İslam; eşitliği değil adaleti emreder
20 Ekim 2016
Adalet; her hak sahibine hakkını vermektir. Eşitlik ise; hak etmese de, hak edenle aynı payı almaktır. Hak etmeyene, hak vermek Zulümdür. Her eşitlik isteyen, adalet istiyor diyemeyiz. Bu anlamda birçok kişi, eşitlik ile adaleti bir sayıp, birbirine karıştırmaktadırlar. Esasen, mutlak eşitlik, her şeyin her yönden aynı olması, adalete zıttır.
Adaletin olmadığı yerde ise haksızlık ve zulüm vardır. Feministler, kadın erkek eşitliği veya eşitsizliğinin giderilmesi üzerinden yoğun bir mücadele etmektedirler. Ancak, gerçek anlamda başarılı olabilmeleri mümkün değildir. Çünkü bu mücadeleleri fıtrata aykırıdır. Kadın ve erkek İnsan olarak yaratılıp, aynı şekilde muhatap alınmışlardır ama özellikleri her konuda aynı olmayıp birbirlerine üstün olduğu hususlar söz konusudur.
İslâm’a göre; Erkek, ailenin Reisi, Sorumlusudur. Bu yönüyle baktığımız zaman kadın’a karşı üstünlüğü tartışılmazdır. Ancak, Kadın da, şefkat ve merhamet v.b. özellikleri bakımından erkekten üstündür. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Hadis-i Şeriflerinde: “Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihad, 6)
“Ey Allah'ın Resulü! İnsanlar arasında iyi davranmama en çok layık olan kimdir?” diye soran sahabeye cevap olarak; “annendir”, buyurdu. “Sonra kimdir?” sorusuna yine, “annendir”, “sonra kimdir?” sorusuna ise; “sonra babandır”, cevabını vermiştir.” (Buhari, Edep,2; Müslim, Birr,1)
İnsan olarak yaratılmış olan erkek ve kadının her yönüyle eşit olmaları mümkün değildir. En çok sevgiye layık Anneler olduğuna göre babaları aynı konuma, eşit konuma getiremeyiz, getirmeye de çalışmamalıyız. Bu farklı üstünlük özelliklerini çoğaltabiliriz.
Ayet-î Kerimelerde; “ Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(Nahl Sûresi âyet: 90) Allah Teâla bu ayette dünya nizamını sağlayan üç esası emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı da yasaklıyor. Emrettiği esaslar: Adalet başta olmak üzere ihsan ve akrabaya yardım. Yasakları ise Fuhuş, münkir ve zulümdür.
“Ey İman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa Sûresi âyet:135) buyurulmuştur. Bu ayette de, insanları adaletten ayıran iktisadi, sosyal, psikolojik sebeplerin hepsi sayılarak insanlar uyarılmış, hükmeden veya şahitlik eden kimselerin yalnızca Allah korkusunun tesiri altında hareket etmesi telkin edilmiştir.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir” (Maide Sûresi âyet:8) Adalet, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. İslam’ın adaletle ilgili ortaya koyduğu gerçekler tüm insanlık için elzem olan hususlardır.
Kur’an-ı Kerim’i en iyi anlayıp uygulayan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), adalete büyük önem vermiştir. Önceki insanları helâk eden özelliğin, içlerinden şerefli ve soylu birisi hırsızlık yaptığı zaman ceza vermemeleri, içlerinden fakir ve zayıf biri hırsızlık yapınca da onun hakkında ceza uygulamaları idi. Vallahi, hırsızlığı sabit olan Mahzum kabilesinden Fatıma değil, kızım Fatıma bile olsa, ayrım yapmaz ve cezasını veririm! diyen Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.),en yakınına bile, adaleti uygulamaktan geri durmayacağı gerçeğini ifade buyurmuşlardır.
İnsanların birçokları günümüzde, çok basit dünya menfaatleri ve çıkarları için yalan, iftira v.b. olumsuzluklara batmakta, adaleti önemsemeden, zulüm ve haksızlıklarına devam etmektedirler. Ama şu unutulmamalıdır. “Zulüm ile abad olanın, ahiri berbad olur.” İnsanların ırkına, rengine, cinsiyetine, bakmadan adaletin uygulanması gerekir.
Biz Mü’minlere düşen en önemli özellik, İslâm’ı çok iyi bilip, emrettiklerini yerine getirip, yasakladıklarından kaçınmak olmalıdır. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.