz.
Karadeniz gazı, nükleer enerji, doğal gaz depolama, LNG, FSRU tesisleri, gaz merkezi, yenilebilir enerji, nadir toprak elementleri, bor ve diğer madenlerde uç ürün üretimi gibi her bir konu aslında bugünün ya da yarının meselesi değil, gelecek 50 yılın, 100 yılın meselesi.
Nükleer enerji diyoruz mesela kullanım ömrü 60 + 20 yıl. Konvansiyonel santrallerin yanı sıra SMR’ları yani küçük ve orta ölçekli nükleer santralleri de gündemimize aldık. Arkadaşlarımız şu an yönetmelik üzerine çalışıyorlar. Tabi bu santrallerin nispeten maliyetleri daha düşük, inşa süreçleri daha hızlı. Mobilitelerinin olması tabi ki ihtiyaç duyulan yerde hızlı bir şekilde inşa edilmelerini de kolaylaştırıyor.
"Yeni keşiflerle inşallah bu süre daha da uzayacak"
Karadeniz gazı şu anki rezerviyle 30 yıllık ihtiyacımızı karşılayacak büyüklükte. Yeni keşiflerle inşallah bu süre daha da uzayacak. Doğal gaz iletim, dağıtım, depolama işleri en az 50 yıla hatta daha fazlasına tekabül ediyor. Yenilenebilir enerji hakeza her bir tesisin en az 30-35 yıllık kullanım ömrü var.
Bizler işte bu anlayıştan yola çıkarak Türkiye Yüzyılı’nın enerjisini gelecek yüzyıla taşıyacak vizyonun adına Yüzyılın Enerjisi dedik. Hani tarihimizden ilham alarak bir benzetme yapacak olursak, enerji, çınar ağacı gibidir. Kalkınmanın, üretimin sırtını yasladığı güçlü bir yapısı vardır. Kökleri en derindedir ama dallarıyla büyük bir alanı kaplar. Ömrü de oldukça uzundur. Enerji yatırımlarımızın da mantığı budur. Kısa vadeli değil uzun vadeli düşünüyoruz. Tıpkı bir çınar gibi kökleri derinde ama yapraklarıyla geleceğe uzanıyoruz. Sağlam, sarsılmaz yapısıyla Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini, kalkınmasını sırtlıyoruz.
"Karadeniz gazının ilk fazı mart ayında devreye girecek"
Türkiye Yüzyılı, enerjide bağımsızlığın yüzyılı olacak. Bunun için bütün plan ve programlarımızı hazırladık. İşte Karadeniz gazı… İnşallah ilk fazı Mart ayında devreye girecek. Tam kapasite üretimde inşallah gaz ihtiyacımızın dörtte birini buradan karşılayacağız. Bu ne demek? Türkiye’nin gaz ithalatının dörtte bir oranda azalması demek. Bu, Türkiye’nin gaz müzakeresi yaparken elinin daha güçlü olması demek.
Gaz merkezi olma hedefine yürüyen Türkiye’nin piyasada daha fazla kaynak çeşitliliği oluşturması demek. Bu nedenle Türkiye’nin enerjide bağımsızlık hedefinin en önemli argümanlarından biri yerli gazımız. Biliyorsunuz doğal gazda dışa bağımlılık oranımız yüzde 95’lerin üzerinde. Karadeniz gazı bu yükü zaman içerisinde hafifletecek inşallah.
"Karadeniz gazı, Türk mühendisliğinin derin deniz sondajcılığında kendini kanıtladığı bir alan oldu"
Karadeniz gazında deniz tabanının 2.200 metre altına boru yerleştirme işlemlerini geçtiğimiz yıl tamamlamıştık biliyorsunuz. Çalışmaların hangi zorlu ve teknolojik ekipmanlarla yapıldığının zihinlerde canlanması için şöyle ifade etmek istiyorum. Denizin 2.200 metre altı canlı yaşamının dahi olmadığı bir alan. Oradaki bütün iş ve işlemleri uzaktan kumandalı robotlarla, yazılımlarla, gelişmiş su altı kameralarıyla yapıyoruz. Üstelik şunu da büyük bir gururla ifade etmek istiyorum. Su altı robotundan kullandığımız yazılıma kadar ekipmanların büyük bir kısmı yerli teknoloji ürünü. Karadeniz gazı, Türk mühendisliğinin derin deniz sondajcılığında kendini kanıtladığı bir alan oldu. Biliyorsunuz Karadeniz’de bunlar açtığımız ilk kuyular değil. Daha önce uluslararası şirketlerle kiralama usulüyle çalışıyorduk.
