“Hayatını kaybeden genç bizim gencimiz, onun acısı bizim acımız”
Enes Kara’nın intiharının acı ve elim verici bir hadise olduğuna dikkat çeken Özboyacı, “Toplumumuzun tamamı bu hadiseden acı bir şekilde etkilendi ve hepimiz derinden bu üzüntüyü hissediyoruz. Ben, buradan Enes kardeşimizin ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Hayatını kaybeden genç bizim gencimiz, onun acısı bizim acımız. Yaşadığı sorunlar, karşılaştığı zorluklar kimlik, ideoloji ve inanç ayırt etmeksizin her kesimden insanın bu hayatta başına gelebilecek, yaşayabileceği sorunlar ve çok hassas bir konudan bahsediyoruz. Bu elim hadiseyi bir gruba, bir inanca mal etmek, bunu genellemek, ideolojik bir hesaplaşma çabasına indirgemek gerçekten yapabileceğimiz en kötü şey olabilir. Hele hele intihar gibi toplumsal his ve hassasiyetin gösterilmesi gereken, özendirmekten kaçındırmamız gereken böyle bir meselede hiçbir hassasiyet göstermeden pervasızca yorum yapmak özellikle sosyal medya için söylüyorum çok yanlış bir bakış açısıdır ama görüyoruz ki yine, birileri bu acı olayda bile buradan bir siyasi rant devşirme ya da bunu bir kesime, toplumun bir grubuna suçlama yöneltme gibi bir çaba içerisine girdiler. Ben, bu insanların, özellikle bunu sosyal medyadan dile getirenlerin samimi olmadığını ve bu olayı bile istismar etmeye çalıştıklarını düşünüyorum” dedi.
“Bu meseleyi hedef gösterecek şekilde değerlendirmemeliyiz”
Devlet olarak her fırsatta gençlerin yanında olduklarını ve gençlerin rahat bir öğrencilik dönemi geçirmeleri için ellerinden geleni yaptıklarının altını çizen Selman Özboyacı, “2002'de yurt sayısı 190'ken şu anda 780'i aşmış bir yurt sayımız var. Yine, 182 bin yatak kapasitesi varken şu anda bu kapasite 730 binin üzerine çıkmış. Yeterli mi? Hayır. Daha fazlasını yapmamız gerek mi? Evet. Ancak şunu ifade etmek lazım: Vakıf, dernek ve STK'lerin kurduğu yurtlarsa sadece AK PARTİ dönemlerinde değil her zaman, yasalarımız ve mevzuatımız çerçevesinde hep vardı, hep olduğu gibi bugün de var. Eğer buralarda bir yanlış uygulama varsa, bir suç varsa bunlara müdahale edecek hem idari hem de hukuksal araçlar zaten mevcut ve işliyor. Ama buradan ben tekrar söylüyorum: Bu meseleyi bir siyasi istismar ya da bu meseleyi bir inanç grubuna hedef göstererek saldırma şeklinde asla değerlendirmemeliyiz; bu, bu tür meselelere dair yapacağımız en kötü şey olur.
“İslami hassasiyete sahip insanlar ile hesaplaşmak istiyorlar”
Yaşanan her elim olayın siyasete bağlanmasının yanlış olduğuna vurgu yapan Özboyacı, “25 yaşında, PKK'nın baskısıyla intihar ettiğini bir mektupta söyleyen gençler var ama bunu biz siyasete mal etmemeliyiz. Yine, CHP'li Antalya Belediyesinin kendisinden 450 bin lira aldığını ve bunun istismar edildiğini söyleyen ardında intihar mektubu bırakan Selim Şimşek'in intiharını biz siyasete bağlamamalıyız, yanlış yaparız. Şunu ifade etmek gerekirse böyle bir olay üzerinden milletin değerlerine, milletin İslami hassasiyetlerine kin kusmak pahasına bu olayı kullanan herkesi de şiddetle kınıyorum. Onların zihniyetinin aslında bu ülkenin Müslümanlarıyla, bu ülkenin İslami hassasiyetine sahip insanlarıyla hesaplaşmak olduğunu düşünüyorum ve bunun böyle bir olayda kullanılmasının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. O yüzden, gelin, bu tür elim hadiseleri asla siyasete hamil etmeyelim, asla bir inanç grubunu, toplumun bir tarafını suçlayarak böyle meseleleri istismarla ve samimiyetsiz bir şekilde vurgulayacak bir konuma getirmeyelim” ifadelerini kullandı.
Kaynak: