İdareciler İstişareye Ve Eleştiriye Açık Olmalıdırlar
10 Şubat 2016
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.); biz Müslümanlar için en güzel örnektir. Kur’an-ı Kerîm’i en iyi anlayıp, en iyi yaşayandır.nbsp; Bizlerde, Peygamber Efendimizi örnek alarak güzel bir hayat yaşamalıyız. Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimiz, işlerini istişare ile yani danışarak yapardı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.); herhangi bir konuda karar vermeden önce, konuyu iyi bilen kimselerle istişare ederek, fikir alış-verişinde bulunurdu. Yüksek Liderlik ve İdarecilik kabiliyetlerine sahip olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.); sahabelerini bir hükümdar anlayışı ile yönetmemiş ve istişareyi de hiçbir zaman terk etmemiştir.
Âyet-i Kerîmelerde: “…Onların işleri, aralarında danışma iledir...” (Şura Sûresi âyet:38)nbsp; Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, Müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir.
“…(Ey Peygamber) iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Ali İmran Sûresi âyet:159)nbsp; Şûrâ (meşveret, danışma) prensibinin İslâmiyette önemli bir yere sahip olduğu âyette açıkça ifade edilmiştir. “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab Sûresi âyet:21)nbsp; buyrulmuştur.
Âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, O’nun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Efendimizin hayatı ve sîreti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.
Biz Müslümanlar için, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimiz en güzel örnektir. Önemli olan her konuda, karar vermeden önce mutlaka etrafındaki ashabı ile istişare ederek onların tekliflerini dikkate alırdı.nbsp; Sahabeler, kafalarına takılan, sıkıntılı görünen konularda; Ya Rasulallah, bu husus size vahiy ile mi belirtildi, yoksa şahsi görüşünüz mü?nbsp; diye sorarlardı. Efendimizin şahsi görüşü olarak bildirdiği konularda; ashabı, Ya Rasulallah;nbsp; öyle yapmayalım, şöyle yapalım dediklerinde, yapılan önerileri dikkate aldığını, Bedir ve Hendek savaşları v.b. diğer hususlardaki birçok uygulamalarından çok net olarak öğrenmekteyiz.
Konu ile ilgili olayların özeti şöyledir:nbsp; Bedir Savaşı öncesinde, sahabeden Hubab, mevzilenilen yeri beğenmemiş ve Peygamber Efendimize gelerek:nbsp; Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin, yoksa şahsi görüşünüzle mi?nbsp; diye sorunca, Peygamberimiz, savaş taktiği gereği deyince,nbsp; Hubab: Ey Allah’ın elçisi, Bedir kuyusunun etrafında mevzi alalım. Böylece Müşrikleri, susuz bırakmış oluruz deyince, Peygamberimiz, bu teklifi beğenip uygulamıştır.
Hendek savaşı öncesinde, müşriklerin savaş için hazırlandıklarını haber alır almaz, Efendimiz, istişare etmek için meclisini toplamıştır. Sahabeleri ile nasıl bir savaş taktiği izlemeleri gerektiği konusunda fikir alış-verişinde bulunmuştur. Efendimizin şahsi görüşü ve ashabın çoğunluğunun görüşü; Medine’yi içeriden savunma şeklindeydi. Bu görüş benimsenmiş, ancak bahsenbsp; konu görüşün vahye dayanmadığını da sorup öğrendikten sonra;nbsp; Selman-i Farisi; bizde bir şehir üstün kuvvetlerle kuşatıldığı zaman, daima çevresine bir hendek kazılır ve şehir bu şekilde savunulur şeklinde görüşünü bildirince, Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.), bu görüşü uygun görerek, diğer görüşten vaz geçmiş, savunma planını hendek kazarak gerçekleştirmiş ve başarıya ulaşmışlardır.
Danışan asla pişman olmaz. İşlerini istişare ile yürütenler asla zillete düşmezler. Akıl akıldan üstündür. Ortak aklı kullanmak gerekir. Günümüzdeki yöneticilerin bir çokları maalesef, istişare etmeyip büyük bir yanlışa düşmektedirler. Ayrıca, gurur ve kibir’e kapıldıkları için, kendilerine yapılan teklifleri, önerileri çok rahat reddedebilmekte, biz onları çok iyi biliyoruz, aklınızı siz kendinize saklayın diyenleri çokça görmekteyiz. Onlara diyorum ki; sizin bu düşünceniz sünnetullaha aykırıdır. Sahabeler Peygamber Efendimizi sorgulamışlar, konu Vahiyle bildirilmişse ölümüne ona sarılıp uygulamışlar, ancak şahsi görüş ve düşüncenin olduğu durumlarda da, Ya Rasulallah, öyle yapmayalım, şöyle yapalım diyerek görüşlerini aktardıklarında, ben Peygamberim, ne dersem o olur dememiş, bazen şahsi görüşü, bazen de ashabın görüşü benimsenip uygulanmıştır. Bizlerde, İştişare ve eleştiriye her zaman açık olmalıyız.
Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yolundan gidip, İslam’a uygun hayat yaşayan gerçek Mü’minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.