Bu çalışmada siber zorbalığın medya okuryazarlığı ve akıllı telefon bağımlılığı ile olan ilişkisi üzerinde durduklarını anlatan Gezgin, "Siber zorbalık ile akıllı telefon bağımlılığı, ikisinin de olumsuz bir durum olduğunu biliyoruz. Bunların birbirleriyle ilişkisini anlıyor ve gözlem yapabiliyoruz. İkisinin de ortak noktası var. Stres, depresyon ve şiddet eğilimi gibi durumlar var. İkisinde de kızgınlık ve agresiflik gibi durumlar ortak seyrediyor." dedi.
"Ailelerin siber zorbalık konusunda bilinçli olması gerekiyor"
Medya okuryazarlığı ve siber zorbalık arasında ise negatif korelasyon olduğunu dile getiren Gezgin, şunları kaydetti: "Biz ne kadar medyadaki veriyi çocuklara etik kurallar çerçevesinde öğretebilirsek ve bunu üretmesini, anlamasını, analiz etmesinin farkındalığını artırabilirsek siber zorbalık eylemleri azalacaktır. Özellikle sosyal medya bağımlılığı olan çocukların siber zorbalığa yatkın olduğunu belirledik. Bu konuda ailelerin de siber zorbalık konusunda bilinçli olması gerekiyor. Ebeveynler elektronik ortamda da iyi, bilinçli birer ebeveyn olmalı. Çocuğunun hangi sitelere girdiğini kontrol etmeli. Aileler birlikte internette çocuğuyla vakit geçirmeli ya da kısıtlayıcı durumlar getirebilmeli. Örneğin ortaokul çağındaki çocuğa belirli süre internet kullandırmalı."
"Medya okuryazarlığı dersi artırılmalı"
Gezgin, okullarda medya okuryazarlığı dersine fazlasıyla önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
Medya okuryazarlık dersini iyi öğrenen çocukların siber zorbalıkla mücadele edebileceğini anlatan Gezgin, "Medya okuryazarlığı dersinin okullarda artırılması gerekiyor. Teknoloji her yerde ve teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık, siber aylaklık gibi olgular yavaş yavaş her yerde arttı. Bunlarla mücadele edebilmek için medya okuryazarlığını çok iyi öğrenmeliyiz." diye konuştu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.