Ben her insanın tamamen boş bir CD gibi dünyaya gönderildiğini düşünen bazı bilim çevrelerinin aksine ; her bir ruhun tertemiz yaratılmakla birlikte kendine has özelliklerle bu yaşama” merhaba” dediğine inanıyorum. Tabii ki sonra o ruhu nasıl beslediğimiz, neleri gösterip işittirdiğimiz hangi yönde ettiğimiz çok önemli…
O yüzden iyilik kumaşına sahip insanların davranışlarını çok anmalı ve anlatmalıyız diyorum. Biz de mesela bir efsane gibi anlatılan; Almanlar çok disiplinli, işlerini iyi yaparlar, İngilizler de devlete güven toplumun geneline taşınmış sistematik bir bilinçaltı çalışmasıdır, güven duymayan toplumdan dışlanır, İsviçre mutlu insanlar ülkesidir gibi genelleme olmuş bilgiler vardır. Bu bizim kendi değerlerimize, kültürümüze hor bakıp ezilmişlik duygusu ile batının gözümüzde büyümesinden de beslenmekle birlikte; bizim yaptığımız işi en iyi, en faydalı, en hayranlık duyulacak şekilde yapmayı unutmamızdan da kaynaklanmaktadır. Sürekli kullandığımız eşyalardan tutun da dilimizden dökülen kelimelere, baktığımız gözbebeklerine dahi vefa duyup ,saygı beslemeliyiz.
İstanbul doğumlu, üç üniversiteden mezun 28 yaşındaki imam bir genç; Bingöl'ün bir köyüne tayini çıkınca ,sadece imamlık yapmıyor, zazaca öğrenerek mezun olduğu ilk Üniversitesi'nden( İstanbul Teknik matematik )aldığı matematik bilgilerini köyün çocuklarına aktarıyor. Bir sınıf kurup, ders veriyor. Yetmiyor ;”matematik ne söyler” adlı bir kitap çıkartıyor.Hep söylediğim bir özellik;” hızır tabiatlı” olmak. Hızır :bastığı, gittiği yeri yeşillendiren demek . Bizim de aynileştiğimiz, muhabbet kurduğumuz yüreklere, beldelere bir bereket bırakmak, bir ses getirmek amacımız olmalı.
Okuyunca;” işte böyle insanlar bizi temsil eder” dediğim bir örnekte Giresun'un Eynesil ilçesinin Yarımca köyünden. Erzurum ilahiyat Fakültesi'nden 2016 yılında mezun olan 29 yaşındaki genç; 2019 yılında Yarımca'ya geliyor ve görev yaptığı caminin minaresinin çok eskidiğini, tamir gerektiğini düşünerek ne kadar bir meblağ olacağını araştırıyor. 15.000 TL'ye mal olacağını öğrenince yıllık izni için gitti Erzurum da Dağcılık eğitimi alıyor ve minareye tırmanma çalışmaları yapıyor. Maksadı; hem kendi camisinin hem de civar köylerdeki eskiyen camilerin minaresinin bakım ve boya işlerini yapmak. İşte buna Karz-ı Hasen diyoruz. Karşılıksız, dünyaya güzel bir iş ,renk, ses bırakmak ve böyle insanları gördükçe yaşama sevdasını katlamak…