Kur’an-ı Kerim ile olan irtibatımızı artırmalıyız
10 Haziran 2016
Kuran-ı Kerim Cenab-ı Allah (c.c.) tarafından Cebrail (a.s.) aracılığı ile Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)' e ilk olarak Ramazan ayı içerisinde bulunan Kadir gecesinde vahye dilmiştir. İlk vahiy Ramazan ay’ı içerisinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e gönderildiği için, Ramazan ayına Kuran ay’ı diyebiliriz. Kur’an-ı Kerim’i, Ramazan ayında daha iyi anlayıp, okuyup yaşamak için çaba göstermeliyiz. Bu güzel özelliğimizi Ramazan dışında da devam ettirerek, Kur’an-ı Kerimle olan irtibatımızı artırarak devamlılık kazandırmalıyız.
Kur’an-ı Kerim’in Mü’minlere şifa olmasına karşılık, Kâfirlerin hüsranını artması, Kâfirler’in Kur’andan uzak durması, kendisi ile Kur’an arasına mesafe koyup, düşmanlık yapmaları sebebiyledir.
Âyet-i Kerimelerde:“Sizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, Size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadîd Sûresi âyet: 9)
“Şüphesizki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan Mü’minlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” ( İsrâ Sûresi âyet: 9) buyrulmuştur.
Müslümanlar Kuran-ı Kerim'i okumak, an¬lamak ve yaşamakla emrolunmuşlardır. İnandığı ve Hayat Nizamı edindiği Kuran'a karşı Mü’minin ilk vazifesi, O'nu sık sık okumak, okuduğunu anlamak ve anladığını da yaşamak olmalıdır. Kuran'ın ilk emri "Oku” iken şüphe¬siz Kuran'ı okuyamama diye bir mazeret olamaz. Her Müslüman Kuran'ı okumayı kendisi bilmeli ayrıca aile fertlerine ve öğretebileceği kimselere öğretmelidir. Peygam¬berimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Sizin en hayırlınız, Kuran'-ı öğrenenleriniz ve öğretenlerinizdir"
Tatbik olunmayan bilgilerden bir menfaat edinilemeyeceği gibi, inanılan, okunan, anlaşılan, fakat yaşanmayan Kurandan da özlenen, arzu edilen faydalar sağlanamaz. Kur’an ayında, yeniden özlenen şekliyle Kur’an’la buluşalım. Öğrendiklerimizi yaşayışımıza aktaralım.
Nefsimize ve şeytanların vesveselerine dur demeli, Kur’an ve Sünnet ile olan bağımızı, irtibatımızı artırmalıyız. Akıl nimetimiz sayesinde imanımızı güçlendirerek taklidi imandan tahkiki imana ulaşmalıyız. Kısacası nefis muhasebemizi yapmalıyız. Ramazan-ı Şerifteki güzel kazanımlarımızı diğer zamanlara da taşımalıyız. Ramazanda Kuran-ı Kerim tilaveti, hatimler doruk noktaya çıkmakta, ibadetlerimiz artmakta, yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri sergilenmektedir. Bu özelliklerimizin her zaman aynı anlayışta devamını sağlamalıyız.
Kuran-ı Kerim’in doğduğu ay olan Ramazan-ı şerifte tuttuğumuz oruç, ruhun doyurulması için bedenin aç bırakılması halidir. Oruçla ruh doyurulur, beden terbiye edilir. Yeme, içme, şehevi istek ve arzuların etki alanından kurtularak arzu edilen Manevi güzelliklere oruç ile ulaşmaktayız.
Ramazan-ı şerifi, Kur’an ay’ı olarak bilip, hayatımızı Kur’an ile yeniden inşa etmeliyiz. Kur’an’ı Okumalı, anlamalı, tercüme, meal, tefsirinden öğrenmeli ve bu öğrendiklerimizi de hayatımıza hâkim kılmalıyız. Bu özelliklere sahip olursak, arzu edilen İman’a ulaşırız. Ramazan-ı Şerifi özü itibariyle kavramalıyız. Allah (c.c.)’ dan gelen ilahi mesajı iyi anlamalı ve o ilahi mesaja uygun yaşamalıyız. Bu ilahi mesajda insanoğlunun iki cihanda kurtuluşa ermesine vesile olacak emir ve yasaklar bulunmaktadır.
İnsan beden ve ruhtan müteşekkildir. Nasıl ki bedenin yaşaması için yemeye, içmeye v.b. ihtiyacı varsa, bunun gibi ruhun da gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun gıdası da tam anlamıyla Allah (c.c.)’ın Rızasına uygun işler yapıp, yasakladığı fiillerden uzak durmakla mümkündür. Bu mübarek ramazan ayında ruhumuzu da manevi olarak arzulanan şekilde besleyelim. Bedenimizi imsak ve iftar arasında yeme, içme, şehevi istek ve arzularımızdan uzak tutarak arındıralım. Bu nimetlerin ne kadar önemli olduğunu anlayıp, şükretmeye devam edelim. Oruç; sabrı, dayanıklılığı, başkalarını düşünmeyi, nimetlerin önemini, yardımlaşmayı (zekât, fitre, İnfak) v.b. birçok hususu yeniden hatırlatmakta ve gündemimize getirmektedir.
Ruhumuzun, bedenimizin, her türlü kirlilikten, arınarak, gerçek anlamda yanıp, arınmayı bu Ramazan ayında başarmak için Kur’an la gerçek anlamda buluşalım. İbadet ve taâtlarımızla kulluk görevimizi en iyi şekilde yapalım. Güzel ahlâk sahibi Müslümanlar olarak her iki cihanda da kurtuluşa erenlerden olalım. Oruç tutan sıhhat bulur.
Kur’an-ı Kerîm ile olan irtibatımızı artırmalıyız. İslâm’a uygun bir hayatı yaşamalıyız. Oruçlarımızla beden ve ruh, sıhhat ve huzuruna erişmemizi Yüce Mevla’dan niyaz eder, dualarınızda hatırlanmak dileği ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.