28 Şubat;o günden sonra takvimde normal bir tarih, huzur ya da güven veren bir rakam olmayacaktı."Gerekirse etkisi 1000 yıl sürecek” diyenlerin mazlumlar ve tarihi doğru okumayı ilke edinenler tarafından beddualar ve ah!larla anıldığı tarih… İsmail Hakkı Karadayı , Çevik Bir, Çetin Doğan, Kemal Gürüz, Nur Serter , Kemal Alemdaroğlu ve nicelerinin demokrasi adına uyguladıkları darbe ve zulümlerinin mazlum hafızalardan silinmeyecek bir sürecin başlangıcı …İsmini "postmodern darbe” koymuşlardı. Dayatmalarını medya kanalıyla yapınca modern ötesi oluyordu. Malcolm X' in dediği gibi; " medya size mazlumu zalim, zalimi mazlum” gösterebilecek güce sahiptir.
Onlar da bunu kullandılar. Seçilmiş başbakanı; güçlü bir Türkiye hayalini kurup, uygulamaya koyduğu için türlü dayatmalarla, ordu manifestoları ve milli güvenlik kurulu kararları ile zorla imzalattıkları kararlarına rağmen istifaya mecbur bırakıp düşürdüler. Siyaset yasağı getirip partisini kapattılar.Bizim en büyük yaramız; kendimizi küçük gören, sevmeyen anlayışımızdır. Nasıl seveceğiz? Yüz yıldır hatta daha da fazla kendi atasına söven; ülkesini bölen, işgal eden İngiliz'in kraliçesine bile methiyeler düzerken” ne güzel bir sistemleri” var derken, kendi padişahını ve sistemini yerden yere vurup, kahrolsun nâraları atan bir eğitim sisteminin evlatlarıyız.
Bu yüzden kendi insanına, kendi dinine, kendi tarihine, kendi diline yani kendisine ait her şeye düşman bu darbe zihniyeti nice genç kızımızın hayallerini, umutlarını, eğitim haklarını zalimce elinden aldı.Bir kısmımız açılmadı; olmadı, " okuyamayalım” dedik; en masum hakkımızdan vazgeçtik. Elimiz gitmedi. Allah emretti diye uygulamaya çalıştığımız tesettürü , kul emretti diye açmaya …Bir kısmımızın hunharca bir kinle başlarından zorla çekilerek çıkartıldı örtüsü.” İkna odaları” diye vahşet odaları kuruldu.” Geleceğinizin sahibi biziz” seansları düzenlenip, imzalar attırıldı.Bir ablamız altıncı sınıfta tıp fakültesinde okuyordu. Ne açabildi başını, ne de okulu tamamlayabildi.
Uğradığı zülüm; psikolojisini bozdu, tedaviler tedaviler gördü ama nafile… Neler gördük!Yüz binlerce insan hayatının mahvedilmesine şahit olduk. Yazarlarımız işkenceler altında yıllarca hapishanelerde çürüdü….Kendi insanına düşman olan bu yürekler; kinleri ile beslendikleri için; yıllar sonra yargılandıklarında bile” hiç pişman değiliz” nutukları attı.O günlerde belediye başkanı olan Sayın Tayyip Erdoğan'ı okuduğu resmi bir şiir sebebiyle hapse atıp; " oh gelecek vadeden kimseyi bırakmadık” rahatlığına erdiler ama Allah bu ülkeye O hapse attıkları ve” muhtar bile olamaz” dedikleri lider öncülüğünde bir yükseliş daha nasip etti. O yüzden bizim ona olan sevgimizi anlayamıyorlar, dualarımızı görmüyorlar.Zalim ne kadar güçlü olsa da zulümle abad olunmaz… 28 Şubat'lar bunun şahidi…