Çıplaklık, ahlâksızlık savunulamaz
29 Temmuz 2022
Değerli kardeşlerim malumunuz geçtiğimiz günlerde Halil Konakçı hoca, İslâm’ın kadın-erkek ilişkilerine ilişkin anlattığı videodaki sözlerinin bir bölümünde şunları ifade etmiştir: “...Namazını kıldırt hanımına, başını örttür. Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. Yüz yıl önce dedelerimizin yatak odasında görmediği kıyafetleri biz çarşıda, pazarda, plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları? Geçtim helali, haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, İmanın zayıf... Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan?”
Halil Hocanın kendisininde ifade ettiği gibi üslubunu, anlatış şeklini beğenmiyor olabilirsiniz eyvallah. Ancak Halil Konakçı hoca yaptığı görevi gereği İslam’ın emir ve yasaklarını Müslümanlara anlatmak zorundadır. Bu hakikatleri anlatmazsa görevini yapmamış olur. Esasen anlattıkları da İslam’ın emir ve yasaklarına uygundur. Görevini yapan, vatan haini teröristler ile mücadele edip onları öldüren asker ve polisimize nasıl ki katilsiniz denilemez ise, İslam’ı anlatmak için görevlendirilen bir İmama, hocaya İslami hakikatleri anlattığı için tepki koyup görevden alınmasını istemekte aynıdır ve abesle iştigaldir.
Halil Konakçı hocaya; aslında İslam’a düşmanlıklarını açıkça söyleyemeyenlerin bu durumu bir fırsat bilerek hocanın sözleri üzerinden İslam’a saldırmaktadırlar. Hocanın sözlerine; sözde aydın geçinen bazı satılık kalemlerin, sanattan yoksun bazı sanatçıların, siyasetin amacını kavrayamamış, milletimizin değerlerinden kopuk bazı siyasetçilerin ve feministlerin çok yoğun olarak saldırılarını gördük. Herkes rengini, tavrını net belirtmek durumundadır. Bi taraf olan bertaraf olur. Bu saldırgan isimleri takip edin, farklı dinlerin din adamlarına bir papaza, rahibeye, hahama, kıyafetleri, konuşmaları için onları eleştirdiklerini hiç duydunuz mu? Gördünüz mü? Duyamazsınız, göremezsiniz. Çünkü bunlar sadece İslam’a düşmandırlar. Biz Müslümanlar, herkesin kutsalına "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." (Kafirun Sûresi âyet:6) diyerek yaklaşım sergileriz."Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." (Bakara Sûresi âyet:256)
Tâğut, Allah’tan başka tapılan her şey demektir. İnsanın nefsi yani kötü arzuları şeytanın saptırmasına kanar. Onun için nefsine uymayan kimse kolay kolay günah işlemez. Aslında İslamın koyduğu kaidelere uymamıza mâni olan, içimizdeki kötü arzulardır. Nefsini eğitmek suretiyle insan kendini kötülüklerden koruyabilir. İslâm insanları, din duygularını uyandırmak ve akıllarını doğru yönde işletmek suretiyle kendisine davet etmektedir. Kur’an’ın açıklamalarıyla doğru eğriden ayırt edilir hale gelmiştir. Bu irşadın ışığında İslâm’a ilk adımı atmak, hür iradeleriyle insanlara aittir. Biz Müslümanlar, bütün Tâğutları reddediyoruz. Sadece ve sadece, Âlemlerin, her şeyin sahibi, ezeli, ebedi, hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şeyin kendisine muhtaç olduğu, Rahman ve Rahim, Allah (c.c.)’ın varlığına ve birliğine inanıyoruz. Biz Müslümanlar başkalarının inançlarına hakaret etmeden saygılı olduğumuz gibi her türlü inanç gruplarından da aynı yaklaşımı bekleriz. Bu güne kadar ki bütün anlaşmazlıkların, savaşların temelinde ana unsur, Müslümanların yaklaşımlarının değil tam tersine Müslümanların kutsallarına, İslam’a yapılan saldırılar sebebiyle olmuştur.
