Uluslararası Ticaret Yolları ve Uluslararası Ekonomi Güvenliği Uzmanı Sefa Çatal, Orta Koridor'un önemine ve Türkiye'nin bu güzergahtaki rolüne ilişkin değerlendirmede bulundu.
Çin'in Orta Koridor üzerinden Avrasya'dan geçerek tarihi İpek Yolu'nun ana arterleri olan Asya, Kafkaslar ve Orta Doğu yoluyla ekonomik iş birliğini teşvik etmeyi hedeflediğini belirten Çatal, aynı zamanda ülkenin küresel politik ve ekonomik etkisini bu yolla güçlendirmeyi amaçladığını söyledi.
Çatal, Türkiye'den başlayarak Kafkaslar'a, oradan da Hazar Denizi'ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan'ı takiben Orta Asya ve Çin'e ulaşan Orta Koridor'un, tarihi İpek Yolu'nun canlandırılması için yapılan projenin en önemli bileşenlerinden biri olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Rusya'nın içinde bulunduğu 'Kuzey Koridoru' ile İran'ın içinde yer aldığı 'Güney Koridoru'na alternatif oluşturan Orta Koridor, Çin ile Avrupa'nın bütünleşmesi adına önemli bir yere sahip. Çin'i ve bölge ülkelerini Orta Doğu ve Avrupa'ya bağlayan Kuzey ve Güney koridorları da jeopolitik konumları açısından sıkıntı yaşayabilme ihtimalinin yüksek olduğu hatlar."
"Kuzey ve Güney koridorları elverişli değil"
Çatal, Kuzey Koridoru'nun, Rusya, ABD ve Çin arasındaki ilişkilere göre şekillenebileceğini, bu sürecin Çin'in aleyhine sonuçlanabileceği gibi, bu ülkenin kendisini olası bir Doğu-Batı kutuplaşmasının içinde bulabileceğini dile getirdi.
Güney Koridoru'nda da benzer tehlikenin bulunduğuna dikkati çeken Çatal, "ABD merkezli, Suudi Arabistan ve İsrail politikaları, İran'ın izolasyonu ve Orta Doğu'da yaşanan çatışmalar, kaos ortamının devam etmesi, Kuşak ve Yol İnisiyatifi'nin güney rotasını da risk altına almaktadır." dedi.
Mevcut ve olası şartlar incelendiğinde Çin'i Avrupa ve Orta Doğu'ya karadan taşıyacak en sorunsuz rotanın, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Orta Koridor olduğunu vurgulayan Çatal, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu koridorda, ekonomik rekabet, askeri ve politik bakımından Çin'i ve bölgeyi zorlayacak bir ülke bulunmuyor. Aksine ülkeler, Çin gibi büyük güçlerle ilişkilerini geliştirerek, bunu kendi gelişimlerinde bir fırsat yaratma kapısı olarak görebilirler. Türkiye, Avrupa'ya ve Balkanlar'a bir çıkış kapısı, aynı zamanda Orta Asya ve Orta Doğu'da ekonomik alanda iş birliği yapılabilecek en önemli ülke konumunda bulunuyor. Orta Koridor'un geçtiği Türkiye'nin Asya-Avrupa bağlamında stratejik geçiş güzergahlarının tamamını kontrol ediyor olması, ülkeyi proje için kilit konumuna getirdi."
Orta Koridor'a yatırımın 8 trilyon doları bulması bekleniyor
Çatal, Orta Koridor'a yapılacak yatırımların toplamda 8 trilyon doları bulmasının beklendiği bilgisini vererek, şunları söyledi:
"Bu miktarın sadece ulaştırma altyapısı için ayrılan kısmının 40 milyar doları bulacağı belirtiliyor. Bütün bu yatırımlarla amaçlanan Türkiye'nin içinde yer aldığı tarihi İpek Yolu'nun canlandırılmasıdır. Türkiye ile Çin arasında yapılan anlaşmalar neticesinde ilk etapta projeyle alakalı 40 milyar dolarlık bir bütçe tahmininde bulunuldu. Jeopolitik konumu, üretim gücü, yüksek potansiyeli, denizler arası aktarma ülkesi olması gibi avantajları bulunan Türkiye için Modern İpek Yolu Projesi hayati önem taşımaktadır."
Çatal, Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprüleri, 18 Mart Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, Kanal İstanbul, İstanbul Havalimanı ve Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu gibi dev projelerin, Kuşak ve Yol İnisiyatifi Projesi'ne ulaşım ve lojistik olarak katkı sağladığını ve Türkiye'yi, Avrupa ile Asya arasında köprü pozisyonuna getirdiğini anlattı.
"Lojistik gecikmeler dünya ticaretini milyarlarca dolar zarara sokuyor"
Çatal, The Ever Given isimli geminin Süveyş Kanalı'nda sıkışmasının dünya ticaretini olumsuz etkilediğini ve alternatif rotaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini bildirdi.
Bu olayla yüzlerce geminin kanalın açılmasını beklediğini ve bunun dünya ticaretine saatlik maliyetinin yarım milyar dolara yaklaştığını belirten Çatal, "Her yıl dünya ticaretinde meydana gelen kayıpların yüzde 1'lik kısmı lojistik gecikmelerden kaynaklanıyor ve bu kayıplar milyarlarca doları buluyor." diye konuştu.
Kanal İstanbul'un önemi
Süveyş Kanalı'ndaki kazanın Kanal İstanbul Projesi'nin önemini de gündeme getirdiğini hatırlatan Çatal, şunları kaydetti:
"Türkiye'deki boğazlarda yaşanacak bir kaza ya da olumsuzluk halinde de güzergahın kullanılamaz olacağı aşikar. Kanal İstanbul'un hayata geçirilmesi durumunda hem alternatif rota seçeneğine sahip olunacak hem de boğazların ve etrafındaki yaşam bölgelerinin güvenliği sağlanmış olacak. Kanal İstanbul'u ticaret yollarının ülke ekonomilerine katkıları üzerinden ele alacak olursak, Süveyş Kanalı'nın Mısır ekonomisine yıllık katkısı 6 milyar dolar, Panama Kanalı'nın 2 milyar dolar. Bulunduğu jeopolitik ve jeoekonomik konumundan dolayı Kanal İstanbul'un ülke ekonomisine yıllık katkısının ise en az 8 milyar dolar olacağı dile getirilmektedir."
Bakan Karaismailoğlu da Orta Koridor'un önemini vurgulamıştı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da "Kanal İstanbul için oluşturacağımız otonom gemicilik ve seyrüsefer sistemimiz ile dünyanın en güvenli lojistik geçişini oluşturacağız. Ne ülkemizi ne de global ekonomiyi etkileyecek arızalar yaşanacak." ifadelerini kullanmıştı.
Karaismailoğlu, Çin'den Avrupa'ya ulaşan üç büyük ticaret yolu göz önüne alındığında, bir konteynerin Türkiye üzerinden 7 bin kilometre yol alarak 15 günde, Rusya Kuzey Ticaret Yolu üzerinden 10 bin kilometre mesafe katederek 15-20 günde, Süveyş Kanalı üzerinden 20 bin kilometre seyrederek 45-60 günde Avrupa'ya ulaştığına dikkati çekerek, bu tablonun üç kıtanın kesiştiği noktada bulunan Türkiye'nin önemini ortaya koyduğunu kaydetmişti.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.