Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderilmiş bulunuyoruz. Yaratılış gayemizin amacı kulluktur. Bundan dolayıdır ki; bazen korku, bazen ölüm, açlık, mallarımızın ve ürünlerimizin eksiltilmesi, yok edilmesi, fakirlik, zenginlik v. b. sebeplerle imtihan ediliriz. Nefsimize zor gelen sıkıntılı anlarımızda isyan etmeden sabır göstermeli, nimetlerin bol verildiği dönemlerde de israf etmeden, Ya Rabbi! Bu güzellikleri imkânları verende alan da sensin diyerek teslimiyet gösterebilmek, şükürle mukabelede bulunmak, gerçek anlamda kurtuluşa erme vesilesidir.
Sünnetullah gereği inanan inanmayan her bir insan dünya için çalışırsa mutlaka başarılı olur ve karşılığını alır. Dünya için çalıştığında başarılı olunduğu gibi ahiret için de çalışan inanan İmanının gereklerini yapan, güzel ahlâk sahibi bir Mü'min âhiret hayatında da huzura, cennet'e Cemalullah'a kavuşur. İnanmayan insanların bu dünya ya yönelik çalışmalarında başarı söz konusu olurken, ahiret hayatında başarılı olmaları mümkün değildir. Çünkü gerçek âlemde başarıya götüren özellikler İman, salih amel, güzel ahlâk sahibi olunması emredilmiştir.İnanmayan, imanın gereklerini yapmaktan uzak durup çalışmayanlar gerçek âlemde başarılı olamıyacakları için cehennem'e gitmeleri kaçınılmaz bir şekilde tahakkuk edecektir. Mü'minler olarak; maddi ve manevi alanlarda başarılı olmak için çok çalışmak ve gayretimizi, çabamızı çok net olarak sürdürmek zorundayız. İmtihan için gönderilmiş olduğumuz dünya hayatında, ebedi hayatta kurtuluşumuzu sağlayabileceğimiz amellerle dop dolu olarak yaşamalıyız. Kaybedenlerden olmamak ve kurtuluşa erişmek için hem dünya hemde ahirete yönelik çalışmalıyız. Dünya hayatında üretimimizi her meşru alanda artırıp helâl yoldan rızkımızı temin ederek kendimiz, ailemiz, milletimiz ve insanlığın kurtuluşu için çalışmalıyız.Aynı zamanda ahiret hayatında kurtuluşa erebilmek içinde imanımızın gereği olarak ibadetlerimizi yapıp, yasaklardan da kaçınıp güzel ahlâk sahibi olmalıyız.
Tevekkül, kişinin sebeplere sarılarak yapabileceği, yapması gerekenleri yaptıktan sonra gücünü aşan hususlarda, neticenin hayırlı, bereketli olmasını güç ve kudreti sonsuz Allah (c.c.)'tan dilemesidir. Yüce Alla h(c.c.)'ın hikmetli iradesine tam teslim olmak ve hakkımızdaki takdirine rıza göstermek, Müslümanın asli kulluk görevidir. Sebepleri yerine getirmeden, tevekkül etmek sadece bir aldanmışlıktır. Kur'an, bu önemli hakikatı şöyle beyan buyuruyor: "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm Sûresi Ayet:39) Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in huzuruna girip de: "Devemi bağlayayım mı, yoksa tevekkül mü edeyim?” diyen kişiye "Deveni sağlam bağla, öyle tevekkül eyle!” tembihinde bulunmuştur. Mü'min, her hususuta, kendine düşen görevi yapıp, neticeyi Allah (c.c.)'tan beklemelidir. Allah (c.c.) âyet-i kerimelerde şöyle buyuruyor: "Bir kere de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et!” (Âl-i İmran Sûresi Ayet:159) "Eğer, Allah'a iman edip, O'na tam teslim olduysanız artık O'na itimad edin.” (Yunus Sûresi Ayet: 84) "Mü'minler ancak Allah'a dayanıp güvensinler.”(İbrahim Sûresi Ayet:11) Tevekkül eden, bütün korkulardan emin olur. En kritik anlarda bile Allah (c.c.)'a İmanı ve tevekkülü sayesinde sahil-i selamete çıkar ve kurtulur.
