Uzun bir aradan sonra düzenli öğretim dediğimiz okullar açılıyor. Salgın hastalık bizi eğitimde de inavasyona geçirip, aynı sınıfa girmeden bulunduğumuz yerden bilgi alışverişine yönlendirmişti.
Teknoloji; hayallerimizin ürünü pek çok aleti hayatımıza soktu ama onları gereğinden fazla kullanmak düşlerimizi, hayretlerimizi elimizden alıp bizi sıradanlaştırdı.
Yaradan bizi cevhersiz, bomboş göndermedi dünyaya. Beynimiz bize ikram edilen en büyük kas hazinemizdir. Onu ne kadar çalıştırır, kullanırsak o kadar gelişir. O yüzden öğrenmekten hiç vazgeçmemeliyiz.
Ünlü düşünürlerden Sokrates; Atina kanunları gereği ölüm cezasına çarptırılır. Onu son kez görmeye gelen öğrencilerinden birinin elinde saz görünce, heyecanlanır onu çalmasını kendisine öğretmesini rica eder. Öğrencisi:
-Hocam, zaten az bir zaman sonra zehir içirtilerek, öldürüleceksiniz. Saz çalıp zevk almayacaksınız. Niye öğrenmek istiyorsunuz?
-Sokrates: Sazı çalmak değil, öğrenmeye çalışmak zevkli yavrum der.
Hepimiz ilkokul, orta ve lise öğrenimi sırasında aldığımız pek çok bilgiyi unutmuşuzdur. Hani şu iki taraftan açılan musluklarla dolan ünlü havuz problemlerini, maddenin içindeki elementleri vs… Gerçek bilgi; öğrenilen bu bilgiler unutulduktan sonra kalan eğitimdir. Bir kovanın taşması için önce dolması gerekir.
Bu hafta, tüm çocuklar, gençler aktif eğitime geçecekler. Sadece öğretmenleri ve eğitimcilerinden almayacaklar bilgiyi. Arkadaşları, bulundukları ortamda besleyecek ruhlarını…
Anne- babaların hayat boyu akıllarında özümseyecekleri ilk bilgi; çocuklarının sahibi olmadıkları, onları yaratıcıdan ödünç aldıkları gerçeğidir. Bu bilgi; iyi bir anne baba olmanın, iyi bir örnek olmanın yolunu da açar.
İnsan evladının anaokulu tüm evrendir. Arılardan, karıncalardan, kuşlardan daha büyük mühendislik okulu var mıdır? Ya ipek böceğinden daha azimli, sabırlı bir sanayici ! Tırtılın kelebeğe dönüşmesi ihtiyacımız olan mucize değil midir?
Ruhumuz pek çok yetenekle donatılmıştır. İnanılmaz bir güce sahibiz. Sadece biraz cesaret edemediğimiz için pek çok yeteneğimiz ömrümüzde hiç kullanılmadan heba olur gider.
Unutmamalıyız ki; hepimizin hayatı düşlerimizin rengine boyanmıştır. Kendimize gerçekçi amaçlar belirlemeli, bu amaçlar uğrunda hayaller görmeli, onları gerçekleştirmek için yolumuza ne kadar engel çıkarsa çıksın,” senden olmaz, bu iş olmaz” sözleri defalarca kulaklarımıza söylense de inançla çaba sarf etmeliyiz.
Başarı; illa bir sonuç değildir. Çaba sarf etmek, doğru zemin üzerinde ilerleme adımları atmak, cesaret etmektir.
Okullar açılırken; tüm öğrencilere ve hayatını öğrenmeye sevdalanmış olanlara içlerindeki yetenekleri geliştirdikleri , düşlerini büyüttükleri bir yıl diliyorum.