"Karadeniz’de deniz tabanına yerleştirilecek toplam 42 ünitenin 33’ünü deniz tabanına indiridik"
Şimdi ise büyük oranda kendi imkânlarımızla faaliyet gösteriyoruz. Bu da bize ne sağlıyor? Hareket kabiliyeti esnekliği sağlıyor. Daha önceki faaliyetlerimizin takvimlendirmesini şirketlerin uygunluk durumuna göre yapıyorduk. Ama şimdi öyle değil. Arkadaşlarımız verileri okuyor, işaretliyor, analiz ediyor, diyorlar ki şu bölgeye yoğunlaşacağız. Hızlı bir iş takvimi oluşturuyoruz ve o bölgede arama ya da sondajlarımıza başlıyoruz. Karadeniz gazını örnek alırsak enerji bağımsızlığımıza önce yerli ekipman, yerli teknoloji ve yerli insan kaynağıyla başladık. Bu gelişmeler beraberinde kaynak bağımsızlığını getirdi. Karadeniz’de deniz tabanına yerleştirilecek toplam 42 ünitenin 33’ünü deniz tabanına indiridik. Bu ekipmanların en önemlilerinden biri olan toplama ve dağıtım haznesi, Peçenek ve Çepni adını verdik onlara, bu ekipmanları deniz tabanına başarıyla indirdik. Derin deniz ana kordon hattını deniz tabanına döşemiştik. Ocak ayı başlarında da nihai etütlerine başladık.
"Fatih Sondaj Gemimiz Türkali-11 kuyusundaki sondajını tamamladı"
Denizden gelecek gazı karada işleyecek Doğal Gaz İşleme Tesisimizin inşasının da yüzde 90’ını tamamladık. Tesisin devreye alınması için gerekli fonksiyon testlerine de aşama aşama başladık. Yine ocak ayında deniz tabanındaki montaj çalışmaları tamamlanarak, orada da ilk test çalışmalarına başladık. Fatih Sondaj Gemimiz Türkali-11 kuyusundaki sondajını tamamladı. Böylece Faz-1 için gereken bütün kuyuların sondajını tamamlamış olduk. Yavuz, Türkali- 5 kuyusunda üst tamamlama, Kanuni de Türkali-10 kuyusunda yakın zamanda alt tamamlama operasyonlarını bitirecek.
Çaycuma-1 kuyusundaki keşfin ardından o bölgede de yeni sondaj çalışmalarımız olacak. Bölgeye komşu benzer yapıdaki diğer jeolojik sahalarda yapacağız bu sondajları. Oralardan da inşallah milletimize yeni müjdeler vermeyi umut ediyoruz.
"Müjdeler devam ettikçendirim olarak vatandaşlarımıza da yansıtacağız"
İnşallah bu müjdelerin devamı geldikçe ve dünyadaki fiyat oynaklığı azalmaya başladıkça bunları indirim olarak vatandaşlarımıza da yansıtacağız. Geçtiğimiz hafta sanayinin kullandığı doğal gaza yüzde 13,10; elektrik amaçlı doğal gazda da yüzde 16,67 oranında indirim yaptık. 2022 Kasım’dan bu yana sanayinin kullandığı doğal gazda toplam yüzde 24,5 ila yüzde 38 oranında bir indirim oldu. Bu durumun tabi önce üretim maliyetlerinde ve en niayetinde de enflasyonda da bir düşüşe yol açmasını bekliyoruz.
"Elektrik fiyatlardaki düşüş seyrederse mart ayı içerisinde bir indirim olabilir"
Bir diğer indirimde elektrikten geldi biliyorsunuz. Serbest piyasadaki elektrik tavan fiyatını 2021 Aralık’ta 4.800 TL/MWh’den 4.200 TL/MWh’ye indirmiştik biliyorsunuz. Geçtiğimiz hafta da yeni bir düzenlemeyle tavan fiyatını 4.200 TL’MWh’den 3650 L’MWh’ye düşürdük. Böylece serbest piyasadan elektrik alan büyük sanayi kuruluşlarımızın maliyetlerinde yüzde 15’e kadar bir düşüş olacak. Fiyatlardaki düşüş seyrederse mart ayı içerisinde bir indirim olabilir.
"Üçüncü FSRU gemimiz de gelecek"
Doğal gazla ilgili son zamanlarda sadece üretim değil FSRU ve doğal gaz ihracatı konularında da önemli gelişmeler yaşıyoruz. Üçüncü FSRU gemimiz de gelecek. İnşallah bu hafta sonu ülkemizde olacak. Gemimizi, Saros FSRU terminalimizde kullanmak üzere orada demirleyeceğiz. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla Türkiye’nin yeni FSRU gemisini hizmete alacağız. Saros FSRU ile tüketimin yoğun olduğu Trakya bölgesine yeni bir giriş noktası daha kazandırmış olacağız. Daha da önemlisi, gaz ticaret merkezi hedefimiz doğrultusunda başta Balkanlar olmak üzere bölgesel gaz ticaretinde daha etkin bir oyuncu olacağız.
Biliyorsunuz gaz ticareti merkezi için uzun süredir yoğun bir enerji diplomasisi yürütüyoruz. Son 1 yılda Avrupa’dan Orta Asya ve Körfez’e kadar 15 ülkeyi ziyaret ettik. Kaynak ülkelerin büyük bir kısmıyla görüşmeler yürüttük. Bunlardan bazıları daha önce gaz tedariki yaptığımız ülkelerdi. Bazılarıyla ise daha önce hiç gaz ticaretimiz olmamıştı. Bunların yanı sıra tüketim tarafında da bölgemizdeki ülkelerle de görüşmeler, müzakereler yürütmüştük.
