Son Dakika Haberler
Konya Sivil toplum kuruluşları platformunun düzenli olarak 16 yıldır düzenlediği Ufuk Turu kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Malumunuz "Medeniyet Buluşması” konulu 2016 Yılındaki 13. Ufuk Turu ilk defa yurt dışında Kosova Priştinada, "Sivil Toplum ve Din” konulu 2017 Yılı 14. Ufuk Turu Mardin de,"Dünyevileşme” konulu 2018 Yılı Ufuk Turu ise Bursa da gerçekleştirilmişti. "Sosyal Sorumluluk Ve İş Ahlâkı” konulu 2019 Yılı 16. Ufuk Turu da geçtiğimiz hafta Kayseri de gerçekleştirildi. Konya Sivil Toplum Platformu çatısı altında; Cemiyet, dernek, vakıf, sendika v. b. Platform üyesi 180 kuruluşunun ev sahipliğinde, Türkiye'nin yedi bölgesinin 56 şehrinden 175 ve Konya'dan 250 olmak üzere toplam 425 sivil toplum temsilcisinin katılımı ile başarıyla icra edilmiştir.
Kayseri Ufuk Turu 16. Programının ilk günü 24 Nisan akşam tanışma programı gerçekleştirilmiştir. İkinci gün 25 Nisan sabah oturumun da Kur'an-ı Kerîm okunarak açılışı gerçekleştirilen program, Protokol Konuşmaları ile devam etmiş, ana teması ‘Sosyal Sorumluluk ve İş Ahlakı' konusu da alanında uzman akademisyen ve sivil toplum gönüllüleri tarafından sunulan tebliğler çerçevesinde, çeşitli yönleriyle ve derinlemesine; "Sosyal Sorumluluğun Temelleri", "Aile ve Eğitimde Sosyal Sorumluluk" konularında paneller gerçekleştirilmiştir. Üçüncü gün 26 Nisan "Sosyal Sorumluluk Bağlamında Ekonomi ve İş Hayatı”, "Yönetim ve Sosyal Sorumluluk" başlıkları altında oturumlar şeklinde gerçekleştirilen toplantılarda toplam 16 adet tebliğ sunulmuştur. Ayrıca Anket Çalışması ikmal edildikten sonra "Sivil Toplum Ve Aile Çalıştayı” yapılmış olup alınan kararlar aktarılmış, ileriki dönem çalışmalarına referans teşkil edeceği bildirilmiştir. Dördüncü gün 27 Nisan Kayseri kültür gezisi gerçekleştirilmiştir. Hakikaten Kayserinin gezilip görülebilecek birçok güzel tarihi mekânlarının olduğuna şahitlik ettik. Hayranlıklarımızı ve şükranlarımızı bildirdik. Beşinci gün 28 Nisan Sonuç Bildirgesinin okunması sonrası Otelden ayrılarak Konya'mıza dönüş yaptık.
16. Ufuk Turu Özet Sonuç Bildirgesi:
"Başıboş ve amaçsız yaratılmayan, başka nesne ve varlıkların kabul etmediği ilahi ve o kadar da ağır bir sorumluluğu yüklenen insanoğlunun attığı her adımın, aldığı her nefesin mutlaka bir hikmet ve gayeye matuf olduğuna inanan bir medeniyetin müntesipleri olarak, bireylere ve topluma sorumluluklarını hatırlatma görevimizin bulunduğunu düşünüyoruz.
Üzülerek ifade etmeliyiz ki, toplumumuz sorumluluklarını hem algılama hem de gereklerini yerine getirme hususunda zafiyet göstermektedir. Duyarsızlaşan bireyler, sorumluluklarını aksatan sosyal gruplar ve yabancılaşan insanımız değerlerini ve beslenmiş oldukları kaynaklarını ciddi şekilde ihmal etmektedirler. Sorumluluk fikir ve yeteneğinin aileden başlamak suretiyle, bireyden çeşitli sosyal gruplara, eğitimden farklı toplumsal boyutlara kadar genişleyen bir halka içinde ve topyekûn biçimde değerlendirilmesi gerektiği ortadadır. Ancak bütün bu mezkûr kurumlarımızda mükellefiyet duygusunun gelişemediği de teşhis edilmektedir.
Oysa tarih ve kültürümüzde sorumluluk duygusunun icrasına dönük mükemmel örnekler mevcuttur. Hispe, Fütüvvet ve Ahilik kültürüyle müşahhaslaşan uygulamalarımıza dayanak teşkil eden, temel kaynaklarımız olan Kitap ve Sünnet bizlere yol göstermektedir. Kaynaklarımızda ön plana çıkan Meşruiyet ve Ölçülülük çizgisi içinde yürütülmesi gereken sosyal hayat, ekonomik faaliyetler ve siyasi ilişkilerimiz bizleri doğru yönünde teşvik etmek yerine, yönlendirmenin tam da ters istikamette gerçekleştiği görülmektedir. Bugün toplumun hemen hemen tüm katmanlarında ‘kanunilik' ve ‘helallik' çizgisinde bir ayrışma olduğu görülmektedir. Akla, vicdana ve inanca makul gelmeyen, fakat dolambaçlı yollarla haksızlıklara ve sömürüye varan uygulamalar ortaya çıkmakta, ‘fırsatçılık', ‘stokçuluk', ‘karaborsacılık' kol gezmektedir. Ekonomideki türbülans, fiyatlardaki orantısız ve makul olmayan artışlar özellikle dar ve orta gelirli kesimlerin hayatlarını olumsuz yönde etkilemekte, toplumsal barış zafiyete uğratılmaktadır. İşini helal dairesinde yürütmeye çalışanlara karşı haksız rekabet durumu ortaya çıkmaktadır. İş dünyasının zor bir dönemden geçtiği günümüzde, ‘çalışan-çalıştıran' ayrımı yapmak suretiyle iki ayrı ve birbiriyle rekabet halinde gösterilen gruplaştırıcı ve ayrıştırıcı yaklaşım bir an önce terk edilmeli, iki kesimin birbirine ne kadar bağlı ve bağımlı olduğu bir an önce fark edilmelidir. ‘Et-tırnak' ilişkisi içinde birbirine ihtiyacı olan iki kesim birbirini anlamak suretiyle, sadece zor günleri atlatma adına değil ama tüm ilişkilerinde sorumlu bir davranış kalıbı sergilemek durumundadırlar.
