Çanakkale ruhuna sahip olmanın önemi
16 Mart 2017
İslâm düşmanı iç ve dış hainler, yüz yıl önce bütün zalimlerle birlikte seferber olup, ecdadımız Osmanlıyı yıkmışlardır. Abdülhamit Han cennet mekân güzel insana karşı, her türlü hainliklerin yapıldığı gibi bugünde ihanetin her türlüsü, şer odakları tarafından sergilenmekte, güçlenen güzel ülkemiz Türkiye’yi bölüp parçalamak istemektedirler. Yakın tarihimizin o dönemlerinde yapılmak istenenlerle bugünlerde yapılmak istenen aynı şeylerdir. Zerre kadar aklı, imanı, irfanı olan insanımızın bu oynanan oyunlara alet olmadığı gibi, bozmak için mücadele etmesi gerekmektedir. Güzel ülke Türkiye’miz üzerinde oynanmak istenen, iç ve dış hainlerin planlarına karşı, kararlılıkla birlik ve beraberlik içinde karşı koymalıyız. Güzel ülkemiz Türkiye, içerideki ve dışarıdaki bütün terör örgütleri ve dost görünümlü düşmanlarla mücadele etmektedir.
Çanakkale Savaşının 102. Seneidevriyesinde, yakın tarihimizde yaşadıklarımızdan büyük dersler çıkararak, Yedi düvelle olan mücadelemize en etkin şekilde devam etmeliyiz. Güzelim Ülke Türkiye’mizi bölmek isteyen iç ve dış bütün hainlere gereken cezalarını vermek için çalışmalıyız. Zaman ve kişiler değişse de, Ülkemiz üzerinde gözleri olan bütün hainlerin, plân ve oyunları değişmemektedir. Tarihimizden ibret almalıyız. Bu hususu, İstiklâl Marşımızın şairi Merhum Mehmet Akif ERSOY çok güzel dile getirmiştir.
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Yakın tarihimizde yaşadığımız olumsuzlukları yeniden yaşamamak için özümüze dönmeli, kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmalıyız. Allah (c. c.)’ın yardımı ve Ülkemizin Devlet kademelerinin bütün birimlerinin etkin mücadelesi ile zor dönemlerimizi aşıp, esenliğe kavuşacağımıza gönülden inanıyorum. Birlik ve beraberlik ruhuna sahip olduğumuz sürece, düşmanlar ne kadar çok olursa olsun emellerine ulaşamayacaklardır. Bizler, genel anlamda savaşlarda hep kazandık, ama ne zaman içimizden çıkartılan hainler çoğalmışsa, içeriden yıkılmamız da kaçınılmaz olmuştur. Ülkemiz üzerinde oynanan hain plânlar ne ilktir, ne de son olacaktır. Hak ve batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir. Zulüm ile abâd olunmaz. Zulüm ile abâd olanın ahiri berbat olur.
Yeniden Çanakkale Ruhuna sahip olmak çok önemlidir. Çanakkale geçilmez dedirten ruh, inançlı, vatansever, ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum anlayışına sahip vatan evlatlarının büyük mücadelesinin adıdır. İslam’a göre şehitlik ve gazilik rütbelerinin en üstünü, gerçek anlamda kurtuluşun sebebidir. Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinmektedir. Müslüman vatan evlatlarının sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. O günün en güçlü ve donanımlı ordularını üzerimize salmışlardır. Düşman donanması, o güne kadarki savaşlardaki görülenlerin en moderni ve en büyük olanıdır. Bu özelliğe göre bakıldığı zaman, kazanılan zaferin değeri daha iyi anlaşılmaktadır. O dönemde yenilmez denilen devletler top yekûn mağlup edilmiş ve “Çanakkale Geçilmez” denilmiştir. Evet, gerçekten, Allah (c. c.) yolunda, onun rızasını kazanmak için mücadele etmek; şereflerin en güzelidir. Güzel ülkemizin, güzel insanları, iç ve dış düşmanlar sebebi ile birbirine düşürülmek istenmektedir. Bu oyunlara gelmememiz gerekmektedir. Bizi biz yapan değerlere sahip çıkıp, gerçekten kardeş olduğumuzu kenetlenerek göstermeliyiz.
Çanakkale Savaşında yazılan hüzünlü birçok mektup bulunmaktadır. Mehmet Tevfik ‘in yazdığı mektubu sizlere sunmak isterim: “Sevgili peder ve vâlideciğim, gözbebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezih’ciğimi evvelâ Cenâb-ı Hakkın, sâniyen sizin himayenize tevdî ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız. Oğlumun, talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen sa’y ediniz. Servetimizin olmadığı malumdur. Mümkün olandan başka bir şey isteyemem, istesem de pek beyhudedir. Refikama hitaben yazdığım melfûf mektubu lütfen kendi eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o tessürü izâle edecek veçhile veriniz. Ağlayacak, üzülecek tabii; teselli ediniz. Mukadderât-ı İlâhiye böyle imiş. Matlûbât ve düyûnâtım hakkında refikamın mektubuna leff etdiğim deftere ehemmiyet veriniz. Sevgili baba ve vâlideciğim, belki bilmeyerek size karşı birçok kusurda bulunmuşumdur. Beni affediniz, haklarınızı helâl ediniz. Rûhumu şâd ediniz. İşlerimizin tesviyesinde refikama muavenet ediniz ve muîn olunuz.”
Çanakkale’yi savaşla geçemeyeceklerini anlayanlar, Milletimizi kamplara bölerek, ırk, mezhep, ideolojik v.b. unsurlarla birbirine düşman yapmak istemişlerdir. Milletimizin, nesillerimizin ahlâkını bozarak, inancımızdan, İslam’dan uzaklaştırıp, geçmek istemektedirler. Her birimize bu mücadelede büyük görev düşmektedir. Bütün Şehitlerimizi, Rahmet, Minnet ve Şükranla Yâd ediyorum. Çanakkale Ruhuna sahip olmamızı, Yüce Mevlâ her birimize nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.