İsrâ; ‘gece yürüyüşü’ anlamına gelmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksaya kadar olan yolculuğu olan İsrâ (gece yürüyüşü)hadisesi Kuran-ı Kerim ile sabittir. İsra Sûresin 1.âyet-i kerimesinde: “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye Muhammed kulunu Mescidi Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir” buyrulmuştur. Merhum Elmalı tefsirinde: Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, sahradan semaya miraç denilen asansör gibi yukarı çıkma aleti ile çıkmıştır. Burak ile yolculuğunun belli bir bölümünü gerçekleştirmiştir. Semadan sidreye Cebrail (a.s.)’ın kanadı ve daha ileri refref ile gittiğini belirtmiştir.Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) gecenin bir anında, Mescidi Aksa’dan Cenab-ı Hakkın dilediği yüksekliğe çıkarılması hadisesine de Mirac denir. Mirac, hadis-i şeriflerde anlatılmaktadır.
Mîrac; Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Mekke döneminde bir gece, Zerreden Kürreye, her şeyin Yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen, sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü bir yolculuk ve mucizevî bir buluşmadır. Recep ayının 27.gecesi Mîrac hadisesi vuku bulmuştur. Mirac bir arınma ve Allah’a yükseliştir. Mirac’ın lügat manası, yükselmek, yukarı çıkmak anlamlarına gelir. Erdem yolculuğu, kâmilliğe yükseliş hikâyesidir. Sadece Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve varlığın düzeylerinde, hakikat göğünün katmanlarında değil, insanlığın Allah’a ulaşan yolunun duraklarında da gerçekleşmiş kutlu bir yolculuktur.
Kudüs, Müslümanların himayesinde özgürlük, adalet ve huzur içinde birlikte yaşamanın sembolü olmuştur. Rabbimizin İsrâ suresindeki öğütlerinden bazıları: Yalnızca Allah’a kulluk et. Anne-babana iyi davran, yaşlanıp sana muhtaç hâle geldiklerinde onlara kol kanat ger, ‘öf!’ bile deme. Akrabaya, yoksula ve darda kalana yardım et. Cimrilikten ve israftan kaçın. Zinaya yaklaşma. Haksız yere cana kıyma, asla kan davası gütme. Yetimin malına el uzatma. Ahde vefa göster. Ölçü ve tartıda hile yapma. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme.
Beş vakit namaz Mirac’ta farz kılınmıştır. Namaz Mü’minin miracıdır. Peygamberimizin Hz. Muhammed (s.a.s.) miraçta Peygamberlerle görüşmüş, cennet ve cehennemlikler kendisine gösterilmiş, şirk koşmayanların affedilebileceği müjdesi, Bakara Sûresi'nin son iki ayeti ve beş vakit namaz hediyesiyle dönmüştür. Mîrac Gecesi; “Allah(c.c.)’ın huzurunda; Peygamberimiz (a.s.) öncelikle, dil, beden ve mal ile yapılan ibadetlerin hepsi Allah(c.c.) içindir” demiştir. Buna cevaben de Allah(c.c.) tarafından: “Ey Nebi-i Zişan! Sana selam olsun! Rahmetim ve Bereketim de senin üzerine olsun!” buyurmuştur. Resulullah (s.a.s.) Efendimiz, Ümmetinin de bu şereflerden istifade etmesi için: “Rabbimizin selamı, bizim üzerimize (bütün Peygamberlerin üzerine) ve Allah’u Teala’nın bütün Salih kulları üzerine de olsun” diyerek Ümmetini çok sevdiğini göstermiştir. Miraç olayı, gaybe inananlarla, İman etmeyenler için bir imtihan olmuştur. Zira İsra Sûresi 60. âyette: “…Sana gösterdiğimiz o görüntüleri…” buyrulmuştur. Müfessirlerin çoğunluğuna göre, ayetin “görüntüler” ile tercüme edilen “rüya” kelimesi, Hz. Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’in, Mirac gecesindeki müşahedeleridir. Peygamberimiz (s.a.s.) Mirac haberini verdiği gün, Mekke müşrikleri inanmayıp, Mescid-i Aksa’nın şeklini, yoldaki kervanların durumlarını sormuşlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) de hepsini birer birer haber verdiği halde, Müşrikler yine de inanmamışlardır. Mirac olayı Hz. Ebubekir (r.a.)’a sorulduğu zaman hiç düşünmeden ve tereddütsüz olarak derhal kabul edip inanmıştır. “Hz. Muhammed (s.a.s.) söylüyorsa doğrudur” demiştir. Sadakat böyle olmalıdır…
Önemli gün ve geceleri beklemeden her zaman düzenli olarak ibadetlerimizi yapmakla mükellefiz. Ancak böyle müstesna gün ve gecelerde daha çok ibadetle değerlendirmeliyiz. Önemli gün ve gecelerde de; Kur’an-ı Kerim okunmalı, nafile namazlar kılınmalı, tövbe istiğfar yapılmalı, Salat-ü Selam getirilmeli, Kelime-i Tevhid çekilmeli, Yetim’e, fakir fukara ya yardım edilmeli, kısacası iyi, güzel, faydalı ve yararlı işleri çokça yaparak bu geceyi değerlendirmeliyiz. Gündüzünde de oruçlu olmak büyük sevaptır. Böyle müstesna gün, ay ve gecelerin manevi kıymetinden gereği gibi faydalanmalıyız. Maddi ve manevi yönden, elimizden gelen yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalı, nefsimizin, şeytanın istek ve arzularından uzak durup, günahlarımızdan kurtulup, sevaplarımızı artırmaya çalışmalıyız.
Malumunuz son dönemlerde Mübarek gecelerle ilgili diğer günlerden hiçbir farkları olmadığı, o gecelerde yapılacak ibadetlerinde bid’at olduğunu ifade eden bir gruplar bulunmaktadır. Hâlbuki Allah (c.c.), bazı geceleri diğer gecelere üstün kılmıştır. Kadir Sûresinde Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu ifade buyrulmuştur. Bazı günler diğer günlerden üstün kılınmıştır. Cuma Sûresinde Cuma gününün önemi vurgulanmıştır. Cuma günü diğer günlerden üstündür. Bazı aylar, diğer aylardan üstün kılınmıştır. Kendisinde Kur’an-ı Kerîm’in indirildiği Ramazan ay’ı diğer aylardan üstündür. Bazı Mekânlar diğer mekânlardan üstün kılınmıştır. Mesela: Mekke, Kâbe-i Muazzama, Medine, Ravza-i Mutahhara, Arafat, Kudüs, Mescid-i Aksa v.b. yerler, diğer yerlerden, şehirlerden, Mekânlardan Üstün kılınmıştır. Bahsettiğim gerçekler,Kur’an-ı Kerimde açıkça ifade buyrulmuştur. Ayrıca, önemli gün ve gecelerle ilgili olarak hadis-i şeriflerde de bilgiler verilmektedir. Bunlar tartışılamaz dini gerçeklerdir. Okuyucularımız bu önemli gün, ay ve geceleri bu bakış açıları ile değerlendirirlerse daha isabetli davranmış olurlar diye düşünüyorum. Rabbimiz, biz günahkârları affetmek için bazı gün ve geceleri kurtuluşumuza vesile kılmaktadır.
Malumunuz 10/11 Mart Çarşamba’yı, Perşembe’ye bağlayan gece İsrâ ve Mirac Gecesi’dir. Mirac Kandilimizi tebrik eder, bu vesilesi ile iç dünyamıza bir yolculuk yapmamızı, arınmamızı, Âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yüksek değerlerle bütünleşip yücelmelerine, her iki cihanda kurtuluşa erenlerden olmamıza vesile olmasını Cenab-ı Allah (c.c.)’tan niyaz eder, sıhhat ve afiyetler dilerim.