Toplum, en genel manada bir tarağın dişleri gibi birbirini destekleyen ve birbiri ile anlam ifade eden bir bütündür. Bir arada yaşama düşüncesini destekleyen dayanışma fikriyatı ile zenginleştirilen sorumluluk, fedakârlık, diğerkâmlık ve yardımseverlik gibi duygularımızı beslediğimiz durumlarda herkes mutlu olacaktır. Bu duygular inancımızın bize emrettiği zorlayıcı değerlerdir. Toplum olarak inanç ve değerlerimize ne kadar sahip çıkarsak, o kadar sağlıklı olabiliriz. Bu değerler sadece sivil toplum tarafından değil, devlet ve resmi aktörler tarafından da önemsenmelidir. Sosyal sorumluluk, içinde yaşanan topluma karşı beslenen iyi duyguları, faydalı olma gayretlerini ifade ettiğine göre, sorumluluk fikri geliştikçe ‘iyi insan' ve ‘iyi toplum' olma ideali kolayca gerçekleştirilebilir. Bu düşüncenin bir davranış kalıbı ve kalıplaşmış bir tutum olarak hayatımızı yönlendiren bir felsefeye dönüştürülmesi en öncelikli meselemizdir. Toplum olarak bu duygular içinde olduğumuz dönemlerde hangi başarılara imza attığımız, hangi imkânsız gibi görülen meselelerin üstesinden geldiğimiz herkesin malumudur. Sosyal sorumluluk eksikliği, ancak tüm aktörler tarafından önemsenmesi halinde aşılabilecek bir krizdir.
Sorumluluk kaygılarımız sadece ülkemize ilişkin bir problem de değildir. İslam dünyasının her köşesinde kan, gözyaşı, hak – hukuk ihlalleri ve soykırımları devam ederken, bizler bu kardeşlerimize karşı olan sorumluluklarımızı da unutmamalıyız. Rahmet ve bereket ayı Ramazan'ı misafir etmek üzere hazırlandığımız bugünlerde, ‘İyiliği emretme, kötülükten men etme' sorumluluğumuzu Hadis-i Şerifte zikredilen yollardan olan ‘el', ‘dil' ve ‘kalp' üçlüsü içinde bir yerlerde mutlaka değerlendirmek durumundayız. Toplumda sorumluluk fikrinin geliştirilememesi yalnızca aile, eğitim, bürokrasi, siyaset, iş dünyası ve çalışma hayatı gibi alanlarla sınırlı değildir. Diğer bütün alanlar bir şekilde olumsuz manada etkilenmektedir. İnanç sistemimizde de ifade edildiği şekliyle, sorumluluk ancak akıl ve iradenin bulunduğu yerdedir. Sorumluluk varsa, tüm ilişkilerin ve toplumsal süreçlerin sağlıklı olması beklenir. Sivil Toplum gönüllüleri olan bizler sosyal sorumluluk ve iş yapma ahlakı konusundaki çalışmalarımızı devam ettirme kararlılığındayız. Sosyal sorumluluk konusu tüm ilişkilerin ve sorunların kaynağı olması nedeniyle bu duygu ve düşünceyi yerleştirme adına adımlar atmaya kararlılıkla devam edeceğiz; bireyleri, toplumu ve resmi – özel bütün kişi ve kuruluşları bu yönde zorlayacağız. Katılımcı sivil toplum kuruluşları ve üyeleri, daha müreffeh, özgürlükçü ve mutlu bir Türkiye ile insanlık için üzerlerine düşeni yapma kararlılığında olduklarını, toplumun maşeri vicdanı başta olmak üzere ilgili kurumlar ve merciler nezdinde gayret içinde hareket edeceklerini kamuoyuna saygıyla duyururlar” denilmiştir.
Konya Sivil Toplum Flatformu; farklılıkları bir zenginlik olarak görüp, olmazsa olmaz ortak kazanımların muhafazasının sağlanması ve ortak değerlerimizin üzerinde ittifakın temini için önderlik edip, örnek çalışmaları yaparak marka olmayı hedeflemiş ve hedeflerini bir bir gerçekleştirmektedir.
"Sosyal Sorumluluk Ve İş Ahlâkı” Kayseri 16. Ufuk Turu Toplantılarının düzenlenmesinde emeği geçen, başta Konya STK Platformu Başkanı Muhsin Görgülügil olmak üzere, O'nun şahsın da İcra heyetine, katılımcılara ve emeği geçen bütün kardeşlerimize kalb-i şükranlarımı sunuyorum. Rabbimiz, Razı olsun. Daha nice uzun yıllar Ufuk Turu Programlarında buluşmak dileği ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar