Saniyelerin saat, saatlerin gün gibi uzadığı yerdir hastane odaları. Eğer yatakta iseniz; daha bir geçmez olur zaman, uzar gider bekleyişler... Ama yatakta yatan hasta siz değil de sevdiğiniz biri ise; o zaman saatler ne kadar uzarsa, kalbiniz de o kadar erir. İlaç olup, güç olup, umut olup akmak istersiniz bir şırıngadan hastanızın damarlarına.
Sağlığın ne kadar büyük bir hediye olduğunu ancak hastalıkta ikrar edersiniz. “Ah cihan mülkü benim olsa ne fayda; illâ âfiyet olmadıktan sonra “ diye bir mısra dolaşır durur dudaklarınızda…
Hepimizin bir duası vardır ya; “Aman Allah’ım hastanelere, doktorlara düşürmesin, eksikliklerini de göstermesin “ diye. Bu aralar bu duamızla imtihan oluyoruz. En gözde mekânlar hastaneler ve en sık gidilen kişiler ise doktorlar! Tüm dünyanın eğitim ve kültürü artarken mikroplarda bundan nasiplenmişler ki; artık virüsler bile çeşitli bağışıklık sistemleri geliştirerek ilaca karşı direnç gösterip; bumerang gibi tam geçti kurtuldum derken hooop geri geliyorlar. Bu konuda hastalık sebepleri olarak milletçe fikrimiz çok.
-“yediğimiz, içtiğimiz hep hormonlu”
-“Hareketimiz az, tembelliğimiz çok”
-“Suyu bırak havamız bile doğal değil, temiz hava soluyamıyoruz ki, atmosferde kirli artık. Gibi…
Hastalık sebepleri saymakla bitmez. Tedbirleri de öyle. Ama bir hastanın veya hasta yakınının en çok ihtiyacı olan şey; doktorların samimi ilgisi ve hastane personelinin sıcak bir gülümsemesi. Hemşirelerin her türlü hastaya alışmalarından dolayı olsa gerekir; duyarsızlaşmaları ve gülümsemeyi kaybetmeleri büyük bir eksiklik. Oysa sağlık sektöründeki herkes bilmeli ki; verilen ilaçtan daha tesirli olan şey, umudun yeşertilmesi, hasta ve yakınlarına samimi ve içten bir tebessümle bakılması. Zor mu? Evet çok zor. İnsanın, insana hizmetin en külfetli alanıdır sağlık. Ama aynı zamanda bir tebessümün üç şişe serumdan daha tesirli olduğunu gördüğümüz yerdir de sağlık…
Allah tüm hastalarımıza şifalar versin; doktorlarımızın ve sağlık personellerimizin sabırlarını güzelleştirsin duası ile tüm yaşamımız için geçerli reçeteyi yazalım kalplerimize:
- -ufak şeyleri dert etmeyin
- -erkenden kalkmaya çalışın
- -hayatı olduğu gibi kabul edin
- -tenkit etme isteğinizi bastırın
- -bırakın ara sıra canınız sıkılsın
- -rastgele iyilikler yapmaya çalışın
- -her şeye hâkim olmaya çalışmayın
- Haran bir şeyler öğrenmeye açık olun
- İnsanların gözlerine bakın ve gülümseyin
- Bırakın bazen başkaları haklı olun
- Herkesin onayını almaya çalışmayın
- Vaktinizi minnettarlık için de
- Sevgi kapasitenizi geliştirin
Ve buda benden: UMUT VE DUA EDİN Kİ; YAŞAYABİLESİNİZ…