Son Dakika Haberler
İstiklal mücadelesinin en yoğun dönemlerinde, milletimizin hislerini, duygu ve düşüncelerini tam anlamıyla aktaracak bir "İstiklal Marşı” yazılması istenmiş, Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafından bir müsabaka açılmıştır. Müsabakada birinciliği elde edecek kişiye 500 (beş yüz) TL nakdi mükâfat verileceği bildirilmiştir. Ülkemizin her tarafından beş yüzden fazla şair, şiirleri ile katılmıştır. Ancak yazılan marşlar, milletimizin hissiyat ve özelliklerini tam anlamı ile yansıtmadığı düşünülmüştür. Yazılacak milli marşımızın ödüllü olmasından dolayı, Mehmet Akif Ersoy müsabakaya katılmamıştır. Zamanın maarif vekili Hamdullah Suphi, böyle bir marşın en mükemmel bir şekilde, Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılabileceğine inandığı için 05 Şubat 1921tarihinde bir mektup yazmışlardır. Mektubunda: "Pek aziz ve muhterem Efendim, İstiklal Marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamanızın sebebinin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zati üstada nelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asıl endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin vasıtalarından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim”
Bu mektubun yazılmasından çok kısa bir süre sonra, Mehmet Akif Ersoy"İstiklal Marşı” mızı yazmıştır. Yazılan bu marş maarif vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları tarafından çok beğenilmiştir. Komisyon tarafından seçilen toplam yedi marş, kabul edilmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilmiştir. Yedi marşın içinden seçim yapılırken İstiklal Marşı'nın okunması sonrasında, milletvekillerinin çok şiddetli ve heyecanlı tezahürlerine vesile olmuş, salon alkış sesleriyle dolmuştur. 12 Mart 1921 tarihinde, Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı"İstiklal Marşı” Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. Bu kabulden sonra "İstiklal Marşı” tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve ayakta dinlenmiştir.
Vatanımızın her karış toprağında gözü olan bütün hain ve zalimlerle dün olduğu gibi bugün de mücadele etmekteyiz. Din, Vatan, Bayrak, Ezan v. b. bütün kutsal değerlerimiz uğruna yapılan haklı mücadelemiz sonuç vermiş, Anadolu, Milletimizin vazgeçilmezi olmuştur. Gerek içeriden ve de gerekse dışarıdan hainlik edenler, yedi düvel, zulümlerinde birleşmişlerdir ama dün olduğu gibi bugünde asla emellerine ulaşamayacaklardır. Milletimiz, bütün zalimlere en güzel cevabı vermektedir. İslâm düşmanı iç ve dış hainler, geçtiğimiz yüz yıl da bütün zalimlerle birlikte seferber olup, Abdülhamit Han cennet mekân güzel insana karşı, her türlü hainliklerin yapıldığı gibi bugünde ihanetin her türlüsü, şer odakları tarafından sergilenmekte, güçlenen güzel ülkemiz Türkiye'yi bölüp parçalamak istemektedirler. Yakın tarihimizin o dönemlerinde yapılmak istenenlerle bugünlerde yapılmak istenenler aynı şeylerdir. Zerre kadar aklı, imanı, irfanı olan insanımızın bu oynanan oyunlara alet olmadığı gibi, bozmak için mücadele etmesi gerekmektedir. Güzel ülke Türkiye'miz üzerinde oynanmak istenen, iç ve dış hainlerin planlarına karşı, kararlılıkla birlik ve beraberlik içinde karşı koymalıyız. Güzel ülkemiz Türkiye, içerideki ve dışarıdaki bütün terör örgütleri ve dost görünümlü düşmanlarla mücadele etmektedir. Çanakkale Savaşının 104. Seneidevriyesinde, yakın tarihimizde yaşadıklarımızdan büyük dersler çıkararak, yedi düvelle olan mücadelemize en etkin şekilde devam etmeliyiz.
Yakın tarihimizde yaşadığımız olumsuzlukları yeniden yaşamamak için özümüze dönmeli, kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmalıyız.Birlik ve beraberlik ruhuna sahip olduğumuz sürece, düşmanlar ne kadar çok olursa olsun emellerine ulaşamayacaklardır. Bizler, genel anlamda savaşlarda hep kazandık, ama ne zaman içimizden çıkartılan hainler çoğalmışsa, içeriden yıkılmamız da kaçınılmaz olmuştur. Ülkemiz üzerinde oynanan hain plânlar ne ilktir, ne de son olacaktır. Hak ve batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir.
Yeniden Çanakkale Ruhuna sahip olmak çok önemlidir. Çanakkale geçilmez dedirten ruh, inançlı, vatansever, ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum anlayışına sahip vatan evlatlarının büyük mücadelesinin adıdır. İslam'a göre şehitlik ve gazilik rütbelerinin en üstünü, gerçek anlamda kurtuluşun sebebidir. Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinmektedir. Müslüman vatan evlatlarının sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. O günün en güçlü ve donanımlı ordularını üzerimize salmışlardır.Düşman donanması, o güne kadarki savaşlardaki görülenlerin en moderni ve en büyük olanıdır. Bu özelliğe göre bakıldığı zaman, kazanılan zaferin değeri daha iyi anlaşılmaktadır. O dönemde yenilmez denilen devletler top yekûn mağlup edilmiş ve "Çanakkale Geçilmez” denilmiştir. Evet, gerçekten, Allah (c. c.) yolunda, onun rızasını kazanmak için mücadele etmek; şereflerin en güzelidir. Güzel ülkemizin, güzel insanları, iç ve dış düşmanlar sebebi ile birbirine düşürülmek istenmektedir. Bu oyunlara gelmememiz gerekmektedir. Bizi biz yapan değerlere sahip çıkıp, gerçekten kardeş olduğumuzu kenetlenerek göstermeliyiz.
Çanakkale'yi savaşla geçemeyeceklerini anlayanlar, Milletimizi kamplara bölerek, ırk, mezhep, ideolojik v.b. unsurlarla birbirine düşman yapmak istemektedirler. Kesinlikle düşmanlarımızın kurdukları tuzaklara düşmemeliyiz. Bütün Şehitlerimizi, Rahmet, Minnet ve Şükranla Yâd ediyorum. Her zaman İstiklâl Marşımıza ve Çanakkale Ruhuna sahip olmamızı, Rabbimizden niyaz eder, sıhhat ve âfiyetler dilerim.
Yorumlar