Ağustos ayı güneşin güler yüzü olarak çizildiği bir resimdi. Ta…ki 99 depremine kadar… O gece 45 sn. içinde öyle bir ciğerlerimiz yandı ki o günden sonra artık ağustos eskisi gibi sıcak gelmedi hiçbirimize…Bu yıl yine ağustos yanan ormanlarımız, afete dönüşen yağmurları ile canlarımızı yaktı…Yıllar önce bir Karadeniz ziyaretinde Kastamonu'da bulunuyordum. Günlük güneşlik bir gün… Yemek için bir lokantaya girdim, daha yemeyi bitirmeden; bir anda sanki gökyüzü bütün suyunu aynı anda boşaltmak ister gibi bir yağışla ortalık göle döndü…
Lokantanın çalışanları ellerinde çek çek ve fırçalarla dükkânın içini dolduran suyu tahliye ettiler… Ben şaşkınlıkla; "ya, ben ilk kez böyle bir yağmur gördüm… Hep böyle mi olur?” diye sorunca usta şöyle bir cevap vermişti: “Bizim Karadeniz'in yağmuru da insanı gibi, bir anda parlar böyle…”Yağmur; belki bir anda hızla yağıyordu ama sele dönüşüp; zarar vermiyordu. Bu sefer dereler taştı; dere yataklarındaki evler yıkıldı, onlarca canımız gitti…
İstediğimiz kadar iklim değişikliği; küresel ısınma desek De en büyük zararı yine biz kendimize veriyoruz. Dere taştığı zaman yandaki ev sapasağlam dururken dere yatağındaki binalar yap-boz gibi dağıldı. Dere yatakları yerleşim mekanı olarak sağlam bir alt yapıya sahip olmadığı için yine can kayıplarına sebep oldu… Afetler ve yangınlar sadece Türkiye'mizde değil tüm dünyada… Yangınların dünya düzenini sıfırlamak isteyenler tarafından bile-isteye terör örgütlerine yaptırıldığı aşikâr ama seller bir doğal afet… En az zararla atlatabilmek için alt yapımızı sağlam tutmalıyız…"Hayat iniş ve çıkışlarla doludur” cümlesi hepimizin yaşarken tekrar ettiği, etmek zorunda kaldığı en beylik cümledir. Biliriz ki; hep gülmeyeceğiz bazen gözyaşlarımız da akacak hem de yağmurla yarışırcasına… Hep iyilerle karşılaşmayacağız, kötülere de uğrayacak hayat yolumuz…
Hayatın iniş ve çıkışlarında gülerken ve ağlarken, iyilik ve kötülük karşısında hep bir tercih hakkımız olacak… Her inişin bir de çıkışı olduğunu bilen bir sabır göstermek, ağlarken gözyaşlarımızı silip güleceğimiz anların gayretini göstermek; kötülüğün karşısında iyiliği ayakta tutmak bizim seçimimiz olacak…Aksi taktirde ruhumuz körelip, yok olacak… Hiç kimsenin nasibinin bir başkasına gitmeyeceğini bildiğimiz halde, her insanın rızkının kendisine muhakkak geleceğini kabul ettiğimiz halde ülkesindeki zulümden korunmak için yeryüzünün topraklarında göçebe olan ve bize sığınan kardeşlerimizi tek bir kişinin işlediği suçtan dolayı topluca ırk olarak suçlu ilan edip, üstelik bir de kendi kendimize ceza kesmeye kalkmak kötülüğü tercih edişimizdir.
Ülkeyi karıştırmak isteyenlere çanak tutan politikacılar, sanatçılar ve örgütler bu vebaldedir… Masum bir candan akan tek damla kan yeryüzünü cehennem eder…Hayatın imtihanlarında ruhumuzu zelil etmeden çıkabilmek için iyiliği tercih etmeliyiz… Sel canımızı yaktı, giden canlar için bir şey yapamayız ama devletimiz her zamanki gibi tüm gücüyle yanı başımızda… Halkına sımsıkı sarılan bir başkan ve bakanlar; içimizi rahatlatıyor. Kullanılamaz hale gelen dükkanlar, evler yeniden inşa edilecek; zararlar karşılanacak… İBAN' da; devletin gücü yetmediği için değil; halk iyilikte birleşsin; düzensiz bağışta bulunulup istismara yol açılmasın diye veriliyor… Kardeşinin yanan yüreğine bir yudum su taşı diye. TERCİH SENİN…