Gazeteci,Yazar Sevda Türküsev hanım efendi çekmiş olduğu videoda şu sözleri söylemiştir: “Bugün sosyal medyada, çıplaklık üzerinden, çıplaklık ya soyunmayı bakın dekolte demiyorum cesaretli, cesurluk kavramı içine sokup bir nesli tamamen soyunur hale getirdiler. Bugün sosyal medyaya bakıyorsunuz gencecik kızlar, evli kadınlar, zaten ben erkekleri de anlamıyorum, bakın eskiden erkekler, hiç önemli değil adam caminin yolunu bilmez, hayatında alnını secdeye koymamış kardeşim karısını kıskanırdı ya... Şimdi erkekler karıları yanında yarı çıplak, bazıları neredeyse çıplak, Millete o karıyla hava atıyor. Erkeğin DNA’sı da gitti. Yani bunun inanmakla, inanmamakla alakası yok ya ben insanım. Akşamda ben bir lokantada ya da halka açık bir yerde yarı çıplak neredeyse iç çamaşırında bir kadını görmek istemiyorum. Bu bir özgürlük değil bu bir saygısızlık sorumsuzluktur.” diyerek hakikatleri haykırmıştır. Kendilerini gönülden tebrik ederim.
Geçtiğimiz günlerde: İtalya'nın popüler tatil merkezi Sorrento'da yerli halkın rahatsızlığı sonucu sokaklarda bikini yasağı getirilmiş uymayanlarada 500 euro ceza verilmesi kararlaştırılmıştır. Aslında kişiler hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar insan olmanın bir gereği olarak genel ahlak kurallarına uymaları gerekmektedir. Özelde ise her insan inandığı değerlerin gereklerini özgürce yerine getirmelidir. Şunu açıkça belirtmeliyim ki, çıplaklığı, sapıklığın, özgürlükle hiçbir alakası yoktur. Eşrefi Mahlukat olan İnsan; Yaratılış gayesini anlayıp, sorumluluğunun gereği olarak yaşayışını güzel ahlâk ile taçlandırdığı sürece Meleklerden bile üstün, İmandan, ahlaktan yoksun olduğu sürece de hayvanlar gibi, hatta hayvanlardan bile aşağı düşeceği bildiğimiz gibi İslâm’i gerçeklerdir. İnsan akıl gibi bir nimete sahip, düşünen, konuşan, duyan v.b. özelliklerle tezyin edilmiştir. Tertemiz bir fıtratla dünyaya gelen insan; hilkatin özü ve Kâinatın özeti gibidir. Allah (c.c.),insanı en güzel ve en özel varlık olarak yaratmış, hiçbir varlıkta bulunmayan, üstün meziyetlerle donatmış, bütün nimetleri emrine vermiştir. Tertemiz nesillerin yetiştirilmesi, ailelerin en büyük amacıdır. Aile, toplumun çekirdeği ve rengidir. Şekil ve âdet olarak birbirine çok benzeyen, içerik ve öz itibariyle tamamen birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan iki varlığın birleşmesiyle ortaya çıkan huzur ve mutluluğun en önemli merkezidir.
Hz. Lut (a.s.)’ın kavmi; daha önce yaşamış olan milletlerin hiç birinde görünmeyen bir ahlâksızlık içindeydiler. Bu ahlâksızlık türünde azgınlıkları artmakta, engel olmak isteyenleri de susturmak için zalimleşmekteydiler. Eşleri olan kadınları bırakıp, erkeklere yönelmişlerdi. Bu kötü ahlâksızlıkları sebebiyle helâk edilmişlerdi. İffet, hayâ, namus gibi değerlere sahip olma duygusu kaybolmuş, unutulmuş; erkeklerin birbirleri ile çiftleşmeleri şeklinde beliren fuhuş, toplumda değer adına hiçbir şey bırakmamıştır. Hayvan toplumlarında bile rastlanmayan bu ahlâksızlık, kadınlarda da ters bir oluşumun meydana gelmesine sebep olmuştur. Namus, iffet, hayâ, güzel ahlâk ve insanlıktan yoksun kısa adı LGBT olan sapık bazı zavallılar dünyanın birçok yerinde, Hz. Lut (a.s.)’ın kavminin helâk olmasına sebep olan fıtrata aykırı ahlâksızlıkları ‘cinsiyet eşitliği’ adı altında sapıklıklarına meşruiyet oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bunlara kesinlikle göz yumulamaz. Bu ahlaksızlığa sahip çıkan destek verenler hastadırlar mutlaka tedavi edilmelidirler. Tedaviyi kabul etmeyenler toplumdan tecrid edilerek geleceğimizin teminatı nesillerimizi onların süfli emellerinden korumamıza bağlıdır. Aileyi tahrip eden, insani ve ahlâki değerleri hiçe sayan sapık propagandalar, özgürlük, onur gibi kavramlarla servis edilmesi algı operasyonlarının bir sonucudur. Anne ve baba olmayı devreden çıkaran bu anlayış, fıtrata, yaratılışa aykırı bir sapkınlıktır. Tarih boyunca bütün inançlar tarafından hem reddedilmiş hem de lânetlenmiştir. Bu sapıklıkla, çıplaklıkla, her türlü ahlaksızlıkla mücadele bütün insanlığın meselesidir. Namus ve ahlâktan yoksun hayvanlardan bile aşağı, sapık zavallılardan bütün insanlığı korumak için çalışmalıyız. Ahlâksızlarla gereği gibi mücadele ederek insanlarımızı korumalıyız. Ya Rabbi! İçimizdeki ahlâksızlar yüzünden bizleri helâk eyleme!
