Hiçbir zaman nefs muhasebesi ihmal edilmemelidir
13 Şubat 2019
Maddi ve manevi bütün konularda işlerimizi planlı, programlı yapmak başarılı olmamızın temel şartıdır. Müslüman, hiçbir zaman nefs muhasebesini ihmal etmemelidir. Hür irademizle benimsemiş olduğumuz dinimiz İslâm'ın emir ve yasaklarına göre hayatımızı yaşamakla yükümlüyüz. Her zaman nefsimizle hesaplaşıp, yanlışlardan uzak durarak Kuran ve Sünnete uygun olarak hayatımızı yaşadığımızda güzel ahlâk sahibi oluruz. Biliriz ki, nefs muhasebesinin ihmali, gerçek âlemde iflasın işaretidir. Ahirette iflas etmemek için de her zaman nefs muhasebemizi yapmamamız kurtuluşumuz için gereklidir.
Kur'an ve sünnette çok net uyarıldığımız iki temel düşmanımız vardır. Birincisi nefsimiz, ikincisi de şeytandır. Nefis ile ilgili âyet-i kerîmede: "…Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder…” (Yûsuf Sûresi âyet:53) buyurulmuştur. Durmadan kötülüğü emreden içimizdeki düşmana karşı her zaman teyakkuzda olup, aklımızı kullanıp kurtuluşa erecek ameller yapmalıyız. Şeytan da durmadan kötülüğü emretmektedir. Kur'an-ı Kerîmdeki 193 âyet-i kerimede ve birçok hadis-i şerifler de şeytan açıkça anlatılmaktadır. Âyet-i Kerimelerde; şeytanın insan için açıkça düşman olduğu bildirilip, Eûzübillahimineşşeytanirracim diyerek korunmamız istenmektedir. Hatta Muhsinlere asla zarar veremeyeceği açıkça belirtilmektedir. Kendi içimizdeki nefsimizi ve şeytanı çok iyi bilerek, onları mağlup edici davranışları sergilemeliyiz. Aksi halde kaybedenlerden oluruz.
Kâinat ve bu bütünün parçalarını teşkil eden, zerreden kürreye bütün mevcudat bir hesap ve dengeler manzumesidir. Gökyüzünün uçsuz bucaksız bir şekilde direksiz oluşu, güneşin ve diğer gezegenlerin asla hata kabul etmeyen milimetrik hesaplara dayanması, yoktan var eden, güç ve kuvvet sahibi Rabbimizin varlığını aşikâr göstermektedir. Kâinattaki her şey, Allah (c. c)'ın yaratmış olduğu mükemmel eserlerdir. Başarılı olmanın temel şartı, planlı, programlı bir şekilde çalışma ile mümkündür. Günlük hayatımızdan ehemmiyetsiz kabul ettiğimiz birçok şeyi bile planlayıp hesaplamak suretiyle gerçekleştirmek durumundayız. Bunu bir örnekle ile izah etmek gerekirse: Küçük bir ticarethane sahibi bile elindeki sermayeyi, borç ve alacak dengesini korumak için sürekli muhasebesini yapar. Bunu asla ihmal etmez, bilir ki hesabın ihmali, iflasın işaretidir.
Ne garip tecelli ve ne acı hakikattir ki, sınırlı olan dünya hayatı için durmadan hesaplar yapan bizler, anlaşılmaz bir gafletle nefs muhasebesini terk etmekteyiz. Aslında hem dünya hem de ahiret için çalışarak, her ikisinde de başarılı olmak menfaatimiz icabıdır. Üzerimize düşen görevlerin mesuliyetini idrak ederek, Müslümanca yaşamaya gayret etmeliyiz. Nefs muhasebesini asla ihmal etmemeliyiz. Nefsimizi; nefsi emmare, nefsi levvame, nefsi mülhime derecelerinden kurtararak en azından nefsi müdmainne ve daha üst mertebelere; nefsi raziye, nefsi marziyye, nefsi kâmile derecelerine ulaştırmak için gayret sarf etmeliyiz.
Haşr süresindeki 21. ayette: "Eğer biz bu Kuran'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, muhakkak ki o dağı Allah (c.c.) korkusu ile boyun eğmiş, parçalanmış görürdün” buyurulmaktadır. Bu hitabın muhatabı olan bizler niçin mesuliyetimizi idrak ve vazifelerimizi ifa hassasiyetini göstermiyoruz? Acaba güvendiğimiz bir makam ve merci mi bulduk? Allah (c.c.)'tan başka, hiçbir makam ve mevki bizleri kurtaramaz. Allah (c.c.)'ın bizleri affetmesi içinde tövbelerimizle birlikte amellerimizin İslam'a uygun, güzel ameller olması, gerekir. En büyük mücadele nefsimizle yapılan mücadeledir.
Hz. Ömer (r.a.)'ın "Bugün Allah (c.c.) rızası için ne yaptın?” sorusunu her gün kendimize sormalı, ölmeden önce ölmeli ve hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeliyiz. Kendimizi hesaba çektiğimizde, yaşayışımızı Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin istediği ölçülere uygun buluyorsak, iyi yoldayız devam etmeliyiz. Bu tavır ve davranışlarımızla imtihanda başarılı olduğumuzu düşünebiliriz. Yaşayışımız Kur'an ve Sünnet ölçülerine uymuyorsa; o zaman kendimizi, hüsrana uğramaktan ve cehennem ateşinden korumak için hesaba çekmeli, önlem almalıyız. Çünkü imtihan hala devam ediyor. Bu güne kadar noksanlıklarımız, hatalarımız olabilir. Ama önemli olan onların farkına varıp, kesin bir pişmanlık ve tövbe ile yanlıştan dönülmeli, hayatımıza iyilik hâkim olmalıdır. "Kal ehli olmaktansa, hal ehli olmak” tercih edilmelidir. Yani çok söz söyleyip uygulamamaktansa, hiç söz söylemeden, iyilik ve güzelliklerle dolu uygulamalarımızla, davranışlarımızla iyi örnek olmalıyız. Söylediklerimizi davranışlarımızla bütünleştiriyorsak o zaman en güzel ve güzide bir konuma sahip oluruz. Kısacası hem sözümüz, hem de davranışlarımız iyi, güzel ve hayırlı olmalıdır.
Nefsimizle gerçek anlamda her an hesaplaşmalıyız. Rabbimizin Rızasını kazanacak amelleri yapan gerçek Mü'minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.