“Birleşikken ayakta dururuz ama bölününce düşeriz “Bu sözü küçükken kardeşlerimle olan her anlaşmazlığımda ,her kavgadan sonra muhakkak duyardım büyüklerimden .Ama anlayabilmem için büyümem , tarih okumam ve tekerrür eden olayları görmem gerekti .
Doğduğum evin karşısındaki dükkanın sahibi ; İstanbul’un 1970’ lerde hala bakkallık yapan birkaç Ermeni Türk ‘ünden biriydi .Küçük kese kağıdının içine ya da külah yaptığı gazete kâğıtlarının içine akide şekeri, lokumlar koyar ; penceremizi açık bulduğunda yukarı doğru atar , nasıl başarırsa divanın üzerine düşürdüğü hediyesiyle bizi hep neşeye boğardı. Biz mahalleden ayrılıp taşınırken nasıl ağladığını anlatırdı annem .
Sonra ilkokul yıllarımın başlangıcında Erzurum’da idim .Kapısının arkasında büyük bir tel dolapta bir sırma küpün içinde çeçil peyniri olan yaşlı bir teyzemiz vardı . Mahallenin çocuklarını çağırır tandır ekmeğiyle koyduğu peynirleri hepimize ikram ederdi . Hepimizi tek tek öper “sizi sevindirince kardeşim sevinmiş gibi oluyor ,hoşuma gidiyor “derdi . Sonradan büyüklerimizden dinlemiştik ki ;1914.-1915 ‘lerde Ermeni çeteciler Erzurum’da neredeyse her evde bulunan tandıra küçük kız kardeşini atıp yakmışlar.
Bundan 150 yıl öncesine kadar doğuda ,batıda ,güneyde gayet geniş olan sınırlarımızın içinde bir hana girsen ya da kahveye “hey Türk “desen ;Kürdü ,Ermenisi ,Makedon‘u kendisine seslenildini kabul ederek muhatap olurdu . Çünkü Türk ; bir milletin , topyekun bir birlikteliğin adıydı .Varoluşları ,ağlayışları ,gülüşleri , tüm yaşantıları içiçe olan dinleri ayrı olduğunda bile değerlerine saygı gösteren , aynı hisseden müthiş bir milletin adı.
Ama ne zaman ki bu muhteşem gücü parçalamak isteyenler ırkçılık zehrini buldu ve damarlara empoze ettiler işte o zaman hain planlarına uygun çeteler türedi ve bir milletin birleşik gücünü bölerek düşürme çabasına girdiler . Yıllardır uluslararası diyaloglarda dillendirip , siyasi emeller için kullandıkları “sözde Ermeni soykırımı “bunun ürünüdür. Ayaklanıp ,halka eziyet eden İngiliz destekli çapulcu Ermeni çetelerini Osmanlı takibe almış , sayıları 610 ‘u  bulan kişiyi tespit edip 235 kadarını tutuklayıp Çankırı ve Ayaş‘a göndermiş ,bazıları ise kaçmıştır .24 -27 Nisan 1915’i hala tüm dünyaya bir soykırım olarak lanse etmeye çalışmalarının sebebi; tüm güvendikleri çete elebaşlarının bu tarihte yakalanıp tutuklanmasıdır . Arşivlerimiz açıktır ,tek bir tane bile tutunabilecekleri delil bulamadıkları halde Türkiye‘yi uluslararası arenada zor duruma ve yaptırımlara sürüklemek isteyen dış güçler hala bu yalanın peşinden gitmektedir .Oysa Ermeni halkının tarihini ,özünü bilenleri de bu yalanın İçinde olmak istemez .Tıpkı benim şeker, bakkal amcam gibi ...
Türkiye özünü bilen güzel insanlarla dolu . Fatih’te yaşayan 76 yaşındaki Suzan Öçal kızı, oğlu ve damadı ile beraber her gün evinin mutfağında sağlıkçılar için yemek pişiriyor . Pişirilen yemekleri oğlu Victor Öçal ve damadı Ohannes Çorlu, başta Cerrahpaşa tıp fakültesi olmak üzere Pandemi sağlıkçılarına götürüyor. Bu çabalarına mahalleli de destek oluyor ,ırkı Ermeni ama özünü ve vatanını seven bir güzel insan ...
Bu millet vatanını seveni hep sevdi ,bağrına bastı. Acısını acı, sevincini huzur bildi . Nankörlük edene ise haddini bildirdi. Tarihe sığmayan bir milleti yalanlarla karalıyamazsınız..