İlk adımı geçtiğimiz aylarda Bulgaristan ile attık. Bulgaristan ile 2035’e kadar sürecek yıllık yaklaşık 1,5 milyar metreküplük gaz tedarik anlaşması imzaladık. Bu kapasite Bulgaristan’ın yıllık gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 30’una denk geliyor. 13 yıllık sürede Bulgaristan’a toplam 20 milyar metreküplük bir gaz akışı olacak. Bulgaristan’ın yanı sıra Kuzey Makedonya, Romanya ve Moldova ile de benzer süreçleri yürütüyoruz. Gerek gaz tedariki gerekse de ülkelerin iletim kapasitelerini artırmak için vereceğimiz mühendislik ve servis hizmetleri gibi pek çok hususu müzakere ettik. Görüşmelerimiz devam ediyor.
"Umman ile yeni bir gaz alım anlaşması imzalıyoruz"
Yeni yatırımlarla bölge ülkelerine çok kısa bir sürede 3 kata kadar doğal gaz tedariğinde artış potansiyelimiz var. Az önce de bahsettim bunun için yeni kaynak ülkelerle görüşmeler yaptık. Ve buradan ilk kez ilan edeceğim yeni bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu an BOTAŞ Genel Müdürümüz Umman’da. Umman ile yeni bir gaz alım anlaşması imzalıyoruz. Umman’dan yıllık 1,4 milyar metreküplük gaz tedarik edeceğiz ve anlaşmamız 10 yıl geçerli olacak. Daha sonra yine uygun şartlar oluşursa anlaşmayı uzatma imkânımız da var.
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın gaz tedariki sıkıntısı çektiği bir dönemde, Türkiye, gaz ticaret merkezi olmak için bütün adımları atıyor. 20 yılda doğal gaz alanında yerli gaz, doğal gaz depolama, LNG, FSRU, uluslararası boru hatları, organize toptan doğal gaz satış piyasası gibi bizi gaz ticaret merkezi yapacak yatırımları hayata geçirdik. Bir karşılaştırma yapacak olursak Türkiye gaz pazarı önümüzdeki dönem büyük bir süpermarket gibi çok farklı seçeneklerin yer aldığı bir yapıya kavuşacak.
"Hedefimiz referans gaz fiyatının belirlendiği gaz ticaret merkezi haline gelmek"
Ticaret merkezinin mantığı olan çok oyunculu, çok kaynak girişli, çok kontrata ve yüksek bir hacme sahip piyasa varlığına ulaşacak. Doğal gazın üretilmesi, ithal edilmesi, ticaretinin yapılabilmesi ve ihraç edilebilmesi için yeterli altyapıya, teknik donanıma, mental yönetim felsefesine, uluslararası bilgi ve birikime sahibiz. Bundan sonraki hedefimiz üretici ve tüketici ülkeleri bir araya getirmek ve bölgesinde referans gaz fiyatının belirlendiği gaz ticaret merkezi haline gelmek.
Bu kapsamda, İstanbul’da 14-15 Şubat tarihlerinde İstanbul Gas Summit düzenleyeceğiz. Orta Doğu, Akdeniz, Hazar ve Orta Asya’nın kaynak ülkeriyle, Avrupa’nın tüketici ülkelerini bir araya getireceğiz. Zirvemizin mottosunu yani sloganı da yine ilk kez buradan açıklıyorum, “Securing the Future Together” yani “Geleceği Birlikte Güven Altına Almak” olarak belirledik. Özellikle şu çalkantılı dönemde daha fazla güven ve iş birliğine vurgu yapmak için böyle bir sloganla yola çıktık. Türkiye olarak bizler bu konuda her zaman üzerimize düşeni yerine getirmeye hazırız.
"İstanbul, enerjinin de başkenti, yeni merkezi olacak"
Zirvede Enerji Bakanlarının yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarının, özel sektörün ve uluslararası enerji örgütlerinin üst düzey temsilcilerini ağırlayacağız. Zirvede, küresel gelişmelerin enerji sektörüne etkilerini, arz-talepteki değişimleri, fiyatlandırmaları ve küresel arz güvenliği konularını ele alacağız. İstanbul, inşallah yeni dönemde önemli bir misyon daha üstlecek ve enerjinin de başkenti, yeni merkezi olacak. Zaten İstanbul’un tarihsel bir birikimi var. Şimdi bu birikimden daha güvenli bir gelecek inşa etmek adına faydalanacağız.
Diğer yandan enerji iş birliğimizi daha fazla ülkeyle daha farklı konularda geliştirmek için Enerji Forumu mekanizmaları tesis ediyoruz. Azerbaycan ve Almanya ile bu mekanizmayı tesis ettik. Her bir toplantıda ülkelerimiz adına önemli çıktılar elde ettik. Bu mekanizmayı ABD ve Japonya ile de yakın zamanda işleteceğiz. Bu sene içerisinde inşallah her iki ülkeyle de ilk toplantıları yapmayı planlıyoruz.
Kaynak: