Son Dakika Haberler

Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

​Selamlaşmanın ve selamı yaymanın önemi

12 Ekim 2020
Değerli Kardeşlerim öncelikle en kalb-i sevgi, saygı ve selamlarımı sunarım.Selamün Aleyküm. Müslümanların güven, barış ve sevgi içinde olmasını isteyen Allah (c.c.)’ın emirlerinden biri de Selamlaşmadır.

Kelime anlamıyla Selam, güven, sulh, esenlik, barış, sağlık, bir şeyin sonunun iyi ve hayırlı olmasını dilemektir.

İslami ıstılahta ise “Müminlerin birbirlerine hususi bir şekilde dua etmesi” olarak değerlendirilmiştir.

Dinimiz İslam’a göre Selamlaşma için, insanların birbirlerini tanımaları şart değildir. Esasen gerekli olan karşımızdaki Kardeşimizi Selamlamaktır. Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)’e “İslam’ın hangi ameli daha hayırlıdır” diye soran sahabeye, Peygamberimiz “Tanıdığınız ve tanımadığınız kimselere Selam vermenizdir” buyurmuştur.

Âyeti Kerimede: “Bir Selam ile Selamlandığınız zaman sizde ondan daha güzeli ile Selamlayın, yahut aynı ile karşılık verin” buyrulmuştur. (Nisa Sûresi âyet:86) 

Bu âyet gereğince  verilen  selamı almak farzdır. 

Arapçada; Marife (Belirli): Belirli bir şey için konulmuş isimdir. Nekre (Belirsiz): Belirsiz bir şey için konulmuş isimdir. İsim ve sıfatların belirli olduğunu göstermek için, başlarına ال takısı getirilir. Bilindiği gibi Selam, muhatabının tam bilinmeyip çok olduğu genel durumlarda nekre olarak Selamün Aleyküm diyerek, muhatabın belli olması durumunda da Marife olarak Es-Selamü Aleyküm şeklinde verilmektedir. Karşılık olarak da, Ve Aleyküm Selam veya daha güzeli ile cevap vermek içinde  Ve Aleyküm Selam ve Rahmetüllahi ve Berakatüh diyerek karşılık verilmelidir.

Selam, Müslümanlar arasında sevgi, saygı ve samimiyeti arttıran güzel bir vasıtadır. Selamı veren, muhabbetini ve iyi niyetini ifadede öncülük ettiğinden, Selamı alan da bir iki kelime fazlasıyla cevap vererek bu güzel davranışa karşılık vererek sevaplar kazanırlar.

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.): "Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, siz iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de İman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız." (Müslim, İman, 93; Ebu Davud, Edeb, 131; Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyame, 54, İsti'zan, 1; ibn Mace, Mukaddime, 6; A. b. Hanbel, l, 165; bk. Buharî, Nikah, 71, Eşribe, 28, İsti'zan, 8; Nesaî, Cena'iz, 53.)

Hadis-i Şerif’lerde belirtildiğine göre: Herhangi bir vasıta üzerinde olanlar yaya olanlara, yürüyenler oturanlara, az olanlar çok olanlara, küçüklerin büyüklere Selam vermeleri gerekmektedir.

Günümüz Müslümanlarının yanlış bildikleri, hatta bunu uygulayanları kınadıkları görülen Selamla ilgili, önemli bir husus söz konusudur. Nasıl ki bir meclise gelindiği zaman Selam verilmesi icap ediyorsa, aynı şekilde ayrılırken de Selam verilmelidir. Bu durumu Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.): “Sizden biriniz bir meclise vardığında ve oradan ayrıldığında Selam versin. Bu Selamların biri diğerinden farklı değildir” buyurmuştur. Bundan sonra ayrılırken de iyi günler, iyi akşamlar gibi ifadeler yerine Selam vererek bu Sünneti ihya edelim İnşAllah. Çünkü selamdan başka hangi sözü söylersek söyleyelim bu ifadelerin hiç biri Selamın yerini tutmaz.

O halde bize düşen; evimizde, iş yerimizde, okulumuzda, alış-veriş için girdiğimiz yerlerde, kısacası Selam verilebilecek her durumda, Selamlaşmaya özen göstermektir. Selamlaşmaya gereken önemi verdiğimiz zaman, muhakkak ki, karşılıklı olarak esenlik, sağlık, kaza-beladan korunma ve iyilik dilemiş oluruz.

Selam vermenin caiz olmadığı bazı durumlar da söz konusudur. Şimdi bunları maddeler halinde zikredelim:

1-Kur’an okuyan, hadis rivayet eden veya ilmi müzakerede bulunan kimselere Selam verilmez. Zira bu hayırlı işin kesintiye uğraması söz konusudur.Ancak, tamamlanmışsa, mecliste olanlara Selam verilir.

2-Ezan okuyan, kamet getiren veya namaz kılan kimseye Selam verilmez. Bu hayırlı ameller tamamlandıktan sonra Selam vermek gerekir.

3-Herhangi bir haramı işleyen kimseye Selam verilmez. Mesela; içki içen, kumar oynayan ve benzeri.

4-Fitne tehlikesi söz konusu olan durumlarda, genç kız ve kadınlara Selam verilmez. Bu tamamen her iki taraf için de tedbir mahiyetindedir. Fitne tehlikesi söz konusu değilse Selam verilebilir.

5-İslam’a karşı savaşan ideoloji sahiplerine, ve gayri Müslimlere Selam verilmez. Çünkü Selam dua hükmündedir. Fakat onlar Selam verirlerse “Ve Aleyküm” demekte bir mahzur yoktur. Şayet Müslümanlarla başka inanç sahipleri bir mecliste beraberlerse, o meclise gelen kimse Selamı “Es Selamü Ala Menittebeal Huda” ( Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun) şeklinde verilmesi uygundur.

​Allah (c.c.); Ümmeti Muhammedi, birbirleri ile Selamlaşan, Selamın önemini, değerini bilen, birlik ve beraberliğini sağlamlaştıran, İslam’a göre hayat süren Mü’min kullarından eylesin.Âmin.Sıhhat ve afiyetler dilerim.

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Rammo kapot

    Evet.Örnekler:Selam, en kısa olanı. Günaydın. Merhaba. S. a. vb

    • Cevapla
    • Begen (4)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”