“Sanat için soyunana alkış tutanlar; Allah için giyinene neden zulmeder?” Aliya İzzetbegoviç
Esasen İslam'a düşman olanlar; çıplaklığı, her türlü ahlâksızlığı güya sanat adına onaylayıp savunurken, tesettürü, sakalı, namazı v.b. değerlerimizi aşağılamaktadırlar. Değerlerimizin aşağılanmasına asla izin vermeyiz. Hainlik edenlere, onlara destek verenlere yazıklar olsun. Müslüman, her zaman hakkı savunan, İslam’a, kutsallarımıza saldırılara asla izin vermeyendir. Güzel ülke Türkiye’miz de ne zaman değerlerimizden yoksunlar toplu olarak bir ‘imama/hocaya’ saldırıyorlarsa bilin ki dertleri o imam/hoca ile değildir. Dertleri İslam'a ve Müslümanlara düşmanlık! Direkt; ‘Derdimiz Kur’an'la, Sünnet’le’ diyemeyenler, Müftülerin, imamların sözlerini çarpıtıp İslâm’ın hükümleri ile mücadeleye girişiyorlar. Hakk daima galip gelir! Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller nasıl ilahi adaletin tecellisinden kurtulamamışlar ve hak ettikleri cezalara çarptırılmışlar sa bugün de İslam’a düşmanlık edenlerin akıbetinde de bir değişiklik olmaz ilahi adalet mutlak tecelli eder. Değerlerimize saldıranlar aslında istiyorlar ki hem Müslümanız deyip münafıklıklarını gizlesinler, hem de İslam’ın yasakladığı haramları işleyerek bu durumu meşrulaştırarak aile yapımızı bozsunlar... Kaşarlanmış İslam düşmanları istiyorlar ki; İslamı bilen hocalar, müftüler, akademisyenler; içki, kumar, faiz, yalan, hırsızlık,rüşvet v.b. yasaklardan, haramlardan ve namaz, zekat, tesettür gibi emirlerden de bahsederek morallerini bozmasınlar. Sizin morallerinizi bozmak için değil İnanan Müslümanların en doğru şekilde İslam’ı yaşamaları için bu hakikatler yazılıp anlatılmaktadır. İslama düşmanlık edenler istiyorlar ki; İslam kıyafetlerine, düğünlerine, yaşam tarzlarına, içkilerine karışmasın. Aslında İslamı yaşamak istemeden Müslümanız deyip yaşadıkları yanlışlıkları da İslam’ın hükümleri gibi göstererek cennete gideceklerini söyleyecek birilerini aramaktadırlar. Aklı başında İslam’ı bilen hiç kimseye kendi hayatınızdaki ahlaksızlığınızı, yanlışları onaylatamazsınız. Dünya imtihanımız devam ediyor geliniz nasuh bir tövbe ile bütün yanlışlarınızdan vaz geçin İslam’ı doğru anlayıp yaşayın. Ya da cehenneme kadar giden yolunuz var. kafirler, münafıklar, müşrikler için yaşasın cehennem. İslam hiç kimseyi zorla Müslüman yapmaz. Dine girmede bir zorlama yoktur. Ancak hür iradesiyle İslamı kabul edene İslam karışır. Hak-batıl, doğru-yanlış, iyi-kötü mücadelesi ilk insanla başlamış kıyamete kadar devam edecektir. Namus ve ahlâktan yoksun çıplaklığı savunan sapık zavallılarla gereği gibi mücadele edip, iffetli, edepli tertemiz nesiller yetiştirmemiz duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.