Coğrafya kader midir?
Son zamanların ünlü sorusu. Özellikle Allah'tan uzaklaşmak isteyenler için kader; akıl nimetinin tam anlamıyla kaldıramayacağı, bahane edilmesi en kolay alan…
Doğduğumuz zamanı, mekanı, ırkı, anne- babayı seçemiyoruz evet; ama tüm bunların içinde nasıl bir insan olacağımızı biz seçiyoruz. Ama ben bugün ilahi lütüf meccanen müslüman bir Türk olarak doğduğum için binlerce secde etmek istiyorum. Çünkü gururla anlatılacak, kahramanlıklarla dolu, merhamet güneşi ile düşmanına bile parlayan bir tarihim var.
Sonia Kremini ‘yi Nato parlamenter asamblesi toplantısında sayın Mevlüt Çavuşoğlu‘na sorduğu soykırım sorusuyla hatırlıyoruz. Sayın Çavuşoğlu tarafından meclis üyesi olduğu Fransa devletinin lekeli tarihi hatırlatılınca cevap bulamayıp salonu terk eden hanım. Aslen Tunus ‘ lu orada doğup büyümüş ama değil celladına( çünkü cellat ;yine bir bakıma emir subayıdır) katliamcısına, zalime aşık bir zihniyet.
Fransa, Tunus'ta 1881 yılında işgal başlatarak 100 binlerce insanı yakıp katleden, Kreminin annesi gibi ev hanımı olan 100 binlerce masum kadına tecavüz eden bir ülke ve sen daha düne kadar senin ülkene kan kusturan, mazlumları inim inim inleten bu ülkenin hem vatandaşı hem kirli tarihini unutturmaya çalışan bir savunucusu oluyorsun. Allah kimseyi böyle bir fotoğrafın aktörü eylemesin…
Bir zihniyet ki; Vietnam'da 500.000'den fazla insanı( 1872-1954) yılları arasında katlediyor.Cezayir'de 1.500.000'den fazla Müslüman'a insanlığın utanç tablosu olacak bir şekilde soykırım uyguluyor. 1827 yılında işgal edip sömürgeleştirdiği Cezayir'de katliamlar uygularken 1945 yılında Almanlar tarafından Fransa işgal ediliyor. Cezayirliler Fransa'ya tüm genç nüfuslarıyla asker olarak yardım etmeyi kabul ediyorlar. Bir şartla; bu yardımın sonunda Cezayir sömürge olmaktan kurtulup özgür olacak, devlet olacak. 8 Mayıs 1945'te Fransa, Almanya'nın işgalinden Cezayirlilerin yardımıyla kurtuluyor. Cezayir' de halk sokaklara dökülüyor çünkü söz verildiği gibi hürriyetlerine kavuşmuş bir devlet olacaklar ama Fransa kuvvetleri havadan ve karadan masum silahsız halkın üstüne bombalarla, makinalılarla ölüm yağdırıyor.
Tek tek evlere dalıp, insanları öldürüp, kafalarını keserek ellerinde resim çektiriyor. Binlerce kadına- kıza tecavüz edip cesetleri fırınlarda yakıyor. Görüntüler insan kalbinin kaldıramayacağı bir soykırımı tarihe kazıyor. Cezayir ancak 1962'de özgürleşebiliyor.Ruanda' da 1994 yılında Fransa'nın desteklediği , finans sağladığı, istihbarat yaptığı çeteler Müslüman halkı satırlarla doğrayıp, benzin döküp yakarak tam bir katliam uyguluyor.Kanlı tarihi hâlâ bitmeyen Fransa; Gabon, Senegal, Benin, Tunus ,Gine, Çat, Kamerun, Cibuti gibi ülkelerde sadece katliam yapmıyor, geride kalanları din değiştirmeye zorluyor. 400 âlimi toplantı bahanesiyle çağırıp, bir anda katlediyor .Hâlâ orta Afrika ülkelerinden aldığı haraç yıllık 500 milyar $ olan bu devletin cumhurbaşkanı macron, dünya halklarının karşısına insanlık dersi ,özgürlük nutuklarıyla çıkıyor.
Dünya üzerinde Müslüman halkı yok etmeye dair kanlı geçmişiyle sözde özgürlük adı altında, yaratılma da birinci, yaşantısıyla ve karakteriyle güzel ahlâkın en güzel örneği olan güzel peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa(s.a.v) efendimize atıf yapılan en çirkin yazı ve karikatürleri devlet kurumlarına ait binaların duvarlarına yansıtıyor.Derler ki;” ben bir söze bakarım söz mü diye birde söyleyene adam mı diye” özgürlüklerden en son bahsedebilirsek bir ülkenin cumhurbaşkanının kendi ülkesindeki pek çok Müslüman'ı da özellikle hiçe sayarak gelmiş ve gelecek en güzel insana hakareti desteklemesi sadece hüsran değil asıl karikatür olandır …
Şimdi ben ne yaparım varoluş da birinci, ahlâkta zirve peygamberim?Seni nasıl daha çok severim? Bilirim ki; seni en çok Allah sevdi ve sadece sevdiklerine sevdirdi. Bu müjde ile kalbim gökyüzü kadar genişler, seni herkeslere anlatmak isterim. İsterim ki en güzeli sevmenin lezzetini tatsınlar ve bu tatla âbâd olsunlar…Sana binlerce selam, binlerce sâlat olsun varlık nuru gül Nebi….