Radyonun ve televizyonun henüz topraklarımızda bilinmediği, Avrupa'da ise yeni yeni yayıldığı yıllarda köyünden Almanya'da yaşayan oğluna gelen bir teyze, radyoda kocasının çok sevdiği bir türkü çıkınca hemen stop düğmesine basar. Kocası oğlu ile dışarı çıkmıştır. Akşam olup kocasıyla oğlu gelince sevinçle düğmeye basar ama türkünün yerinde bambaşka bir program vardır. Teyze kocasına döner:
-Seninle dinleyelim diye durdurmuştum, kalmamış der.Televizyon ile tanışmada bu tür hikayelerle olur.
-"Bu kadar adam bu küçük kutunun neresine sığıyor?” diyenler ya da Vizyontele filmindeki ünlü sahne gibi;"Biz Zeki Müren'i göreceğiz de Zeki Müren'de bizi görecek mi?” hayreti !Gelişen her teknolojik ürünle yaşadığımız adaptasyon…
Telekomünikasyon ; iki ya da daha fazla kişinin teknolojiyi kullanarak bilgi alışverişinde bulunması. İlk yüzyıllarda bu, güvercinlerle, dumanla, ıslıkla sağlanırken; birinci Dünya Savaşı'nda telsizin ve telgrafın altın devri yaşanmış, sonra da her gün bir yenilik iletişim dünyasına sunulmuştur.Altmışlı yetmişli yıllarda yaşanmış bir hikaye…
Köyde hayvancılıkla uğraşan iki adam, keçilerini otlatmaya çıkarlar. Bir müddet sonra birbirlerini görürler ama aradaki mesafe uzak; biri bir dağın yamacında, diğeri öbür dağın. Karınları acıktığı için; bir araya gelip yemek isteyen ilk adam diğerine bağırır:
- Mehmet emmi! ben de ağız( yeni doğum yapmış inek sütü) var, sen de pekmez varsa gel de yiyelim. Adam defalarca seslenir lâkin, nâfile…Karşıdaki adamdan tek ses yok . Akşam üzeri bir yerde buluşurlar. Defalarca bağıran adam:
-Mehmet emmi öyle ülenirim (bağırmak) sen de pekmez var mı? Gel beraber yiyelim diye, niye ses etmen?
Mehmet emmi: "Çık dedim ya” der…Eskiden iki tepe arasında anca bağırarak, ıslık çalarak sesinizi duyuracak iken; şimdi uzaydan ayarlanan kodlarla hepimizin tüm bilgileri siber ağlarda. En uzun mesafelerde bile karşında imiş gibi iletişim mümkün.
Eskiden iki tepe arasında anca bağırarak, ıslık çalarak sesinizi duyuracak iken; şimdi uzaydan ayarlanan kodlarla hepimizin tüm bilgileri siber ağlarda. En uzun mesafelerde bile karşında imiş gibi iletişim mümkün.Teknolojik iletişim çok güzel sonuçları olmakla birlikte doğru kullanılmamaktan, haddinden fazla itibar edilmekten kaynaklı pek çok sorunu da beraber getirmiştir.
Sanal ortamdaki özgürlük; bireylere sınırsız paylaşım imkanı sağlamaktadır. Her konuda farklı görüşler, derlenmiş bilgiler, sınırsızca paylaşılıyor ama herhangi bir kontrol mekanizmasının olmaması sebebiyle "bilgi kirliliği” oluşmaktadır .Sosyal ağlardaki yanlış bir bilgi insanları galeyana getirebilmek de, korku üretebilmektedir. Bir ara hepimizin telefonlarına gelen;” ülkeye giriş yapan teröristler tespit edilmiştir, hafta sonu kalabalık ortamlara gitmeyin” mesajları gibi. Sosyal medyada artık her birey, haber ve veri kaynağı durumundadır. Çoğu zaman nereden geldiği, kim tarafından, hangi amaçla yayıldığı belli olmayan bilgilerle karşı karşıya kalıyoruz.
Bir hanım kronik durumdaki sırt ağrısının ve öksürüğünün kanser sebeplerinden biri olduğunu öğrendiğinde; o kadar çok kanser araştırması yapıyor ki, internetten aldığı bilgilerle daha doktora gitmeden kendine” kesin kanserim ben” teşhisi koyuyor.Kontrolsüz bilgi !…Ne aradığını bilmeden, saatlerce internet ortamında amaçsızca vakit geçirmek sosyal ve psikolojik sorunlar oluşturmakta.
Teknolojinin iletişime katkısı tersine çevrilip; iletişimsizliği, sanal konuşmalarla yetinmeyi getirmektedir.Telekomünikasyon; iletişimimizi sağlasın. Uzakları yakın, olmazları olur etsin. Merhametimizi, bilgimizi, sevgimizi artırsın.Aramızdaki köprüleri yıkmak için değil, yapmak için… Ben değil biz olmak için…