Hiç bir gayret göstermeden tevekkül etmek yeterli ve doğru değildir. Çalışıp, gayret göstermeli, tembellik yapmamalıyız.Sebepler dünyasında yaşadığımız için sebeplere riayet etme mecburiyetindeyiz.Sizler hiç tarlasını ekmediği halde mahsül kaldıran birini gördünüz mü? Buğday ektiği tarlasından kavun-karpuz toplayan gördünüz mü? Görülmesi mümkün değildir.Yani herkes ektiğini biçmektedir.Ne ekersek, ancak onu bulduğumuz gibi bu imtihan dünyasında iyilik yapanların gerçek alemde mükafat görmeleri, kötülük yapanlarında ceza görmeleri kaçınılmazdır.Herkes yaptığının karşılığını bulacak, İlahi adalet tecelli edecektir.Onun içindirki çalışmalı,gayret gösterilmeli sonucunda ürünlerimizin susuzluktan, fazla yağmurdan,doludan,yangın,çekirge istilası v.b. görünen görünmeyen olumsuzluklardan korunması için Allah (c.c.)'a yalvarmalı ve tevekkül etmeliyiz.Ben ekinimi ektim,gübremi-ilacımı attım,yapmam gerkenleri yaptım tevekküle ne gerek var diyemeyiz.Bir öğrencide derslerine en iyi şekilde çalışmalı,gayret göstermeli,girdiği sınavlarda baş ağrısı v.b rahatsızlıklar olmadan başarılı olabilmesi için tevekkül etmelidir.Her hususta bu hassasiyet gösterilmelidir.Felaketlerden korumasını, rahmetiyle lutfetmesi için yaradanımızdan istemeliyiz. Çiftçi, tarlasını ekmeden mahsul bekleyemez. Tarlasını ekip de gereken tedbirleri almadan da ‘Allah'a tevekkül ettim' diyemez. Kendine düşen neyse onları yapar, gerisini Allah'a bırakır. Neticeye de razı olur.
Gençlerimize, milli, manevi ve ahlaki değerlerimize bağlı olarak yetiştirilip, bununla beraber çağın gereklerinden, teknolojiden faydalanıp yeni icatlara imza atmaları en büyük hedefimiz olmalıdır. Evlâtlarımızın çok iyi eğitim almaları için uğraştığımız gibi, dürüst, ahlâklı olarak yetiştirmeye gerçek anlamda özen göstermeliyiz. Gençlerimize öz güvenlerini vermeli, tarihimizin derinliklerinde kalan, birçok buluşa imza atan ecdadımız gibi, yarınlarda da çok değerli icatlara sahip olacak, güzel ahlâk sahibi gençleri yetiştirmek için çalışmalıyız. Her şeyi devletten beklememeli, STK'lar da etkin görev almalıdırlar. Arzu ettiğimiz şekilde nesilleri yetiştirmeye çalışırken, her türlü kötülükle mücadele etmeliyiz. Alkol, Uyuşturucu, Sigara, Fuhuş v. b. olumsuzluklardan evlatlarımızı uzak tutarak sorumlu kişiler olarak aydınlık yarınlara en güzel şekilde hazırlamalıyız. Gençlerimizi sevgi, saygı, hoşgörü, birlik beraberlik ve kardeşlik duyguları ile dopdolu bir şekilde yarınlara hazırlamalıyız. Karanlığı, aydınlığın yok ettiği gibi, bizler de kötü, çirkin ve zararlı olan davranışlardan evlâtlarımızı kurtarmalıyız. Aydınlık yarınlara huzur, güven ve mutlulukla varmalıyız.
Rabbimiz, her birimize gerçek anlamda İman etmeyi, imanımızın gereği Salih amelleri işlemeyi, her hususta üzerimize düşenleri yaptıktan sonra hem dünya hem de âhiret için başarılı olmayı nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.