Son Dakika Haberler
Hazreti Ömer’in ordusu Yermük savaşında Kudus’ü fethettiğinde o günkü Kudüs’ün Hıristiyan valisi Sophronius “ben Kudüs’ü ancak liderinize teslim ederim” der ve Hazreti Ömer’in gelmesini bekler. Hazreti Ömer bu istek üzerine Kudüs’e gelir ve Halil kapısından girerek Kudüs’ü teslim alır. Bundan sonraki bütün fatihler Kudüs’e Hazreti Ömer’in sünnetine uyarak Halil kapısından girmişler. (Selahaddini Eyyubi, Yavuz Sultan Selim ) Hazreti Ömer şehri teslim alır almaz Mescid-i Aksa’ya gelir ve bugünkü mihrabın olduğu yerin sağ tarafını temizleyerek buraya bir mescit yaptırır. Müslümanlar tarafından burada yapılan bu ilk mescitten eser yoktur. Bu ilk mescit küçük olduğundan Müslümanlar daha sonra bugünkü ihtişamlı Mescit’i yaparlar. Müslümanlar bundan dolayı zaman zaman buraya Hazreti Ömer mescidi de derler. Ancak gerçek Hazreti Ömer camii Kıyam Kilisesinin 10 metre güneyinde bulunmaktadır. Hazreti Ömer Kudüs’teki tüm kutsal alanları gezer ve her yerde namaz kılar. Kıyam Kilisesini de bu arada ziyaret eder. Kıyam Kilisesi Hıristiyan inanışına göre Hazreti Isa’nın çarmıha gerildiği, yıkandığı ve kefenlendiği yerdir.
İnanışlarına göre yine buradaki bir mağaraya gömülür hazreti İsa. 3 gün sonra dirilir ve zeytin dağında havarileri ile buluşur. Buradan da gökyüzüne yükselir. (İslam inanışına göre, Yahudiler Hazreti İsa’yı bulamadılar, Hazreti İsa diye ona çok benzeyen bir havarisini çarmığa gerdiler) Hazreti İsa’nın göğe yükseldiği yer konusunda Hıristiyanlar arasında ihtilaf vardır. Bu nedenle Protestanlar ile Ortodoksların belirlediği iki ayrı yere de Kilise yaptırılmış.
Sophronius Hazreti Ömer’i Kıyam Kilisesine de getirir. Ondan her yerde namaz kıldığını, bu kilisede de namaz kılmasını ve buraya şeref vermesini ister. Ancak Hazreti Ömer bu isteği ‘eğer ben burada namaz kılırsam ileride Müslümanlar burayı cami yaparlar.’der. Ve kıyam kilisesinin 10 metre güneyindeki boş bir alanda namaz kılar. Müslümanlar daha sonra buraya bir cami yaptırırlar ve ismini de Hazreti Ömer Camii korlar. Kıyam kilisesindeki eski bir gelenek Müslüman hoşgörüsünün sınırlarını en iyi şekilde anlatmakta bütün insanlığa… Osmanlı döneminde Kıyam Kilisesinin anahtarları iki Müslüman ailede olurmuş. Bu ailelerden biri sabah kiliseyi açar akşam kapatır, diğer aile ise anahtarı muhafaza edermiş. Kudüs’ün elimizden çıkmasından sonra Hıristiyanlar kendi aralarında anahtarın kimde olması konusunda anlaşamamışlar. Büyük tartışmalar ve kavgalar olmuş. Her türlü çabaya rağmen uzlaşma sağlanamamış ve aynı geleneğin devamına karar vermişler. Halen aynı Müslüman ailelerde bulunan anahtarlarla Osmanlı geleneği yaşatılmaya devam edilmektedir. (mecburiyetten)
Hazreti Ömer Müslümanlar arasında adaletiyle tanındığı gibi diğer din mensupları hatta hiç bir dine tanımayanlar tarafından da adaletiyle bilinmekte ve kendisine saygı duyulmaktadır. Hatta öyle ki Kente ilk giriş yeri olan Halil Kapısı önündeki meydan hala onun adını taşımaktadır.Günümüz İsrail’inde de meydan bu ismiyle resmiyet kazanmıştır. Tabelasında da Hazreti Ömer Meydanı yazmaktadır. Hazreti Ömer kenti teslim almadan önce kentin valisi ve ileri gelenleriyle konuşur ve kendi ismiyle anılan bir akit name hazırlar. Bu akit namenin altında Hazreti Ömer’in dışında büyük komutanlardan Halit bir Velit, Amr bin As, Muaviye bin Ebu Süfyan ve Abdurahman bin Avf’ın imzaları bulunmaktadır. Bu akit name adeta bir barış aktidir. Hazreti Ömer caminin giriş duvarına asılan bu akit namesinden günümüz dünyasının alacağı pek çok dersler vardır.
Hazreti Ömer Camii’ni giriş kapısı kenarında asılı olan bu Akidname’de şunlar yazmaktadır. “Allah'ın kulu ve müminlerin emiri Ömer tarafından İlya (Kudüs) halkına verilen emannamedir. Emir'ül Müminin, hasta olsun, sıhhatte bulunsun bütün halkın mal ve canlarının korunacağını garanti eder. Aynı zamanda ibadet yerlerine, haçlarına ve dinlerine dokunulmayacağını temin eder. Halkın kiliseleri tahrip edilemeyeceği gibi mesken haline de getirilemeyecektir. Eskiden sahip oldukları haklar aynen muhafaza edilecektir. Ne malik oldukları şeylere bir halel gelecek ve ne de mezhepleri hususunda onlara bir baskı yapılacaktır. İçlerinden hiçbir kimse hiçbir şekilde zarar görmeyecektir... Allah, Peygamberi, sahabileri ve müminler bu anlaşmaya şahitlik ederler. İmza Ömer b. Hattab.”
.
Yazan: Nurettin Bay Editör: Ahmet Özer
.
.